Yahya İbrahim Hasan Sinvar Şehid Oldu
“Düşmanımın bana verebileceği en büyük hediye beni öldürmesidir. 59 yaşındayım. Kalp krizi, corona veya felç ile ölmektense şehit olarak ölmeyi tercih ederim.”
Yahya Sinvar
Yahya İbrahim Hasan Sinvar, şu anda Güney İsrail'deki Aşkelon'un bir parçası olan El Mecdal şehrinden 1948'de zorla yerlerinden edilen bir ailenin çocuğu olarak, 29 Ekim 1962 tarihinde Gazze'de bulunan Han Yunus mülteci kampında dünyaya geldi.
Gazze İslam Üniversitesi'nde Arapça alanında lisans derecesi olan Sinvar, üniversiteye, Gazze Şeridi'ndeki birçok genç Filistinlinin, onlarca yıllık pan-Arabizmin politikasının ardından İsrail-Filistin çatışmasını çözmek için İslamcılığa yöneldiği ve İslami düşünceyi Filistin milliyetçiliğiyle birleştiren öğrenci örgütlerinin hızla büyüdüğü bir zamanda girmişti. Sinvar, 1982'de resmi bir suçlama olmamasına rağmen bu tür örgütlere katılımı nedeniyle gözaltına alındı.
Sinvar, 1985 yılında o zamanlar “Al-Majd” olarak bilinen Müslüman Kardeşler’in güvenlik teşkilatını organize etti. Bu örgüt, Gazze’deki İsrail işgaline direnmeye ve Filistinli işbirlikçileriyle mücadele etmeye odaklandı.
1989'da iki İsrail askerinin ve onlarla işbirliği yapan dört Filistinlinin kaçırılıp öldürülmesini organize etmesi sebebi ile İsrail tarafından dört kez müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Bu olaydan sonra “Han Yunus Kasabı” yaftası vurulan Sinvar, 2011'de kaçırılan bir İsrail askeri karşılığında yapılan esir takasında 1.026 kişiyle birlikte serbest bırakılana kadar 22 yıl hapis yattı.
İsrail hapishanelerinde geçirdiği yıllar boyunca İbranice öğrenen Sinvar, düşmanını iyi tanıyan, nadiren görülen deneyimli askerlerden biriydi.
Npr’de Sinvar hakkında yazılan yazıda bahsedildiği üzere Sinvar’ın hapishane arkadaşlarından Esmat Mansour, Sinvar'ın hapishaneye cep telefonu sokacak, yeni mahkumları İsrail'e karşı saldırı hazırlığı yaparken nasıl yakalandıklarına dair sorgulayacak ve İsrail'e muhbirlik yapan Filistinli mahkumları yakalayacak küçük bir sırdaş ekibi kurduğunu hatırlıyor ve Mansour, "Tüm tutuklular ona hayatları hakkında karar verebilecek bir adam olarak bakıyorlardı" diyor.
Öte yandan Sinvar, tutukluluk yıllarında 1967 savaşından 2000 yılında ikinci intifadanın başlamasına kadar Filistin toplumunun hikayesini anlatan 240 sayfalık "Devedikeni ve Karanfiller" adlı bir roman yazdı.
Sinvar romanın girişinde "Bu benim kişisel hikayem değil, aynı zamanda tüm olaylar gerçek olmasına rağmen belirli bir kişinin hikayesi de değil" diye yazdı.
2006 yılında İsrailli asker Gilad Shalit, Hamas tarafından yakalandı ve beş yıl boyunca Gazze'de rehin tutuldu. İddialara göre, Shalit’i koruyan kişi Sinvar'ın öz kardeşi Muhammed'ti.
Hamas, 2011 yılında esir Shalit’i 1.000'den fazla Filistinli esir karşılığında serbest bıraktı. Sinvar'ın kardeşi, Sinvar'ın da aralarında olduğundan emin oldu.
Sinvar, 2011'de serbest bırakıldıktan sonra 2012'de Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları'nı denetleme sorumluluğunu üstlendi.
Hapishanedeki deneyimlerini kullanan Sinvar, Hamas içinde hizipleri bir araya getirerek uzlaşma sağlama konusunda ün kazandı.
7 Ekim Aksa Tufanı’nın da kilit isimlerinden olan Sinvar, İsrail ve destekçileri için “kabus” bir figürdü.
Her zaman meydan okuyan ve cesur tavırlarıyla bilinen Sinvar, birkaç kamusal konuşmasından birini İsrail'i kendisini öldürmeye davet ederek bitirdi ve Gazze'de "Bu toplantıdan sonra yürüyerek eve döneceğim" diye haykırdı. Daha sonra bunu yaptı, sokakta insanlarla el sıkıştı ve selfie çektirdi.
ABD, Eylül 2015'te Sinvar'ı "uluslararası teröristler" listesine ekledi. İsrail medyasına göre, İsrail güvenlik servisleri de Sinvar'ı Gazze'de suikast için en önemli hedef olarak olarak görüyordu.
7 Ekim Aksa Tufanı’nın önemli isimlerinden olan Sinvar, Ağustos ayında, İsrail tarafından İran'da şehid edilen İsmail Haniye'nin öldürülmesinin ardından Hamas’ın üst düzey siyasi lideri olarak görevi devraldı.
Sinvar, şehid edilmeden önceki son anlarına kadar liderlik ettiği mücahidlerle birlikte savaştı.
Ondan geriye kalan eşyalarının arasında ise birkaç mermi, fener gibi teçhizat, Kur’an-ı Kerim ve muhtemelen açlığını bastırmak için yanında taşıdığı bir paket şeker sosyal medyaya yansıyan görüntüler arasındaydı.
İsrail tarafından "Şeytanın Yüzü" olarak adlandırılan Sinvar, İsrail'de yıllarca birlikte parmaklıklar ardında kaldığı hapishane arkadaşlarının hepsinin serbest bırakılmasını sağlayamamıştı. Ancak İsrail’in, Hamas'ın geçen Ekim ayında Gazze'ye götürülen İsrailli rehinelerden bazılarını serbest bırakması karşılığında, önceki birkaç yıl boyunca hapsedilen birkaç Filistinli kadını ve çocuğu serbest bırakmasını sağladı.
Hamas üst düzey yetkilisi Bassem Naim, CNN'e verdiği röportajda Sinvar'ın ölümünü "acı verici" olarak nitelendirdi ve Hamas'ın sonunda kazanacağını vurguladı.
El Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde ise yayınlanan videosunda şu ifadeleri kullandı: “Gevşemeyin, Hüzünlenmeyin, Endişelenmeyin, Çünkü arkanızda kararlı bir direniş var.”…
"Evet ölümden korkuyorum! Yatağımda yaşlı develer gibi ölmekten, kalp krizinden ya da trafik kazasından ölmekten korkuyorum. Allah yolunda dinim, vatanım ve mukaddesatım için ölmekten korkmuyorum. Canımız ve kanımız en küçük şehidimizden daha değerli değildir. "
Yahya Sinvar
Kaynaklar:
https://www.npr.org/2024/10/17/nx-s1-5155887/hamas-yahya-sinwar-israel-gaza
https://www.britannica.com/biography/Yahya-Sunwar
