Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Büyük Bir Deprem Felaketi ve Türk Milletinin Zorlu Sınavı

 Bu yazı 15/02/2023 tarihinde yazılmıştır.

 *İlyas Süpürgeci/ Araştırmacı Yazar

 

Millet veya Toplum hayatındaki temel kavramlar ve yüksek değerler ile bireylerin bu kavramlardan ne anladığı çok önemlidir. Büyük sınamalar karşısında bireyler ve toplum olarak gösterilen dayanıklılığın ölçüsü, bu temel kavramlar ve yüksek değerlerdeki ortaklaşmanın derecesi ile doğrudan ilgilidir. Bu yazının gayesi uzun uzun bunları açıklamaktan ziyade, kritik öneme sahip olanları özlü bir biçimde hatırlamak ve büyük deprem felaketi nedeniyle milletçe karşı karşıya olduğumuz çok zor bir sınavda bunların Türk Milleti açısından ne ifade ettiğini ortaya koymaya çalışmaktır.

Millet Hayatındaki Temel Kavramlar: Aile, millet, vatan, bayrak, devlet, ülke, milli egemenlik, milli güç, toplumsal sözleşme, devletin varlık nedeni, devlet otoritesi, hükümet, hukuk ve meşruiyet, yetki paylaşımı ve kullanılması(yasama, yürütme ve yargı)  devletin organları ve teşkilatı.

Milli Ruhu Besleyen Yüksek Değerlerimiz: İnsan sevgisi, güzel ahlâk ve dini inanç, aidiyet duygusu ve bağlılık (milli birlik ve beraberlik, yardımlaşma duygusu, iyi günde ve kötü günde kader birliği); temel insan haklarına saygılı olmak; millet, bayrak ve vatan sevgisi; yüksek değerler için adanmışlık.

Milletin Temel Ortak Çıkarı: Milletin güvenlik ve refah içerisinde varlığını sürdürmesi ve geleceğe umutla bakabilmesidir.  

Türk Milleti binlerce yıllık tarihinde tasada ve kıvançta daima tek yürek olmayı başarmış, en zor günlerinde dahi el ele vererek, omuz omuza gelerek, birlik ve beraberlikle ve gönül gönüle düştüğü yerden kalkmayı bilmiş bir millettir. Türk Milleti tarihin hiç bir döneminde devletsiz kalmamış, yıkılan bir devletin yerine en kısa sürede yeni ve daha güçlü bir devlet kurmayı hep başarmış medeni ve çok güçlü bir millettir. Türk Milleti, hem millet hayatındaki kavramlar hem insanlığın yüksek değerleri bakımından dünya milletleri arasında çok seçkin bir yere sahiptir; bu hem tarih boyunca böyle olmuştur hem bugün böyledir.

Türk Milleti, Metehan'dan bugüne bir Ordu Millettir. İnsanlık tarihinde askeri birlik olma kültürünü ilk defa Metehan oluşturmuştur. Her Türk asker doğar sözü boşuna söylenmiş bir söz değildir. Türk Ordusu Milletin ordusudur. Türk Ordusu milletini düştüğü her türlü zor durumdan kurtarmış ve varlığını Türk varlığına armağan etmiş bir ordudur. Türk Milleti Mehmetçiğe, Mehmetçik Türk Milleti’ne emanettir. Büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk'ün ifadesiyle; “Türk Ordusu, milli birlik ve beraberliğin, Türk kudret ve kabiliyetinin çelikleşmiş bir ifadesidir”. Milletimiz başı ne zaman bir dara düşse, gözü önce askerini aramıştır; bugün olduğu gibi. Bu ordu millet kaynaşması millet hayatında paha biçilemez bir değere sahiptir.

Merkez Türkeli'nin on ilinde, 6 Şubat 2023 günü meydana gelen iki çok şiddetli (7,8 ve 7,6) depremin yarattığı ve yüzyılın en büyük afeti olarak tanımlanan bir doğal afetin oluşturduğu büyük bir yıkım ve büyük bir acı ile sarsılan Türk Milleti, bu durum karşısında ilk andan itibaren tek yürek olmuş ve bütün varlığı ile depremzedelerin yardımına koşmuştur. Devlet ve millet bir bütün olarak; AFAD ve Türk Ordusunun  Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri, Sahil Güvenlik ve Jandarma birlikleri, Polis Teşkilatı, Kızılay, ülke sathındaki belediyelere bağlı itfaiyeler, teknik kapasite ve iş makinalarından oluşan belediye birimleri, kurumsal ve gönüllülerden oluşan Enkazdakileri Arama ve Kurtarma Timleri, her türlü sahra ilk yardım ve sağlık hizmetleri destek birimleri, ulaştırma, enerji, haberleşme alanlarında hizmet veren bakanlıkların ilgili birimleri, Türk Hava Yolları, Teknik Üniversitelerin ilgili birimleri, Adalet Bakanlığı birimleri, yetmişten fazla ülkenin dış yardımını ve desteğini koordine eden ve ülkemize ulaşmasını sağlayan dışişleri bakanlığı ve dış temsilciliklerimiz gibi ve burada zikredilmemiş daha bir çok devlete ait ve/veya gönüllü kurum ve kuruluşların hepsi tek yürek olarak depremzedelerin yardımına koşmuştur.

