Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Ekonomi Vatandaşlık Maaşını Kaldırabilir mi?

*Bu yazı 17/04/2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Prof. Dr. Abuzer Pınar/ SDE Ekonomi ve Finans Koordinatörü

 

Seçim sürecinde muhalefet yoksulluk ve sosyal yardımlar konusunda bazı vaatlerde bulunurken, iktidar da vatandaşlık maaşını gündeme getirdi. Sosyal devletin nispeten güçlü olduğu İskandinav ülkelerinde uygulanan ve başka bölgelerde de örnekleri olan vatandaşlık maaşı, asgari bir hayat standardını garanti etmeyi amaçlamaktadır. Basitçe yüksek gelirli kesimler vergi derken yoksulluk sınırının altına düşen vatandaşlara asgari bir hayat standardını sağlamak için transfer yapılır. Peki ekonomimiz bu uygulamayı kaldırabilir mi? Seçim sürecindeki popülist söylemlerin dışına çıkarak bakalım.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun gelir dağılımı ve yoksulluğa ilişkin son yayınladığı veriler 2021 yılına ait. Buna göre, medyan (ortanca) gelirin %50’sine göre hesaplanan yoksulluk oranı %14,4. Uluslararası karşılaştırmalarda bu hesap kullanılır. Belirli bir gelirin altında kalan mutlak yoksulluk yerine ülkenin ortanca gelirine göre izafi bir yoksulluk hesabı yapılır. Zira her ülkenin alım gücü farklıdır. Günde 2 veya 3 dolar hesabı doğru sonuç vermez.

Sözkonusu yılda hesaplanan medyan gelir 28,069 TL. Göreli yoksulluk hesabı, bunun yarısı ve daha az geliri olan nüfusun toplam nüfusa oranı anlamına geliyor. Bu da %14,4 olarak hesaplanmış. Medyan gelirin %40’ı veya %60’ı gibi başka hesaplar da yapılıyor. Ancak uluslararası karşılaştırmalarda genellikle %50 hesabı kullanılmaktadır.

Basit bir hesapla bu kesime aktarılacak olan geliri aynı yılın milli gelirine oranladığımızda %2,3 gibi bir rakam çıkıyor. Halen sosyal transferlerin genel devlet harcamaları içerisindeki payı %30’un üzerinde. Genel devlet harcamalarının milli gelirdeki payı dikkate alındığında mevcut sosyal harcamaların milli gelire oranı %10 civarında. Göreli yoksulluğu telafi edecek ek transferler bu oranı %12’nin biraz üzerine çıkaracak demektir. Bu kaldırılamayacak bir yük değildir. Ancak birkaç noktaya dikkat etmek gerekir.

Birincisi işin teknik tarafı ile ilgilidir. Meslekten okurların aklına gelecek bir konu, transferler ile göreli yoksulluk hesabının da değişeceğidir. Doğrudur. Burada teknik detaylara girmeden basit bir hesap yaptık.

Birincisi ile bağlantılı ikinci bir konu halen yapılan sosyal transferlerle ilgilidir. Ülkemizde eğitim, sağlık, barınma ve beslenme amaçlı farklı şekillerde transfer ödemeleri yapılmaktadır. Öğrenci bursları, emekli aylıkları, dul ve yetim aylıkları, asker ailelerine yapılan yardımlar, işsizlik sigortası, engellilere yapılan yardımlar gibi. Ayrıca belirli kesimlere parasal olmayan ancak vergi indirimi biçiminde de yardımlar yapılmaktadır. Bu tür yardımlar mülkiyet edinmenin maliyetini düşürür. Engellilerin özel araç edinimi gibi. Barınma ile bağlantılı enerji faturasının belirli bir miktarının devlet tarafından karşılanması gibi başka bazı transferler de halen yürürlüktedir.

Bu yardımların gözden geçirilerek vatandaşlık numarası ile eşleştirilmesi ve vatandaşlık maaşı uygulaması ile birleştirilerek yeniden tanımlanması hem şeffaflığı hem de amaca uygun yapılmasını sağlar. Sürecin kolaylaştırılması açısından da bazı düzenlemelerin yapılması gerekebilir. Çünkü ihtiyaç duyduğu ve hakkettiği halde süreçleri bilmeyen veya göze alamayan kesimler olabilir. Bu açıdan sosyal hizmet ağının sağlıklı bir şekilde kurularak adrese ve vatandaşlık numarasına göre takibi önemli olacaktır.

Üçüncü ve belki de en çok dillendirilecek konu sosyal yardım mekanizmasının takibi ve denetimine ilişkin olacaktır. Yukarıda not ettiğimiz gibi hak eden bir kesim değişik nedenlerle yardımlara erişemez iken, bir kesim hak etmediği halde “kitabına uydurarak” yardım alabilir mi? Mümkündür. Maalesef parasal yardım almak, sağlık hizmetlerinden bedava yararlanmak veya bazı vergi indirimlerinin avantajlarını kullanmak amacıyla mülkiyetini başkasına devreden, sigortasız çalışmayı tercih eden, hatta ölen babasının emekli maaşını almak için eşinden boşanmış gibi görünen çok vaka duyuyoruz. Daha farklı sahtekarlık örnekleri de vardır ve olabilir. Bunlarla başa çıkmanın yolu iyi bir uygulamayı sınırlamak değil, denetimi sıkı tutmak ve tespit edildiğinde affetmemektir.

Sonuç olarak, ülkemiz ekonomisi makul bir sosyal devlet uygulamasını gerçekleştirebilecek altyapı ve ekonomik güce sahiptir. Önemli olan baştan bütün hesapların yapılarak sistemin doğru kurulması ve sıkı sıkıya denetlenerek istismara asla göz yumulmamasıdır.