Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

Yeni Anayasa Senaryoları, Partilerin Taktikleri

11 Mayıs 2021
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Yeni anayasa senaryolarında AK Parti ve MHP ne hedefliyor, Bahçeli hangi mesajları verdi, Millet İttifakı’nın omurgasındaki CHP ve İyi Parti’nin hazırlamakta oldukları güçlendirilmiş parlamenter sistemli yeni anayasa taslakları hangi aşamada gibi sorulara cevap vermeden önce sessiz ve derinden sürdürülen BAŞKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN, 2023 YILINDA TEKRAR CUMHURBAŞKANI ADAYI OLUP OLAMAYACAĞI konusuna bir açıklık getirmek istiyorum.

Millet İttifakı’nın önde gelen iki partisi CHP ve İyi Parti tarafından ‘Erdoğan bir daha aday olamaz’ iddiasıyla beraber inşa ettikleri fırına diğer muhalefet partilerinden odun atılması hızlandırıldı. Özellikle yeni anayasa tartışmaları bayramdan sonra siyasetin ana gündem maddesi haline gelecekken, cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu da gündeme eklenme süreci göze batıyor.

Böyle bir sürecin yaratacağı tartışmalardan önce, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum iyi bir zamanlamayla, Sabah Gazetesi’ne, Başkan Erdoğan’ın 2023’te tekrar cumhurbaşkanı adayı olmasının önünde hiçbir engel olmadığına dair dikkat çekici bir makale yazdı.

Bu makalenin önemli bölümlerini dikkatinize yeniden sunduktan sonra, YENİ ANAYASA SENARYOLARINA ilişkin gelişmeleri analiz etmemiz daha iyi olacaktır.

Mehmet Uçum’un notlarına bakalım.

1.Yeni Bir Düzenleme Olarak İki Dönem Hükmü

Anayasa'nın 101'inci maddesinin 2'nci fıkrasında görev süresinin 5 (beş) yıl, dönem sayısının 2 (iki) olduğuna ilişkin hükümler yeni şekliyle 16 Nisan 2017'de yürürlüğe girdi.

Dolayısıyla, 101'inci madde bütün hükümleriyle yeni sisteme uygun yeni bir düzenleme olarak yürürlüğe girmiştir.

Bunun anlamı yeni sistem açısından iki dönem şartının 101'inci maddenin yürürlüğe girdiği tarihten geçerli hale geldiğidir.

Eski sisteme göre 2014 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi 101'inci maddenin tümden değiştirilen eski haline göre gerçekleşti. 101'inci maddenin yeni hali ise 16 Nisan 2017'den sonra yapılan ve yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için geçerlilik kazandı.

Buna göre iki dönem şartı, anayasal olarak 16 Nisan 2017'den sonraki dönemi kapsamaktadır.

2. Yeni Kamu Hukuku Statüsü

16 Nisan 2017'de halkoyuyla yürürlüğe giren Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) kabul edildi ve yürütme yeni bir kamu hukuku statüsüne kavuştu. Yürütmenin bu yeni kamu hukuku statüsünün başlıca özellikleri şunlardır:

Birincisi, yürütme yetkisi ve görevi önceden Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna aitken yeni sistemde yürütme yetkisi ve görevi sadece Cumhurbaşkanına aittir.

İkincisi, eski sistemde yürütmenin ana parçası olan Bakanlar Kurulu meclisin güvenoyuyla kurulur ve halkın dolaylı iradesine dayalı olarak işbaşına gelirken yeni sistemde yürütme organı doğrudan halk tarafından seçilir.

Üçüncüsü, yürütme yetkisi ve görevi anayasada doğrudan halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanına verildiğinden bakanların ve üst düzey yöneticilerin ataması ve görevden alınmasında ikili ve üçlü kararnameler yerine Cumhurbaşkanı kararı yeterli hale gelmiştir.

Dördüncüsü, Cumhurbaşkanı adayı gösterme koşulları da farklıdır. Yeni sistemde mecliste grubu olan partilerin yanı sıra eski sistemden farklı olarak aday göstermek için parti ve partilerin yüzde 10 oy oranına sahip olma şartı yüzde 5'e indirilmiş ilave olarak 100.000 (yüz bin) seçmene aday gösterme hakkı tanınmıştır.

Beşincisi, yeni sistemde Cumhurbaşkanına asli düzenleme yetkisi verilmiştir. Cumhurbaşkanı, kararnamelerle yürütme alanına ilişkin asli düzenleme yapabilmektedir. Eski sistemde Cumhurbaşkanı sadece Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine ilişkin kararname çıkarma yetkisine sahipti.

Altıncısı, eski sistemde Cumhurbaşkanı tek başına aldığı kararlarda ve yaptığı işlemlerde sorumsuz statüdeydi. Sadece vatana ihanet halinde bir suç sorumluluğu düzenlenmişti. Oysa yeni sistemde Cumhurbaşkanının hem işlem sorumluluğu hem cezai sorumluluğu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Dolayısıyla iki dönem aday olma hakkı ve iki dönemlik sınır sadece ve tamamen yürütmenin bu yeni kamu hukuku statüsüyle ilgilidir.

3. Karşı Görüşlerin Değerlendirmesi

İki dönem şartının, CHS'den önceki cumhurbaşkanlığı dönemini de kapsayacak şekilde yorumlanacağının ileri sürülmesi "sistem hukuku" esaslarıyla bağdaşmaz.

Metni aynen korumak eski hükmün yürürlükte olduğunu göstermez, metni aynı olan yeni bir hüküm kabul edildiği anlamına gelir.

Çünkü değişik 101'inci madde bütün olarak yeniden yazılıp kabul edildiği için eski hüküm yürürlüktedir iddiaları da tamamen dayanaksızdır.

İkinci olarak, yeni bir hükümet sistemi yürürlüğe girmiş ve bu hükümet sistemi bakımından dönem sınırlaması yeniden kabul yoluyla kalıcı bir düzenlemeye bağlanmıştır.

Eskiye ait cumhurbaşkanı döneminin yeni sistemde dikkate alınması yönündeki görüşler hukuki temelden yoksun olduğu için eski sisteme göre seçilmiş Cumhurbaşkanının görev süresinin yeni sistem açısından dönemden sayılmayacağı son derece açıktır.

Özetle; eski sisteme göre seçilmiş Cumhurbaşkanının, eski sistemdeki görev süresini yeni sistemin döneminden saymak en temel hukuk yaklaşımıyla dahi bağdaşmaz.

4- Adaylık Şartı Olarak İki Dönem Kısıtı ve İsimlendirme

İsim aynı olsa da iki ayrı cumhurbaşkanlığı statüsü vardır. Yeni statünün literatürdeki adı başkanlıktır. Her statünün dönemi kendisi için geçerlidir. Bu nedenle eski statünün dönemini yeni statünün döneminden saymak Anayasa'nın yoruma bile gerek bırakmayan açık ihlali olur.

5- İki Dönem Tartışması Pratik Sebepler

Eski sistemdeki cumhurbaşkanlığı süresinin yeni sistemde dönemden sayılmasının gerekçesi olarak ileri sürülmesi hukuki değildir, tamamen ideolojik bir yaklaşımdır. Demagojik siyasetin malzemesi olarak kullanılmaktadır.

Asıl amaç geçmişte de denendiği gibi hileli yollarla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önünü kesme çabasıdır. Çünkü 2023'te yeniden aday olması halinde ki olağan koşullarda beklenen budur, Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında seçimlerde her seferinde yenilenler Sayın Erdoğan'ın aday olması halinde 2023 seçimlerinde de aynı akıbete uğrayacaklarını kabullenmiş görünüyorlar.