Felakete maruz kalan bölgenin genişliği ve depremin neden olduğu yıkımın büyüklüğü ve kış mevsimindeki kar ve dondurucu soğuk karşısında; o bölgeye ulaştırılan yardım ve destek, icra edilen her türlü faaliyet depremler sonrası ilk saatlerde ve ilk günlerde maalesef yetersiz kalmıştır. Fakat zaman içerisinde bölgeye devletin ve milletin yardım kapasitesi yığıldıkça ve ülke dışından gelen yardımlar ulaştıkça her türlü destek ve yardım bölgenin her yerine önemli ölçüde ulaşmıştır.

Bölgedeki acil yardım ve destek faaliyetleri gece ve gündüz aralıksız sürdürülürken, milyonlarca insanın geçici barınma ihtiyacı için de çözüm üretme çabaları devam etmektedir. Çok büyük bir deprem felaketinin yarattığı tarifi imkânsız acılarla birlikte,  ağır kış koşulları (dondurucu soğuk) altında evsiz kalmış ve bir anda çok ilkel koşullarda yaşam mücadelesi vermekte olan milyonlarca insanımızın mümkün olan en kısa zamanda geçici barınma imkânlarına kavuşturulması hayati bir meseledir. Eğitim ve öğretim her şart altında sürdürülmesi gereken en önemli faaliyettir. Bunun aksini iddia etmek elbette mümkün değildir. Bununla birlikte devletimiz milyonlarca depremzedeyi mümkün olan en kısa sürede geçici barınma imkânlarına kavuşturmak maksadıyla, ülkemizin mevcut imkânlarını ve dış yardımları da göz önüne alarak bir tercih ve planlama yapmak mecburiyetinde kalmıştır. Bu çok açıktır ve her şey göz önünde yaşanmaktadır. Devletimiz üniversite eğitimine ara vermemiştir, fakat mevcut milli felaket koşullarına uygun olarak geçici bir düzenleme yapmak zorunda kalmıştır. Bunu doğru kavramak ve anlayabilmek gerekir. Bir anda evsiz kalmış büyük bir acı ve ıstırap yaşamakta olan milyonlarca insanımızın acılarının hafifletilmesi ve geçici barınma imkânına kavuşturulması an itibarıyla her şeyden önemli ve önceliklidir.

Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin ülke sathında mümkün olan en kısa sürede normal durumuna kavuşturulmasının çok önemli olduğu gerçeği deprem bölgesinde yapılacak her türlü çalışmada göz önüne alınması gereken temel ilkelerden biri olmalıdır. Kış ve bahar aylarının soğuk günleri bitinceye kadar veya üç aylık sürede deprem bölgesinde yaşanabilir geçici koşulların ( Çadır kent ve konteyner barınaklar gibi) oluşturulması ve müteakiben depremzedelerin tekrar bölgeye dönmelerinin sağlanması bir seçenek olarak düşünülebilir; Üniversite eğitiminin normal duruma gelmesi sağlanabilir. 

Türk Milleti çok zorlu bir sınavdan geçmekte ve çok büyük bir mücadele vermektedir. Bu felaketi ve felakete karşı verilmekte olan mücadeleyi insanlık tarih kaydedecektir. Aslında her birimiz bir insan olarak büyük bir sınavla karşı karşıyayız: Depremzedelerden hayatta kalabilenler başlarına gelen her şeye rağmen ayakta kalabilmek, birey ve aile olarak varlığını sürdürebilmek için maddi ve manevi bir dayanıklılık testinden geçmektedir. Milletin geri kalanı ise hem birey olarak hem ortak sorumluluk olarak yüksek insani değerlerin ve milli değerlerin yüklediği vazifeleri ne kadar yerine getirebildiği bakımından büyük bir testten geçmektedir. Zaman, ruhumuzu bütün kirlerden arındırarak paylaşmada ve fedakârlıkta yarış zamanıdır. Tek yürek olarak acıları paylaşma ve mağdurların elinden tutup kaldırma ve bağrımıza basma zamanıdır. Devlet ve millet olarak yaraları sarma ve gücümüzü yeniden toparlama zamanıdır. Hiç şüphem yoktur ki Yüce Türk Milleti bu sınavı da başarıyla verecektir. Milletimiz yaşanılan bu büyük felaketten aklın ve bilimin yol göstericiliğinde gerekli dersleri çıkaracak, milletin her ferdinin katılımının oluşturacağı ortak bir akılla yeni yol ve yöntemler bularak varlığını güvenlik ve refah içerisinde sürdürecektir.