Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Durra Krizi, Ortadoğu’daki Sükûneti Tehdit Ediyor

Bu yazı 16/08/2023 tarihinde yayınlanmıştır.

*Ibrahim Nabil BA MATRAF/SDE ARAŞTIRMACI

 

Suudi Arabistan ve İran arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşma, çatışmaya uzaktan yakından taraf olan birçok ülkenin dolaylı da olsa müdahil olmasından ötürü bölgede önemli bir değişimi beraberinde getirdi. Ortadoğu üzerinde değerlendirmelerde bulunan birçok analist ise bu anlaşmanın bölgede sükûnetin beraberinde istikrarlı bir sürecin önünü açacağını ifade etti.

Ancak, sağlanan sükûnet Suudi Arabistan, Kuveyt ve İran arasındaki Durra Gaz Sahası anlaşmazlığı nedeniyle tehdit altına girdi. Tüm taraflar, Durra Gaz Sahasıyla ilgili karşılıklı açıklamalar, tehditler ve suçlamalarda bulundu. Savaş sirenlerinin çalmak üzere olduğunu ve bölgeyi yeniden gerilimin sardığını söylemek abartılı olmayacaktır. Bu analizimizde Durra Gaz Sahası krizine, boyutlarına ve bu anlaşmazlığın geleceğine ışık tutmaya çalışacağız.

Durra Gaz Sahası ve Beyanat Savaşı

Çatışmanın tarafları arasındaki kriz, İran'ın Durra sahasında haklara sahip olduğunu, sondaj ve arama faaliyetlerine başlama olasılığını deklare etmesiyle başladı. Kuveyt Petrol Bakanı'nın 3 Temmuz'da Kuveyt'in "İran'ın sahaya ilişkin iddialarını ve önlemlerini" reddettiğini açıklaması ise İran’ın bu adımının akabinde geldi.

Kaynak: Google Maps

Kuveyt Petrol Bakanı'nın 9 Temmuz'da yaptığı bir başka açıklamada da “Durra Gaz Sahasında Kuveyt ve Suudi Arabistan'ın münhasıran hakkı var ve Eğer Durra Gaz Sahasında hak iddia eden başka bir ülke varsa, o zaman sınırları çizmeye başlar, hakkı varsa uluslararası hukuk kurallarına göre alır” ifadelerinde bulundu.

Bu açıklamaların yanı sıra tarafların diğer açıklamaları bu makalenin yayımlandığı tarihe kadar devam etmiştir. Suudi Arabistan ve Kuveyt 3 Ağustos’ta Durra Gaz Sahası konusunda İran'la aralarındaki anlaşmazlığa ilişkin yeni bir açıklama paylaştı.

3 Ağustos Perşembe günü Suudi Arabistan ve Kuveyt, Tahran'ın keşiflere devam etme tehdidinin ardından tırmanan anlaşmazlığın bir parçası olarak Durra gaz sahasının tek sahipleri olduklarını açıkladılar. Suudi Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Suudi Arabistan Krallığı ve Kuveyt Devleti, Durra gaz sahasının tamamı da dâhil olmak üzere bölünmüş bölgedeki doğal kaynakların mülkiyetinin iki ülke arasında ortak mülkiyet olduğunu yeniden teyit ediyor" ifadelerine yer verildi. Yalnızca Suudi Arabistan Krallığı ve Kuveyt Devleti bölgedeki zenginliği kullanmak için tam egemenlik haklarına sahiptir."

İki ülke, İran İslam Cumhuriyeti'ne tartışmalı bölgeleri bir müzakere tarafı olarak Suudi Arabistan Krallığı ve Kuveyt Devleti ve diğer taraf olarak İran İslam Cumhuriyeti ile müzakere etmesi için önceki ve tekrarlanan çağrılarını yeniledi. Uluslararası hukuk hükümleri ve iyi komşuluk ilkeleri ile.

Ancak çatışmanın tarafları arasındaki tırmanışı, her bir tarafın diğer taraflarla bir sınır belirleme anlaşmasına varmayı beklemeden gaz sahasında arama çalışmalarına başlama ısrarından dolayıdır.

