Erenköy Direnişi, Ya İstiklal Ya Ölüm

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Erenköy Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelelerinde çok özel bir önemde sahiptir. Erenköy, mücadele süreci boyunca Türkiye’den gelen silah, cephane ve vatan severlerin adaya giriş yaptıkları bölgedir. Kıbrıs Türklerinin Rum saldırılarını karşı direnişini sağlayan silah ve cephanenin büyük bir kısmı 1958 ‘den itibaren bu bölgeden Adaya sokularak Ada genelinde direniş yapan TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı) mensuplarına buradan dağıtılmıştır.

1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Makarios’un esas planı, adayı İngiliz boyunduruğundan kurtarmak ve adanın tamamını Yunanistana’a bağlayarak ENOSİS’i gerçekleştirmekti. ENOSİS için en büyük engel İngilizler diye değerlendiriliyordu. Türkleri bir engel olarak görmüyordu. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasından hemen sonra Türkleri imha planını (Aktitas Planı) uygulama sorumluluğunu EOKA’nın Lefkoşa sorumlusu Polikarpos Yorgacis’e vermiştir. Yorgacis, Makarios’un kabineye aldığı 4 EOKA’cı bakandan birisiydi ve Akritas Planı Londra ve Zürih Anlaşmasının Kıbrıs Türklerine verdiği hakların gasp edilmesi, ortaklıktan dışlanması, adadan çıkarılması ve EOKA örgütünü kullanarak Türklerin topluca imha edilmesi amacıyla hazırlanmış bir tedhiş planıdır. Türklerin tamamını yok etmek ve adayı Yunanistan’a ilhak etmeyi öngören ENOSİS tezine dayanıyordu. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra da devam eden Rum baskısı ve gerginlik 1963 yılında daha da artmıştır. 1963 yılının sonuna doğru Makarios, Cumhurbaşkanı yardımcısı Dr. Fazıl Küçük’ün veto hakkını kaldırmış, büyükşehirlerde tek belediye olması Türklere memuriyetlerde %30 kontenjan tanıyan hükmün kaldırılması da dahil 13 maddelik bir anayasa değişikliği istemiştir. ENOSİS’in mevcut anayasa ile zor olacağını gören Rum tarafı 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türklerini yok etmek amacıyla Kanlı Noel saldırısını başlatarak ENOSİS hayallerini gerçekleştirmek istemişlerdir. 21 Aralık’ta 2 Türkün öldürülmesiyle başlayan saldırılar takip eden günlerde tırmanarak devam etmiş 24 Aralık 1963 Rum çeteleri Lefkoşa’da ve diğer Türk bölgelerinde de saldırılar başlattılar. 24 Aralık 1963’te Kumsal bölgesine saldıran Rumlar Kıbrıs Türk Kuvvetleri alayında görevli olan Dr. Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğunu vahşice katlettiler. Doktor o saatlerde alayın hastanesinde Rumların saldırılarında yaralananları tedavi ediyordu. 24 Aralık 1963 Kanlı Noel’de Rumlar 31 Türkü katletti. Onlarca insanı yaraladılar. Rehin alınan yüzlerce Türk bilinmeyen yerlere götürüldü. Rumların Kıbrıs Türkünü yok etmek için Akritas Planı’nı uygulamaya koymasıyla birlikte, TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı) yer altı faaliyetinden yer üstüne çıkarak direnişi başlatmıştır. Gönüllülerin de katılımıyla birlikte TMT’nin mevcudu artmıştır. 21 Aralık’ta TMT’ye kayıtlı üye sayısı 3700 iken bu sayı 25 günde 25 bine çıkmıştır. Kıbrıs Türkü, Türk kuvvetleri alayının da desteğiyle kendi bölgelerini korumaya başlamıştır. 1963 olayları Kıbrıs Türklerinin verdiği mücadelenin dönüm noktası olmuştur. TMT’nin yer üstüne çıkmasıyla oluşan Mücahit teşkilatı zaman zaman gerçekleştirilmek istenen Rum saldırılarına karşı Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesini kararlılıkla sürdürmüştür. 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı ile mücadelesini yeni bir devlet kurma noktasına taşıyarak bir ulus olarak var olmayı başarmıştır. Kıbrıs Türkünün bu mücadele süresinde Erenköy direnişi tarihsel olarak ayrı bir öneme sahiptir. Kıbrıs Türklerinin milli mücadele tarihine Erenköy direnişi olarak geçen bu tarihsel süreçte Kıbrıs Türkü’nün en eğitimli gençleri Türkiye’den, Londra’dan Türkiye’nin sağladığı imkanlarla Erenköy’e çıkarak yurt savunmasında büyük bir başarı örneği vermişlerdir. Kıbrıs Türk halkının direnişinin sembolü olan Erenköy mücadele sürecince Anavatan’da Anamur ile adeta dalgalarla haberleşmiş, adaya gelecek bereketi taşıyan motorları kucaklamayı beklemiştir. Erenköy’e yaklaşan bereketleri karşılamak için Erenköy halkı kadın, erkek, çocukları ile birlikte soğuk, ayaz demeden denize koşarak bereketleri gizli depolara büyük bir sevinçle taşımışlardır. Erenköy Kıbrıs Türkünün mücadelesi boyuna Türkiye ile bağlantının olduğu tek yerdir. Bu neden Türk halkını varoluş mücadelesinde özel bir öneme sahiptir. Erenköy 1962’ye kadar Lefke sancağına bağlı Erenköy kovanı? Olarak mücadelesini sürdürdü. Bu tarihte Erenköy sancağına dönüştürülmüş ilk sancaktar Rıza Vuruşkan olmuştur. Rıza Vuruşkan Erenköy’e gelir gelmez mücahitlerin askeri bir düzene sokulmasına ve savunma mevzilerinin oluşturulmasına öncelik verdi. Amacı mücahitlerden savunma savaşı yapacak disiplin eğilimli bir birlik yaratmaktı. Bu sırada Rum birlikleri Albay Grivas’ın komutasından Erenköy bölgesine topyekûn bir saldırı hazırlığı yapıyorlardı. Hazırlıklarını tamamlayan Grivas Ağustos 1964 günü Lefkoşa’ya giderek saldırı için Makarios’un onayını istedi. Grivas’ın bu talebinden sonra Makarios Rum bakanlar kurulunu topladı ve oybirliği ile bakanlar kurulundan 5 Ağustos’ta Selçuklu’da bulunan İsveç birliğine mensup Birleşmiş Milletler barış gücü askerleri mevzilerini boşalttı ve bu mevzilere Rum askerleri yerleşti. Eren Köyü kuşatan Rum kuvvetleri 4500 Rum Rum askeri, 800 zırhlı ara 4 helikopter ve denizden 3 hücum bottu. 6 Ağustos günü Grivas’ın emri ile Dillirga bölgesine Rum saldırısı başladı. Mücahitler kısıtlı silah mühimmat ve mevcutları ile kahramanca mevzilerini savunmaya devam ediyorlardı. 3 gün şiddetli çatışmalardan sonra mücahitler Mansur, Selçuklu, Alevkaya ve Bozdağ’da bulunan mevzilerinden Erenköy’e çekilerek burada savunma tedbirleri aldılar. Bölgede yaşayan yaşlılar, kadınlar, çocuklar Erenköy’de daha önce hazırlanmış olan mağarada toplandılar. Çatışmalar bütün şiddeti ile devam ediyordu. Kadınlar Rumlara esir düşmemek için mağara girişine tahrip kalıplarının yerleştirilmesini Rumlara esir olmaktansa mağarada ölmeyi talep ettiler. Erenköy’e Rumlar bütün güçleri ile saldırıyorlar. Karadan havanlar, toplar, makineli tüfekler ve zırhlı araçlardan ateş ederken, denizden de üç hücum botundan top atışları yapıyorlardı. Durum çok kritikleşmişti. 8 Ağustos günü Erenköy direnişinde çarpışan Denktaş ve sancaktar Rıza Vuruşkan durum değerlendirmesi yaptılar ve 8 Ağustos’ta Türkiye’ye mesaj çekerek durumun çok kritik olduğunu, Rum saldırılarının devam ettiğini, yardıma gelmezseniz “VATAN SAĞOLSUN” sözleri ile bitirdiler. Bu mesajın ardından 8 Ağustos 16.15’te 2 Türk uçağı Erenköy semalarında görüldü ve 17.30’da Türk savaş uçakları Rum mevzilerini bombaladı. Erenköy’e denizden ateş eden 3 hücum botundan biri batırıldı diğeri de tahrip edildi. Bölgeye gelen 2 Yunan uçağı Türk mevzilerinin bombaladı. 2 mücahit şehit oldu. Bu harekât sırasında uçağı düşen ve paraşütle atlayan 4. Filo komutanı Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel şehit olmuştur. Türkiye’nin bu kararlı tutumu karşısında Rum tarafı ateşkesi kabul etmiş ve 10 Ağustos 1964’te ateşkes imzalanmış ve köyün bugünkü sınırları belirlenmiştir. Bir süre sonra Erenköy direnişine katılarak Rumlara karşı kahramanca savaşan öğrenciler Türkiye tarafından tahliye edilerek Türkiye ve Londra’daki okullarına dönmüş, eğitimlerine devam etmişlerdir. Erenköy mücahitleri canları pahasına gerçekleştirdikleri yurt savunmasını tamamlayıp gittikleri her yerde birer kahraman olarak karşılandılar. Erenköy direnişi Kıbrıs Türk mücadele tarihinde önemli bir tarihsel dönüm noktasıdır. Erenköy direnişi tüm adada ulusal bilincin uyanmasında manevi bir katkı sağlamıştır. Ayrıca Türkiye ile bağlantıyı sağlayan köprü başının korunmasını ve elde kalmasını sağlamıştır.