Demokratik muhalefet yapmak yerine, Türkiye karşıtı olan uluslararası partnerleriyle birlikte kumpas siyasetine gönüllü yazılanlar, bu kez de hileli bir yolla hukuku kullanarak ve hukukun üstüne basarak Ülke Lideri'nin önünü kesmeye ve Tam Bağımsız Türkiye hedefini zaafa uğratmaya çalışıyorlar.

Toplumsal irade, ülke gerçekliği, dönemsel koşullar ve bu yollara tevessül edenlerin yetersizlikleri gözetildiğinde bu tür kumpasların işlemesi artık mümkün değildir. Ayrıca bu hileli muhalefet biçimine, hukuk içinde bir alan açılması da zaten söz konusu olamaz.

Yeni Anayasa Senaryoları

‘Türkiye’nin yeni anayasa yapma vakti gelmiştir’ diyerek yeni anayasa sürecini başlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasetin ana gündemine canlılık kazandırmış ve şöyle konuşmuştu:

Esasen Türkiye’de sorunların kaynağının 1960’tan beri hep darbeciler tarafından yapılan anayasalar olduğu açıktır. Ne kadar değiştirirsek değiştirelim anayasanın ruhuna dercedilen darbe ve vesayet izini silmek mümkün olmuyor.

Bahçeli de anayasaların darbeler döneminde yapıldığı ayıbının altını çizdi. Cumhuriyetin yüzüncü yılına yeni anayasa yapmanın demokratik görev olduğunu belirtti. Türkiye artık darbeler anayasası ile yönetilme ayıbından kurtulmalı.

Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz son düğmesini de yanlış iliklersiniz. Yeni anayasa için yola çıkarken ön şartsız olmak ve uzlaşmayı esas almak gerekiyor.

Çağrı yapıyoruz. Ancak bizim yeni anayasa için belirlenmiş bir ilkemiz, kriterimiz yok. 

Geçen salı günü MHP Genel Devlet Bahçeli 100 maddelik yeni bir teklif açıkladı. Bahçeli'nin yeni anayasa çalışması AK Parti 'de de olumlu karşılık buldu.

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cuma namazı çıkışında, yeni anayasa çalışmalarının bitmek üzere olduğunu belirtip ve şöyle eklemiştir: 

“İnşallah muhalefete de sunacağız.”

AK Parti’nin yaptığı çalışmanın nihai aşamaya geldiği söylenebilir. Akademisyenler ve hukukçuların tekrar üzerinde çalışacağı bu taslak üzerinde AK Parti’nin siyasi kadrolarının çalışması öngörülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulacak nihai metin onaylanırsa, öncelikli olarak MHP ile paylaşılması daha sonra da muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarına sunulması bekleniyor.

Başta CHP, İYİ Parti ve HDP olmak üzere, Cumhur İttifakı içinde yer almayan muhalefet partileri ancak "parlamenter sisteme dönüş" koşuluyla anayasa masasına oturabileceklerini ifade ediyorlar.

Meclis'teki aritmetik, AK Parti ile MHP’nin yeni anayasa tasarısı değişikliğini gerçekleştirmesine olanak tanımıyor. Referanduma götürebilmesi için Cumhur İttifakı dışından en az 23 milletvekilinin destek vermesi ve 360 oya ulaşılabilmesini gerektiriyor.

MHP yeni anayasa çalışmasını gündeme getirdi. Bahçeli'nin temel ilkelerini açıkladığı MHP, anayasa önerisiyle hangi mesajları veriyor?

MHP’nin yeni anayasa önerisi, henüz ayrıntıları netleşmemekle birlikte Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini rasyonelleştirme ve son 3 yıllık uygulama sürecinde sistemin bazı boşluklarını zamanın ruhuna göre revize etmeye yönelik mesajlar içeriyor.

Yeni anayasa önerisi, "Başlangıç, Genel Esaslar, Temel Hak ve Ödevler, Cumhuriyetin Temel Organları ve Son Hükümler" şeklinde dört kısım ve 100 maddeden oluşuyor.

Devletin genel esasları ilk beş maddede düzenlenen, "Devletin şekli ve nitelikleri" mevcut anayasadaki gibi aynen korunarak birinci maddede düzenleniyor. Maddenin son fıkrasında "Bu madde değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez" hükmü düzenleniyor.

Anayasa'nın ikinci kısmında "Temel Hak ve Ödevler" düzenlendi. Birinci bölümde tüm haklara dair ortak rejimi belirleyen "Genel Hükümler" yer alırken, ikinci bölümde "Haklar ve Hürriyetler" başlığı ile temel hak ve hürriyetler "sınıflandırılmadan" en geniş şekilde güvenceye kavuşturulması hedefleniyor.

Anayasa'nın üçüncü kısmında, üç bölüm halinde "Cumhuriyetin Temel Organları", yasama, yürütme ve yargı başlıkları ile düzenleniyor. Yasama organı için "Milli birliği sağlama", yürütme için "kurumsallaşmış başkanlık sistemi", yargı için "bağımsız ve tarafsız yapılanma" anlayışı ön plana çıkarılıyor.

TBMM Başkanı'na arabulucuk görevi

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM), yüz yıl önce kuruluş felsefesinde var olan "Milli birliği sağlama" misyonunu güçlendirme amacıyla TBMM Başkanı'na "Tarafsız konumuyla" milli uzlaşmanın sağlanmasında ve siyasi krizlerin çözümünde arabuluculuk işlevi yükleniyor.

TBMM'nin yetkileri; kanun yapımında, antlaşmaların onaylanmasında ve sona erdirilmesinde, bütçenin kabul edilmesinde, anayasal kurum ve kuruluşlara üye seçmede, meclis soruşturması açılmasında güçlendiriliyor.

Milletvekillerinin dokunulmazlığıyla milletvekilliğinin düşme sebeplerine dair belirsizlikler gideriliyor.

İki başkan yardımcısı seçimi önerisi

Yürütme organı "Başkan" ve "İdare" şeklinde iki başlık altında düzenleniyor. Başkanlık Sistemi, yeni anayasa bütünlüğü içinde "kurumsal yapı”ya kavuşturularak, Cumhurbaşkanı ile birlikte iki Cumhurbaşkanı Yardımcısının seçilmesi öngörülüyor. Başkanlık Kabinesi anayasal statüye dahil edilirken, Başkanlık Hükümet Programı'nın Meclise sunulması yöntemi getiriliyor. Başkanlık kararnameleri ile kanunların yetki alanları çatışmayacak şekilde düzenleniyor.

Diyanete yeni statü

Üniter devlet ilkesine anayasada açıkça yer verilerek, idari yapılanmada "il esası" korunuyor.

Anayasal kurumlardan Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Kurumu varlığı korunurken, Diyanet İşleri Başkanlığı'na yeni statü öngörülerek, "Türkiye Diyanet Kurumu" olarak yeniden yapılanması sağlanıyor.

TBMM'nin yetkileri artırılarak, yeni bir kurum olan "Türkiye Liyakat Kurumu" adı altında yeni bir yapılanma öngörülüyor. Merkez Bankası'nın statüsü de anayasada düzenleniyor.

Yargı organının yapılanmasında, "Yargı ayrılığı sistemi" devam ettirilmiş, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, "Yargı Yüksek Kurulu" adıyla yeniden ele düzenleniyor. Avukatlık ve arabuluculuk mesleklerine anayasal statü tanınıyor.

AYM'ye özel statü, Yeni Yüce divan öneriliyor

Anayasa Mahkemesi yüksek mahkeme değil, özel bir statüde düzenleniyor. Yüce Divan yargılaması ve siyasi parti kapatma davaları "Yüce Divan" adıyla oluşturulan yeni bir kuruma veriliyor. "Yüksek Mahkemeler" başlığı altında Sayıştay ve Yüksek Seçim Kurulu'nun statüsü yeniden düzenleniyor. Yargıya ilişkin üye seçiminde TBMM'nin yetkileri genişletiliyor.