Daha da kötüsü, İran Petrol Bakanlığı Durra Gaz Sahasının yatırıma sunulan alanlar listesinde olduğunu, yani yabancı şirketlerden yatırım çekmek için teklifte bulunduğunu duyurdu. Körfez ülkeleri, nükleer silah müzakerelerinde olduğu gibi İran'ı diyalog veya müzakereye girmeyi reddetmekle ve zaman kazanmak için oyalamakla suçluyor. Bazı uzmanlar, İran'ın kendi lehine hedeflere ulaşmak için zaman kazanmak ve Durra Gaz Sahasının gelişimini durdurmak için oyalandığını iddia ediyor.

Körfez'den İran'a yöneltilen bu suçlamalar, İran'ın imzaladığı Birleşmiş Milletler Sınır Çizme Antlaşması'na göre Durra Gaz Sahasının Kuveyt-Suudi hudut sahası olduğu ve İran tarafının bunda herhangi bir payı ve hakkı olmadığı gerçeğine dayanmaktadır. Taraflar arasında artan suçlamalarla birlikte Kuveyt Ulusal Meclisi, hükümetin ulusal egemenliği korumaya ve Durra Gaz Sahası açıklarındaki doğal kaynakları korumaya yönelik önlemlerini ve adımlarını takip etmek için bir dışişleri komitesinin kurulmasını onayladı.

Karşılıklı açıklamalara ve suçlamalara rağmen güçlü bir diplomatik çözüm mevcut. Ki Suudi petrol bakanı, geçen Temmuz ayında Viyana'da düzenlenen OPEC konferansının oturum aralarında İran petrol bakanı ile bir araya gelmişti.

Durra Gaz Sahasıyla İlgili Anlaşmazlığın Tarihi

Durra Doğalgaz Sahasıyla ilgili anlaşmazlık son dönemde gündeme gelse de aslında çok eski bir tartışmadır. Sahayla ilgili anlaşmazlık, İran ve Kuveyt'in biri Anglo-İranian Oil Company'ye (BP olmadan önce) ve diğeri Royal Dutch Shell'e olmak üzere iki offshore imtiyazı verdiği 1960'lara kadar uzanıyor. Bu tartışma daha önceki zamanlarda da, özellikle kriz ve siyasi çekişme zamanlarında gündeme geldi.

Sorunun kaynağı, İngiliz siyasetçi Percy Cox'un 1922'de üç ülke tarafından kabul edilen Uqair Antlaşması ile çizdiği sınırların yeraltı doğal kaynaklar açısından net olmamasıdır ve 1922'de yaşanan da budur. İki petrol sahası bulunan Suudi Arabistan ve Kuveyt arasında bölünmüş olan bölge, önümüzdeki dönemde gaz üretilmesi beklenen Durra Sahasına ek olarak günde 500 bin varil petrol üretebilir.

Washington'daki Ortadoğu Enstitüsü'nün bir raporu, Durra Sahasının 1960'ların ortalarında, deniz sınırlarının iyi bilinmediği ve gazın ülkelerin elde etmeye çalıştığı önemli bir stratejik varlık olarak görülmediği bir dönemde keşfedildiğini söylüyor.

Çatışmanın tarafları olan “Kuveyt, Suudi Arabistan ve İran” arasındaki anlaşmazlık, bu alandaki gaz arama faaliyetlerinin uzun yıllar durdurulmasına neden oldu. Ayrıca Irak'ın İran'a karşı savaşı ve Kuveyt'in işgali, Durra Gaz Sahasına ilişkin anlaşmanın gecikmesine neden oldu.

İran ve Kuveyt'in doğalgaz açısından zengin tartışmalı deniz sınır bölgesi konusunda yıllardır görüşmelerde bulunduğunu ve bu görüşmelerden önemli bir sonuç çıkmadığını belirtmekte fayda var. Bununla birlikte sahayla ilgili Körfez-İran ihtilafları, İran'ın sahada enerji arama niyetini açıkladığı ve Suudi Arabistan ile Kuveyt'in ortak enerji geliştirmek için deniz sınırlarını çizmek üzere bir anlaşma imzalayarak yanıt verdiği 2001'den beri devam ediyor.  İran Büyükelçiliğinin Kuveyt Maslahatgüzarları, İran'ın sahayı geliştirme çabalarını protesto etti.

Suudi Arabistan ile Kuveyt arasında yer alan gaz sahası, 1960’lı yıllarda Basra Körfezinde keşfedilmiş olsa da, rezervlerinden yararlanmak için ilk anlaşmalar 2019 yılının Aralık ayında iki taraf olarak Kuveyt ve Suudi Arabistan arasında yapılmıştır. O sırada aşağıdakileri öngören bir mutabakat zaptı imzaladı: Durra gaz sahasının geliştirilmesi ve işletilmesi konusunda ortak çalışma.

21 Mart 2020'de Suudi Arabistan ve Kuveyt, Durra gaz sahasını geliştirmek için bir işbirliği anlaşması imzaladı ve ardından bir milyar fit küp gaz üretimini sağlamak üzere ayrıca bir anlaşma daha imzalandı.

Nisan 2022'de Suudi Arabistan ve Kuveyt, İran'ı Durra sahası üzerinde müzakere etmeye davet etti. Suudi Arabistan ve Kuveyt dışişleri bakanlıkları o sırada iki ülkenin "tek bir müzakere tarafı olarak" İran'ın tartışmalı bölgeleri sınırlama çağrısını yenilediğini söyledi.

Mayıs 2022'de İran'ın Kuveyt büyükelçisi Muhammed Irani, Kuveyt gazetesi Al-Rai'ye İran'ın Kuveyt tarafına iki ülke arasındaki müzakereleri 2014'te kaldığı yerden sürdürmesi için resmi bir davet gönderdiğini söyledi.

Durra gaz sahasının Suudi Arabistan ile Kuveyt'in ortak malı olmasına ve bu dosyada iki ülkenin İran'la ilişkilerde tek taraf olduklarını teyit etmesine rağmen, İran'ın sahada Suudi Arabistan'dan daha fazla Kuveyt tarafıyla anlaşmazlık yaşadığı kaydediliyor. Çünkü Tahran'ın sahip olduğunu iddia ettiği bölge Kuveyt tarafında yer alıyor ve bu nedenle Riyad'ın değil Kuveyt'in payından bir parça koparılmaya çalışılıyor. İran, Suudi Arabistan Krallığı ile deniz sınırlarının çizilmesi konusunda anlaşmasıyla birlikte  Riyad ile Tahran arasında herhangi bir kriz veya sorunun varlığı ortadan kalkmıştır. Nihayetinde gündeme gelen Durra meselesi, Kuveyt ile İran’ın ana aktör olduğu bir tartışmadan ibarettir. Ayrıca Irak’ın da keşif hakkına sahip olduğunu iddia ederek Durra sorununa müdahil olabilme ihtimali üzerinde de duruluyor.

Durra Gaz Sahasının Önemi

Tüm bulgular, Durra gaz sahasının kalbinde büyük bir zenginlik barındırdığını gösteriyor. Durra sahasının rezervlerinin yaklaşık 11 trilyon fit küp doğal gaz ve yaklaşık 300 milyon varil petrol ve petrol kondensatı olarak büyük miktarda kaynağın olduğu ortaya konuluyor. özellikle Kuveyt'in sadece 35 trilyon fit küpü geçmeyen doğal gaz rezervleri olduğu düşünüldüğünde sahanın kapasitesi, gösterilen ilgiye değer gözüküyor.  Suudi Arabistan ile Kuveyt arasında yapılan anlaşmaya göre bölgeden elde edilen petrol gelirleri iki ülke arasında eşit olarak paylaştırılıyor. Bu, Durra sahasının daha fazla gaz ve petrol rezervine ihtiyaç duyan Kuveyt için stratejik öneme sahip olduğu ve Durra gaz sahasının tek başına gaz rezervlerinin yüzde 30'una eşdeğer olduğu anlamına geliyor.

Durra Gaz Sahası, Ukrayna savaşının patlak vermesinden bu yana fiyatları yükselen büyük miktarda gazın üretimi için alternatif arayışının bir parçasını oluşturmasından ötürü ekonomik ve politik düzeyde önemli bir değer taşıyor. Ancak, bir sınır bölgesinde yer alan konumu, altmışlı yıllardaki keşfinden bu yana üretiminin aksamasına neden olmuştur.

Durra Gaz Sahasının Suudi Arabistan ve Kuveyt için önemi -stokunun boyutu küresel rezervlere göre küçük olsa da- stokunun iki ülkenin gaz ve türevlerine yönelik artan iç talebini karşılama olasılığından kaynaklanmaktadır. Bu, özellikle doğal gaza olan küresel bağımlılık eğilimi ve Avrupa'daki gaz krizinin sonucunda, iki ülkenin sahayı koruma konusundaki ısrarını açıklıyor.

Durra Gaz Sahası Üzerindeki İhtilaf Işığında Suudi-İran İlişkileri

Son dönemde siyasi, diplomatik ve ekonomik ilişkilerde yaşanan iyileşmeye, Suudi Arabistan ile İran arasında karşılıklı büyükelçi atamasına ve düzinelerce ekonomik işbirliklerine ilişkin anlaşmasına rağmen Körfez ile İran arasındaki gerilim ortamı yeniden geri döndü.

Ancak bu kez gerilim ortamı Durra Gaz Sahası konusunda tekrar cereyan eden anlaşmazlıklardan kaynaklandı. Bu durum Suudi-İran ekonomik ilişkilerinin önümüzdeki dönemde, özellikle bu ilişkinin henüz emekleme döneminde olması ve tam olarak yerleşmemiş olması nedeniyle olumsuz etkilenmesine neden olabilir. Öyleki İran ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin, ikili işbirliği tesis etmekten ziyade tek taraflı büyük kazanımlar elde etmenin bir aracı olduğu düşünüldüğünde bu durum kaçınılmaz olabilir.

Durra Gaz Sahasıyla ilgili anlaşmazlık, bölgenin yeni krizlere ihtiyaç duymadığı hassas bir zamanda ortaya çıkıyor. Bazı gözlemciler, İran'ın Durra Sahasında gündeme getirdiği son krizin, İran'ın geçen Mart ayında Suudi Arabistan ile yaptığı anlaşmada ilan ettiği niyetlerle tamamen tutarsız olduğuna inanıyor.

Durra Gaz Sahası meselesi, geçen Mart ayında İran ile Suudi Arabistan arasında Çin'in başkenti Pekin'de imzalanan ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasıyla sonuçlanan anlaşmanın ardından İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilk anlaşmazlığı teşkil ediyor. Bu kriz, İran'ın niyetleri için gerçek bir sınavı ortaya çıkaracak. İran ya ilişkileri tırmandıracak ya da iyi komşuluk politikalarına başvurarak sükûneti devam ettirecek. Aynı şekilde bu sükûnetle birlikte diğer ülkelerle olan ilişkilerini yeniden gözden geçirerek çözüm odaklı politikaların çerçevesini genişletmeyi deneyebilir.

Tahran'ın Durra Gaz Sahasının gelişmesine karşı çıkması ve müzakerelere katılması, Körfez'le yakınlaşmayı engelleyebilir, hatta tüm süreci durdurabilir. Ancak, İran'ın Kuveyt veya diğer Körfez ülkeleriyle yeniden bir çatışmaya girmekte hevesli olmadığı söylenebilir.

Öte yandan, İran, özellikle Büyük Tunb, Küçük Tunb ve Abu Musa adaları açıklarında gerçekleştirdiği askeri manevraları ile bu konuda kolay kolay taviz vermeye istekli olduğu görünmüyor. İran, adalarda göstermiş olduğu tavırla birlikte Körfez ülkeleriyle siyasi yolla elde ettiği normalleşme zemininde yine siyasi müzakerelerde elde edemediklerini, askeri güçle koruyacağını ve gerektiğinde karşılık bulmayan taleplerini askeri güçle karşılayacağı mesajını veriyor.

İran ile Körfez ülkeleri arasındaki bu çekişme, İran’ın gerektiğinde kullanabileceği bir baskı aracı işlevi görmekte ve özellikle nihai çözümün sağlanamadığı birçok meseleyle birlikte Körfez ülkeleri, bu sorunlarda taviz vermek durumunda kalabilmektedir.

İran'ın Durra Gaz Sahasına yeniden müdahil olması -bunun için bir yasal dayanak olmamasına rağmen- iç gerilimi yatıştırma ve Reisi hükümetinin İran'ın ulusal çıkarlarının şiddetli bir savunucusu olarak gösterme girişimleri olarak da değerlendirilmektedir. Geçtiğimiz Mart ayında imzalanan Suudi-İran anlaşması, İran’ın ulusal basınında hükümet politikalarının bir zaferi olarak değerlendirilmiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu olasılığı pekiştirmektedir.

İran'ın Durra Gaz Sahasına ilişkin bu iddiaları, İran halkını iç meselelerden uzaklaştırabilir; bu, Basra Körfezi'nde Doğu Akdeniz gaz krizine bir şekilde benzeyen bir dizi gaz ihtilafının başlangıcına işaret ediyor.

Krizin Geleceği

Medyadaki söylemlere ve askeri güçle sağlanabilecek çözüm imalarına rağmen, krizin nihai çözümü, sınırların çizilmesinden geçmektedir. Ardından Durra Sahasına müdahil olan ülkelerin yetki alanlarının belirlenmesi ve doğal kaynakların işbirliği çerçevesinde paylaşılması gerkmektedir.

Tarafların mutabık kalamaması durumunda, deniz sınırlarının karara bağlanması ve ülkelerin haklarının belirlenmesi için de Uluslararası Adalet Divanı’na gitmek olası çözüm seçeneklerinden bir diğeridir.

İran’ın tehditleri göz önünde bulundurulduğunda, Durra sorununun çözüme kavuşturulamadığı süre boyunca tarafların sahada yatırım yapması mümkün değildir.

Buna ek olarak küresel ekonominin durumu ışığında, çatışan iki tarafın anlaşmazlığı diretmekten kaçınması gerekiyor. Çünkü Durra Sahasının rezervleri Suudi Arabistan, İran ve Kuveyt'teki petrol ile gaz üretimine önemli katkıları olacaktır.

Öte yandan, İran tarafının, hem Kuveyt hem de Suudi Arabistan tarafından teyit edilen bir koşul olan, sınır çizme konusundaki anlaşmazlığı çözmek için uluslararası tahkime başvurmayı reddetme konusundaki ısrarı göz önüne alındığında, anlaşmazlığın nihai bir çözümüne varması pek olası değil.  İran, uluslararası tahkimin Birleşik Arap Emirlikleri'nin de işgal altındaki adalar sorununun aynı yaklaşımla ele alınmasını talep etmesinin önünü açacağını kanısında. Bu da İran'ın sınır meselelerine ilişkin yorumuyla çelişen yasal yükümlülüklerle sonuçlanacak.

Kısacası, Durra Gaz Sahasının mevcut durumuna ilişkin iki senaryo olduğu söylenebilir; ya Durra Gaz Sahasının tüm taraflar arasında paylaşılması konusunda anlaşmaya varılacaktır ya da yıllarca devam ettiği gibi yatırım faaliyetlerinin kesintiye uğramasıyla sonuçlanacaktır.

Sonuç

Durra krizinin, Suudi Arabistan ile İran arasında geçen Mart ayında imzalanan ateşkes anlaşmasının sekteye uğramasına sebep olma ihtimali, tarafların müdahil olduğu Yemen, Suriye ve Lübnan’daki gerginliğin artarak devam etmesini kaçınılmaz kılacaktır.

Krizin tarafları arasındaki medya savaşına ve İran'ın Durra Gaz Sahasına yakın bir bölgede yürüttüğü askeri manevralara rağmen, taraflardan hiçbiri sahayı kontrol etmek için askeri bir mücadeleye girme niyetinde görünmüyor. Bu nedenle,  şu anda herhangi bir tarafın askeri güç kullanması muhtemel değildir.

Durra Gaz Sahası krizi, özellikle Yemen ve Suriye'deki krizin henüz tam olarak çözülmemiş olması nedeniyle İran başta olmak üzere tüm tarafların önümüzdeki dönemde kullanabileceği siyasi bir baskı aracı olma özelliği taşımaktadır.

Ancak tarafların çözüme ulaşamaması, Suudi Arabistan ile İran arasında ilan edilen ateşkes anlaşmasının çökmesine, Yemen ve Suriye'deki çatışmaların yeniden başlamasına yol açabilir. Bölgenin sakinlik ve istikrara olan ihtiyacına rağmen, bu senaryonun vuku bulması hiçte azımsanmayacak bir ihtimaldir.

Irak'ın krize dahi olma ihtimaline dair bazı haberler çıksa da Irak, içinde bulunduğu siyasi, askeri ve ekonomik şartlarda bu konuya etkin bir taraf olmaktan çok uzak olduğu söylenebilir.

Durra Gaz Sahası krizi, bu çatışmaya dâhil olan ülkelerden birinin taviz vermesini gerektiriyor. Hangi tarafın bu tavizi vereceği bilinmesi güç olasa da Suriye ve Yemen krizi söz konusu olduğundan bütün tarafların taviz vermesi kaçınılmazdır.

 

Kaynaklar

Durra sahası tartışması... Kuveyt-Suudi Arabistan'dan yeni açıklama. (aljazeera.net). 04/08/2023.

Suudi Arabistan, Kuveyt ve İran arasındaki Durra sahası anlaşmazlığı tırmanıyor. (BBC Arapça). 03/08/2023.

Suudi Arabistan ve Kuveyt İran'ın tehditlerine yanıt verdi: "Durra sahası bize ait". (alaraby.co.uk). 04/08/2023.

Durra sahası.. İran gelişmeleri takip ediyor, Kuveyt ise pozisyonunu koruyor. (Anadolu Ajans Arapça). 12/07/2023.

Suudi Arabistan ve Kuveyt ortak Durra sahasını geliştirmek için bir mutabakat zaptı imzaladı. (aljazeera.net). 12/12/2022.

Durra mayını... Körfez-İran ilişkileri sıfır noktasına dönecek mi?.  (alaraby.co.uk). 30/07/2023.

Durra saha krizi: Körfez-İran ilişkileri tehlikede. (alaraby.co.uk). 07/07/2023.

İran ve Kuveyt arasındaki farklılıkların dönüşü... "Durra sahası" krizinin Tahran ile Körfez arasındaki normalleşme sürecine etkisi nedir?. (sputnikarabic). 04/07/2023.

İran karşısında Suudi Arabistan ve Kuveyt.. Durra sahası anlaşmazlığının tarihi. (alhurra.com). 03/08/2023.

İran, Kuveyt ve Suudi Arabistan arasındaki Dorra doğalgaz sahası anlaşmazlığının en öne çıkan istasyonları.. Önemi hakkında ne biliyorsunuz?.  (alaraby.co.uk). 31/07/2023.

Gaz zengini Durra sahasının hikayesi, İran neden bu konuda Kuveyt'le tartışıyor ve Suudi Arabistan'ın konumu nedir?. (arabicpost). 04/07/2023.

Adaları savunma manevraları ve "Durra" sahası tartışmaları... İran-Körfez ilişkilerinin geleceği ne olacak?. (sputnikarabic). 03/08/2023.

Durra saha krizi ve Körfez-İran uzlaşmasına yansımaları. (Uluslararası İran Araştırmaları Enstitüsü). 20/07/2023.

Durra sahasıyla ilgili anlaşmazlık, İran-Körfez uzlaşmasına engel olur mu?. roayahnews.com). 07/07/2023.