Türkiye garantör ülke olmasından elde ettiği haklarına dayanarak ilk fiili müdahaleyi Erenköy savaşında yapmış olması Erenköy direnişinin Kıbrıs milli mücadelesindeki önemini daha da arttırmıştır.

Türk savaş uçaklarının 8 Ağustos 1964 yılında Erenköy’de Rumlara yaptığı hava taaruzu Kıbrıs Türk devletinin varlığını ilan eden 20 Temmuz Mutlu Barış Harekatı için bir prova olmuştur.  Çoğu üniversite öğrencisi olan genç bir neslin bir bütün olarak bu mücadeleye katılmış olması vatan savunmasının önemini idrak etmeleri, eğitimlerini tamamlayıp ülkelerine döndükten sonra kurucu bir işlev üslenmelerine neden olmuştur. Erenköy direnişi Kıbrıs Türkünün mücadelesinin şahlanışıdır. Erenköy direnişi Erenköy kadınlarının Anadolu’da olduğu gibi erkeklerinin yanından ayrılmamasıdır. Erenköy direnişi ya istiklal ya ölüm diyen bir avuç inanmış insanın zırhlı Yunan ve Rum birliklerinin karadan; hücum botları ile denizden saldırısı karşısında “Anavatan bizi kurtaracaktır!” diyen Kıbrıs Türkünün direniş destanıdır.

Erenköy, ateşkes hattının dışında kalmış Rum bölgesinde gururla varlığını devam ettirmektedir. Erenköy’de şu anda Kıbrıs Türk güvenlik kuvvetlerine mensup küçük bir birlik mevcuttur. Erenköy direnişinde şehit olanların mezarları vardır. Erenköy adeta bir açık hava müzesidir. Erenköy sahilleri sabırla Türkiye ile kucaklaşmayı beklemektedir.

Erenköy’e gitmek izine tabidir. Barış gücü ve Rum polisinin kontrolünde gidilmektedir. Erenköy’e giderken iki Rum köyünden geçilerek gidiliyor. Erenköy’ün Atilla Hattı’nın dışında kalması düşündürücüdür.

 

Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA