Dolar Bolluğundan Resesyona
Bu yazı 13.06.2022 tarihinde yayınlanmıştır.
* Prof. Dr. Abuzer PINAR / SDE Ekonomi ve Finans Koordinatörü
Küresel ekonomi ile ABD doları arasında doğrudan bir ilişki var. Rezerv para olarak en başta dolar kullanılıyor. Dünya ticareti büyük ölçüde dolar ile yapılıyor. Parayı para yapan temel faktörlerden birisi genel kabul görmesidir. ABD doları genel kabul görüyor. Hatta sıkı muhalifleri tarafından da kabul görüyor. Bu yüzden de dolardaki hareket ya ekonomilerdeki gelişmelerin nedeni ya da sonucu. ABD’nin ekonomik, siyasi ve askeri gücü de dikkate alınırsa çoğunluklu nedenidir.
ABD Merkez Bankası FED’in bilanço büyüklüğü çok çarpıcı. Bu rakam 2007 ortalarında 870 milyar dolar civarında idi. 2008 yılı sonunda 2,3 trilyon civarına Çıktı. Bir buçuk yılda yaklaşık üç kat büyüdü. 2012 sonunda 3 trilyon dolara yaklaştı. 2014 sonunda 4,5 trilyon. 2019 sonunda biraz gevşedi ama Haziran 2020 itibariyle 7 trilyonun üzerine çıktı. 2022 yılının Nisan ayında 8,96 trilyon dolara çıktı. Yaklaşık 9 trilyon. Yani 15 yıl içerisinde 10 kattan fazla arttı. Şimdilerde aşağı yönlü trend başladı. Ama halen 8,92 trilyon civarında. FED’in niyeti bilançoyu ciddi ölçüde azaltmak.
Bilanço FED’in piyasadaki yükümlülüğü anlamına geliyor. Yani ABD Merkez Bankası piyasadan ABD hazinesinin borç senetlerini alıyor, özel şirketlerin tahvillerini alıyor, ticari senetleri alıyor ve dolar veriyor. Bunu yaparak piyasadaki dolar miktarını arttırıyor. Ya ekonomik faaliyetler artıyor ya da daralmakta olan bir ekonominin daha fazla daralması engellenmiş oluyor. Açıkçası ABD Merkez Bankası kendi ekonomisinde patlak veren ipotek piyasasındaki krizden sonra biraz da zorunlu bir şekilde nakdi genişletti. Aksi halde kriz çok derin olacaktı. Covid19 salgınında da benzer bir durum ortaya çıktı.
Ekonomide kriz emareleri varken piyasaya nakit vermek elbette anlaşılabilir bir şey ama bir de bunun geri dönüşü var. Şimdilerde onu yaşıyoruz. Verilen para enflasyonu azdırdı. Önceleri geçici olabilir diye düşünülürken hiç de geçici olmadığı anlaşıldı. Bu yüzden piyasadaki nakdin geri çekilmesi gerekiyordu.
Nakdi geri çekmeninin iki temel yolu var. Esasen devlet ve özel sektör borç senetlerinden oluşan varlık alımlarının durdurulması piyasaya verilen nakdi durdurur. Buna ek olarak politika faizinin arttırılması. Bu da parayı pahalı hale getirerek kredi talebini azaltır. Böylece ilk adımda piyasaya verilen para durdurulurken, ikinci adımda piyasadaki nakdi daraltacak adım atılmış olur.
Sıkı veya şahin para politikası denilen bu yaklaşımın önemli sonuçları var. Birincisi, ekonomik faaliyetler yavaşlar ve işsizlik artmaya başlar. İkincisi uluslararası iktisadi faaliyetleri etkiler.
İlk etkide henüz bir sonuç alınabilmiş değil. Bir aylık bir gevşeme oldu gibi ama geçen ay enflasyon oranı yeniden yükseldi. Ayrıca istihdam düzeyi halen büyük ölçüde korunuyor. Dolayısıyla FED faiz artışına devam edecek. Hatta enflasyonda belirgin gevşeme olmazsa daha büyük adımlar da gelebilir.
Bizi ve bütün dünyayı ilgilendiren ise ikinci etki. FED faiz arttırınca dolar pahalı hale gelir. Dolar ile aldığımız malların fiyatı artar ve maliyet enflasyonumuz yükselir. Bizde en önemli ithal malı petrol ve doğalgazdır. Yaz dönemine girdik ama kışa doğru giderken bu daha çok hissedilir. Sanayi kesimi ise bunu sürekli hisseder. Petrol etkisi ise sürekli hayatımızda var olan şeydir. Etkisi süreklidir.
Tam da bu nedenle diğer ülkeler de FED’e karşılık faiz artışına giderler. Avrupa Birliği faiz artışına hazırlanıyor. İngiltere, Avustralya, Kanada ve diğer birçok ülke zaten arttırdı. Faiz artışı ile cari denge bir ölçüde korunur. Lakin bu artış ekonomik faaliyetleri yavaşlatır. Nitekim bu günlerde resesyon sorunu sıkça gündeme gelmektedir. Yani enflasyon yönünü aşağı çevirmediğinden daha şahin para politikaları gündemde kalmakta, bunun da ekonomiyi daha da yavaşlatıcı etkiler yapması beklenmektedir. Resesyon, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve işsizliğin artması anlamına gelir.
Ekonomik yavaşlamayı göze alamayan Çin, Türkiye ve Rusya bunu yapmaktan kaçınıyor. Zira ekonomik büyümeyi önceliyor. Ancak zaten enflasyonist etkilerin ciddi hissedildiği ekonomilerde bu duruş sancılı olacaktır. Zira enflasyonun bir yapışkan tarafı var ki ekonomi normale dönse de etkisi bir süre devam edebiliyor. Tabi Çin ve Rusya biraz ülkelerindeki enflasyonun makul düzeyinden, biraz da rezervlerinden güç alıyor.
Uluslararası ödeme ve rezerv sisteminde esaslı bir değişim olmadan ve ABD’nin tek ya da en etkili belirleyici olmaya devam ettiği bir sistemde diğer ülkeler bu sorunları hep yaşayacaktır. Gelişmekte olan ve rezerv sorunu olan ülkeler daha da fazla hissedecek.
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya