İngiliz Ekonomisi Çifte Krize Sürükleniyor
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmasıyla başlayan ekonomik durgunluk, koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında uygulanan karantina tedbirleri ile derin bir ekonomik krize dönüşüyor. İngiltere’nin en büyük ticari ortağı AB ile nasıl bir ilişki kuracağı konusunda halen bir anlaşmaya varamamış olması riskleri daha da artırıyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) haziran ayı Ekonomik Görünüm Raporu’nda İngiltere’nin görünümüne ilişkin oldukça karamsar bir tablo çizilmesi dikkati çekiciydi.
Raporda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının barış zamanında "yüzyılın en büyük ekonomik krizini" tetiklediğini belirtilerek, İngiltere’de bu yıl OECD ülkeleri içerisinde en sert daralmanın beklendiği kaydedildi.
OECD raporunda İngiliz ekonomisinin bu yıl yüzde 11,5 küçüleceği öngörüldü. İkinci dalga senaryosunun gerçekleşmesi durumunda ise ekonomi bu yıl için yüzde 14 küçülebilir.
2015 yılında yüzde 2,4 ile OECD ülkeleri içerisinde en hızlı büyümeyi kaydeden 2,8 trilyon dolarlık İngiliz ekonomisi, 2016 yılının haziran ayında yapılan AB referandumundan ret kararının çıkmasından bu yana büyüme ivmesini kaybetti.
İngiltere’de iktidardaki Muhafazakar Parti, İngiltere’yi ocak ayı sonunda AB’den çıkarmayı başarmış görünse de ülkenin en büyük ticari ortağı olan AB ile gelecekte nasıl bir ilişkiye sahip olacağına dair taraflar arasında hala bir anlaşma sağlanamamış olması ekonomik görünüm üzerindeki belirsizlikleri giderek artırıyor.
Üstelik bu kez salgının yarattığı yıkıcı etkiyle, çok sayıda şirketin iflas etmesi, kalanların da binlerce insanı işten çıkarması bekleniyor. Kısacası; bir yandan İngiltere bir yandan karantinadan kademeli olarak çıkarken bir yandan da yakın tarihin en zorlu ekonomik krizine doğru sürükleniyor.
İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) tahminlerine göre ülke son 300 yılın en derin krizine doğru ilerliyor. Banka geçen ay yaptığı açıklamada koronavirüs salgınının ülke ekonomisinde yılın ikinci çeyreğinde yüzde 25'e kadar daralmaya neden olmasının beklendiğini belirtti.
İngiltere Merkez Bankası’nın tahminlerine göre bu yıl İngiliz ekonomisi yüzde 14 seviyesine kadar daralma gösterebilir.
İngiltere’de toplu işten çıkarmalar başladı
Salgına karşı uygulanan karantina önlemleri nedeniyle talebin azalmasıyla sert düşüş yaşayan petrol fiyatları, enerji şirketlerinin de planlarını alt üstü etti.
İngiltere’de petrol ve doğalgaz sektörünün çatı kuruluşu Oil and Gas UK (OGUK) tarafından nisan ayında yapılan açıklamada, üretim fazlasının petrol fiyatlarını son 20 yılın en düşük seviyesine düşürdüğü, koronavirüs salgının sektör üzerindeki etkileri nedeniyle önümüzdeki dönemde 30 bin kişinin işini kaybedebileceği kaydedilmişti. Son olarak İngiliz enerji devi British Petroleum da (BP) 10 bin, Centrica ise 5 bin kişinin işten çıkarılacağı duyurdu.
İngiltere’nin AB’den çıkış sürecindeki belirsizlikler nedeniyle zaten zor günler geçiren İngiliz hava yolu şirketleri de toplu işten çıkarmalara başladı. İngiltere’de karantina uygulamasının başladığı 23 Mart tarihinden bu yana EasyJet 4 bin 500, Virgin Atlantic 3 bin, British Airways 12 bin, Ryanair ise 3 bin kişinin işten çıkarılacağı duyuruldu. Kısacası İngiliz havacılık sektöründe toplam 22 bin 500 kişi işini kaybediyor.
Fakat İngiliz ekonomisi karantinadan çıkmaya çalışırken bundan çok daha fazlasının hemen her sektörde yaşanacağını söylemek mümkün.
İngiliz Hazine Bakanlığı tarafından yapılan bu ay açıklamada, ülkede 23 Mart’tan itibaren karantina uygulanmasıyla birlikte çalışamayan toplam 8,9 milyon kişinin hükümetin ücretli izin programından yararlandığı, hükümetin bu programa aylık yaklaşık 19,6 milyar sterlin ayırdığı belirtilmişti.
İngiliz hükümeti daha önce koronavirüs salgını nedeniyle çalışamayacak olanların maaşlarının yüzde 80’inin 2 bin 500 sterline kadar ödemeye devam ediyor. Fakat bu program ekim ayının sonuna kadar sürecek. Ağustos ayında itibaren şirketlerin çalışanlarının sigortasının ve emeklilik katkı paylarının ödemesi gerekecek. Ekim ayında itibaren şirketlerin çalışanlarına devlet tarafından ödenen maaş desteğinin yüzde 10’unu, ekim ayında ise yüzde 20’sini ödemesi gerekiyor. Mart ayından itibaren mali olarak sıkışmış durumda olan ve düşük talep yüzünden önünü görmekte zorlanan şirketler ise çareyi işten çıkarmalarda görüyor. Her ne kadar İngiliz hükümeti bu şirketleri ayakta tutmaya çalışsa da çok sayıda şirketin ekonomik krizin şoklarına karşı ayakta kalamayacağı düşünülüyor.
İngiliz perakende sektöründe Debanhams, Monsoon, Quiz, Victoria’s Secret, Aldo, Johnsons Shoes, Antler, Oasis, Warehouse, Cath Kidston, Autonomy of Clothing, Lombok, Birghthouse, Laura Ashley, Hawkin’s Bazaar, Ashbury Furniture, Beales gibi çok sayıda şirket ise iflas bayrağını çekmiş durumda.
Essex Üniversitesi'nin Sosyal Ekonomik Araştırmalar birimi tarafından hazırlanan bir raporda ise İngiltere’de salgının yarattığı ekonomik bozulma nedeniyle 6,5 milyondan fazla insanın işini kaybedebileceği belirtiliyor. Raporda konaklama ve gıda sektörlerinde çalışan toplam 1,5 milyon kişinin işten çıkarılacağı öngörülüyor.
Anlaşmasız ayrılık endişesi
İngiltere’nin AB ile henüz gelecekte kuracağı ilişki biçimine dair bir anlaşma sağlamaması ve AB’den anlaşmasız ayrılma olasılığı ekonomik görünümü daha da kasvetli bir hale getiriyor.
Hatırlanacağı üzere en son AB Brexit Başmüzakerecisi Michel Barnier, İngiltere ve AB arasında gelecekte kurulacak ilişkiye dair bir müzakerelerde ilerleme sağlanamadığını belirtmişti.
Oysa normal koşullarda tarafların gelecekteki ilişkilerini düzenleyecek kapsamlı bir anlaşmaya varmak için bu ayın sonuna kadar kısmı de olsa bir anlaşmaya varması bekleniyordu. Müzakerelerde ticaretin yanı sıra balıkçılık, havacılık, ilaç ve güvenliğe kadar çeşitli konular ele alınıyor. AB, tüm bu konularda bir yıldan az bir sürede anlaşmaya varmanın zor olduğunu savunarak sürenin 2022'ye kadar uzatılması görüşünü taşıyor.
İngiliz yetkililer, müzakerelerin 2020 sonuna kadar tamamlanmasında ısrar etse de bir anlaşmasız ayrılıktan korunmak için geçiş sürecinin uzatılması halen mümkün.
Eğer, bir anlaşmaya varılamazsa iki taraf arasındaki ticari ilişkiler 31 Aralık 2020 sonrasında Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına göre yapılması gerekiyor.
İngiltere’de iş dünyası ise ekonomik bozulmadan ve artan anlaşmasız ayrılık olasılığından dolayı son derece tedirgin.
İngiliz Endüstri Konfederasyonu (CBI) Direktörü Carolyn Fairbairn geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, İngiliz şirketlerinin direnç seviyesinin tamamen yerlerde olduğunu belirterek, "Kenara konan her kuruş, depolanan her şey tükendi." ifadelerini kullandı.
Fairbairn, İngiltere'nin AB'den anlaşmasız ayrılmasının "yangına benzin dökmek" olacağını belirterek, halihazırda İngiliz şirketlerinin zaten zor durumda olduğunu söyledi.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's de İngiltere'nin AB’den anlaşmasız ayrılmasının kırılgan olan İngiliz ekonomisindeki bozulmayı artırabileceğini uyarısında bulunmuştu.
Moody’s açıklamasında, "Anlaşmasız ayrılık, salgının ardından İngiltere'nin son yüzyılda yaşayacağı en derin resesyondan toparlanmasını ciddi şekilde etkiler. 2020'nin sonunda anlaşmasız ayrılık olursa İngiliz ekonomisi beklenenin üzerinde daralır. Ayrıca, bu durumda İngiliz ekonomisinin direnci, yüksek kamu borcu, yüksek işsizlik ve düşük yatırımlar nedeniyle azalır." İfadelerine yer verilmişti.
Öte yandan İngiliz basını, bu ay başında İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey’in bankaları yöneticileri ile görüşerek anlaşmasız ayrılık olasılığına karşı hazırlıklarını artırmasını talep ettiğini bildirdi.
Kısacası; İngiltere’yi salgın ve Brexit’e ilişkin birçok risk nedeniyle çok zor bir sürecin beklendiğini söylemek mümkün.