Anayasa'nın son kısmında değiştirilme usulü genel olarak korunarak, Anayasa değişikliklerini halkoyuna sunma konusunda TBMM'ye yetki veriliyor.

AK Parti’nin Çalışması

AK Parti'nin yeni anayasa taslağı hazırlıkları ise hızla devam ediyor. Prof. Dr. Yavuz Atar başkanlığındaki "Anayasa Bilim Kurulu" bu çalışmaları yürütüyor. Hazırlıkların bayram sonrası tamamlanması bekleniyor. MHP’nin 100 maddelik anayasa taslağı masaya yatırılacak.

AK Parti'nin 120 maddelik yeni anayasa teklifi olacak.

Anayasada devletin şeklini ve niteliklerini belirleyen ilk dört maddedeki esaslar korunuyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi esas alınıyor.

Cumhurbaşkanının iki dönem seçilme kuralı korunuyor.

Cumhurbaşkanının ilk turda seçilmesi için gerekli olan 50+1 şartı korunuyor.

Cumhurbaşkanının asli düzenleme yetkisi olan kararname çıkarma yetkisi değiştirilmiyor.

Yeni anayasa özgürlükçü bir anayasa olacak. Anayasa özgürlükçü bir perspektifle hazırlanıyor. 21. yüzyılın ihtiyaçlarına karşılık veren ve özelliklerine uygun bir anayasa olacak.

Anayasa’da yer alan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Devlet Denetleme Kurulu (DDK) ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) gibi kurumların çıkarılması öngörülüyor. Bunun yerine söz konusu kurumlarla ilgili kanuni düzenleme yapılacak.

Anayasa Mahkemesi (AYM) ise korunuyor. Yeni birimler oluşturulacak, bireysel başvuruların kapsamı genişletilecek.

Başkan yardımcılık sayısı konusunda nihai kararı Cumhurbaşkanı Erdoğan verecek.

Kamuoyu araştırma şirketi GENAR'ın Başkanı İhsan Aktaş, yeni anayasa söylemi ve çalışmasını, iktidarın demokrasi, reform, daha diplomatik yaklaşıma dönüşün sembolü olarak görüyor. Türkiye'nin terörle mücadele ve uluslararası alandaki mücadele nedeniyle "sert yüzünü ön plana çıkaran" bir süreç yaşadığına dikkat çeken Aktaş, yeni anayasanın aslında yeni dönemin de işareti olduğu görüşünü dile getiriyor:

"Bu geriye dönük 6-7 yıllık mücadeleden sonra sayın Cumhurbaşkanımız yapısal reformlar, hukuk reformu, özellikle de insan hakları eylem planı gibi temel bazı konulara atıf yaptı. Aslında bir devlet sürekli teyakkuzda olarak, sürekli sert mücadele ile gücüne güç katamaz. Bugüne kadar elde ettiğimiz o pozisyonu daha çok demokrasi, daha çok insan haklarıyla daha çok reformlarla muhafaza etme çabası.

Aslında Avrupa Birliği ile ilişkiler de bunun bir çerçevesi. Dikkat ederseniz daha ılımlı bir sürece girdi. Bu yapısal reformlar hukuk reformu ve bunu taçlandıracak bir anayasayla, insan haklarının, demokrasinin, reformların gündemde olduğu bir Türkiye rotası oluşturmaya çalışıyor. Tabii bu kolay değil. 6-7 yıl sert mücadele yürütmüşseniz bunun aynı zamanda içerdeki toplumsal yapıyı da sertleştireceği bir vaka. Bu adım adım yumuşatılacak, yeni anayasa da daha çok demokrasi ve daha çok diplomasiye dönmenin sembolü olarak düşünülüyor."

Aktaş, yeni anayasa çalışmasının hayata geçirilip geçirilemeyeceği konusunda tartışmalar olsa da Erdoğan'ın şimdiye kadar birçok projeyi bu şekilde gündeme taşıdığına dikkat çekiyor. Yeni anayasa için uzlaşma zemini aramanın zorunlu olduğuna işaret eden Aktaş, TBMM Başkanı'nın daha güçlü bir rol üstlenerek, Meclis ön plana çıkarılarak bir uzlaşma zemini oluşturulabileceği görüşünde:

"Çünkü Türkiye'de herkes yeni anayasa istiyor. 'Bana göre anayasa, sana göre anayasa' tartışmaları, parlamenter sistem, başkanlık sistemi tartışması konusunda iktidar ve muhalefetin tutumu farklı. Herhalde bunlar oturulur konuşulur’’

Muhalefet Ne Yapıyor?

CHP ve İyi Parti "Yeni anayasayı yeni Meclis yapsın" diyor.

CHP ve İyi Parti, güçlendirilmiş parlamenter sistemi esas alan yeni anayasa hazırlıyorlar.

CHP’de hazırlıklar sürüyor.

İyi Parti Genel Başkanı Akşener, sistem çalışmasını Ramazan Bayramı sonrası açıklayacak.

Sonuç

2017'de yapılan sistem değişikliğinden sonra gelecek haftalarda hız kazanacak yeni anayasa tartışmasının iki ekseni var.

Birincisi, AK Parti ile MHP’nin Cumhur İttifakı için başkanlık sisteminin yerleştirilmesi, muhalefet için parlamenter sisteme dönüş ekseni.

İkincisi, demokratik hak ve özgürlükler temelinde katılımcı, çoğulcu ve kapsayıcı anayasa yazma ekseni.

Bu nedenle bayram sonrası sivil anayasa bağlamında, bu iki eksenin tartışılması; siyasi partilerin Türkiye vizyonlarının ne olduğunu netleştirmek için fırsat üretme şansı yaratacak.

Bu noktadan sonra hangi argümanla olursa olsun yeni anayasa tartışmasından Millet İttifakının omurgasını oluşturan CHP ve İyi Parti ile arkalarına takılan HDP, Saadet, Deva ve Gelecek partilerinin tartışmalardan kaçmamaları gerekiyor.

CHP ve İyi Parti liderlerinin "Yeni anayasayı yeni Meclis yapsın" diyerek, tartışmadan kaçacakları gözleniyor.

Belli ki, güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi ile farklı dünya görüşlerinden partileri gevşek şekilde de olsa toparlamaya çalışan CHP'nin ve diğer muhalefet partilerinin yeni anayasayı tartışmak işlerine gelmiyor.

Muhalefetten duyduğumuz, "mevcut anayasayı uygula", "önce zihniyet değişimi lazım", "gündem değiştirme", "muhalefeti bölme çabası", "kutuplaşmayı artırma taktiği" ve "tek adam sistemini güçlendirme isteği" gibi argümanlar, yeni anayasanın referanduma sunma imkânının mümkün olamayacağına işaret ediyor.

AK Parti ve MHP başkanlık modelinde ve CHP ve İyi Parti ve arkalarına takılan muhalefet partileri güçlendirilmiş parlamenter sistem modelinde ısrarcı olduğuna göre, farklı gelişmeler olmazsa ufukta "büyük uzlaşma" görünmüyor.

Bunun sonucunda, 2023 seçimlerinde son kararı yine Aziz Milletimiz verecek. Bilindiği gibi ‘Cumhurbaşkanını Millet seçsin’ kararını Aziz Milletimiz 2007 yılı referandumunda vermişti.

2023’TE AZİZ MİLLETİMİZİN VERECEĞİ KARAR DA İNŞALLAH YENİ SİVİL BİR ANAYASA, 21 İNCİ YÜZYIL YÜRÜYÜŞÜNDE BAŞKANLIK MODELLİ TÜRKİYE ANAYASASI, OLACAKTIR.

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA