Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

“Fransız Olma Sanatı”

*Köksal Çiftçi- Araştırmacı/Yazar

Aylardır süren ve ülkeyi içinde bulunduğu krizden çıkarmak amacıyla düzenlenen Ulusal Tartışma’nın sonuçlarını değerlendirmek üzere Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 25 Nisan 2019 günü bir basın toplantısı düzenledi.

Notre Dame Katedrali’nde çıkan yangın sebebiyle bir hafta ertelenen buluşmaya 320 kadar basın mensubunun katılımı, beklentilerin seviyesi hakkında ciddi bir işaret idi.

Ayrıca hükümet yetkilileri tarafından günler öncesinden yürütülen “amigoluk” çalışmaları çıtayı iyice yükseltmişti.

Kimi bakan bu toplantının Fransa için bir “dönüm noktası olacağını” vaat ederken kimi sözcü “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyordu.

Kısaca Macron ’un megaloman kişiliğine uygun, kendisini bütün dikkatlerin merkezine koyan ortam, oluşmuştu.

Siyasi yorumculara göre bu basın toplantısı Macron için hayati önem taşıyordu.

Zira burada yapılacak açıklamalar yirmi beş haftadır devam eden toplumsal olayların seyrini olumlu veya olumsuz yönde etkileyecekti.

Fransa’nın her köşesinden gelen arz, talep, şikayet, öneri ve katkı iktidar tarafından derlenip toplandıktan sonra üzerine çalışılmıştı.

Bu çalışmaların neticesinde somutlaşan kararları “pazarlamak” ise doğal olarak, Macron ‘un kendi deyimiyle, “Jupiteryan Başkana” düşüyordu.

İktidarın halkla yaşadığı kopukluğun derinliğini anlayıp anlamadığı atılacak adımlardan, alacağı önlemlerden anlaşılacaktı.

Tabii ki arka planda dinmeyi bilmeyen ve artan şiddet sahneleriyle devam eden sokak eylemleri.

Son olarak polislerin bir göstericinin pantolonuna cop sokarken çekilen görüntüleri kaygıların artmasına ve tartışmalara neden olmuştu.

“Her şeyden önce kamu düzeni sağlanmalı” şartını ön koşan Emmanuel Macron “.. fakat bu durumda Sarı Yelekliler Hareketinin haklı taleplerini gözden kaçırmamalıyız” diyerek devam etti.

Fakat hemen arkasından “Başlattığımız ve devam eden değişiklikler durdurulmamalıdır çünkü vatandaşlarımızın beklentilerine uygundurlar” diyerek aslında bildiğini okumaya devam edeceğini açıklamış oldu.

Belli konularda somut önerileri vardı elbette:

  • Yerel Yönetimlerin güçlendirilmesi. Bu çerçevede kırsal kesimlere daha fazla kamu görevlisi, daha fazla doktor daha iyi sağlık hizmetleri
  • Ekonomik tasarruf amacıyla kapatılması düşünülen okulların eğitime devam etmesi
  • Sınıfta öğrenci sayısının 24-25’i geçmemesi,
  • Yine kırsal kesimlerde ulaşımı kolaylaştıracak projeler,
  • Elitist sistemin simgesi olarak görülen meşhur Ulusal İdare Okulu’nu kapatmak (Ecole Nationale de l’Administration(ENA) ki Fransa’nın siyasetçi ve idarecilerinin %90’dan fazlası bu okuldan çıkıyor),
  • Mesaiye kalan işçilere vergi indirimi,
  • Küçük emekli maaşlarını enflasyon ile endekslemek,
  • Düşük maaş sahiplerine, bir sefere mahsus, 1000€ prim,
  • Nihayet, kurulacak bir “Çevre Savunma Kurulu” ile iklim değişikliğine karşı daha etkin mücadele etmek... gibi bir dizi kararlar.

Ne var ki başta söylediğimiz gibi, “Duyduklarınıza inanmayacaksınız” söylemi o kadar abartıldı ki Macron ne dese yetersiz kalmaya mahkumdu.

Nitekim öyle de oldu.

Sarı Yelekliler vaatleri “ekmek kırıkları” olarak değerlendirdi ve eylemlere devam derken;

Muhalefet 26 Mayıs’ta gerçekleşecek AB Parlamento Seçimlerinde işaret ederek seçmenleri iktidarla sandıkta hesaplaşmaya çağırdı.

Özetle hükümet çevreleri hariç kimseyi memnun edemedi Fransa Cumhurbaşkanı.

Aslında bu basın toplantısından geriye kalan çok farklı bir şey oldu: “Fransız Olma Sanatı”.

Bu orijinal ifadenin sahibi, tahmin edeceğiniz gibi: Emmanuel Macron.

Neyi kastettiği, ne demek istediği pek anlaşılmamış olacak ki ertesi gün bütün platformlarda bu konu tartışıldı, yer yer tartışılmaya da devam ediyor.

Hemen ardından, trend konu olarak gündeme oturduğu için, “Sizin için Fransız olma sanatı nedir?” gazetecilerin favori sorusu oluverdi.

Sayısız cevapların arasında, muhafazakar sağcı partinin (LR, eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Partisi) önde gelen yöneticisi Éric Ciotti’nin şu açıklaması çok anlamlı olduğu için paylaşıyoruz: “Benim için Fransız olma sanatı mültecilerin sayısını radikal biçimde azaltmaktır”

Fransızların “evrensel sanattan” ne anladıklarını herhalde net ortaya koyuyor Eric Ciotti.

Bu beyefendinin açtığı yoldan gidelim, katkımız olsun:

  • Sahada kaybettiği iki Cihan Harbinden masada galip çıkmaktır Fransız Olma Sanatı
  • Diplomaside Arap dostu görünüp İsrail’e, İngiltere’den şantaj yoluyla (AB’ye girebilmesi için Fransız vetosunu kaldırma karşılığında) aldığı nükleer teknolojiyi satmaktır Fransız Olma Sanatı,
  • Sömürgeciliğin “olumlu taraflarını” yasallaştırıp daha sonra tepkilere fazla gelince söz konusu yasayı geri çekmektir Fransız Olma Sanatı
  • Ülke olarak nüfusuna ve gücüne oranla hiç denecek kadar az mülteci alıp, İtalya’ya “neden daha fazla mülteci kabul etmiyorsun” diye çıkışmaktır Fransız Olma Sanatı
  • Yine Mülteci konusunda Almanya’ya “Neden Fransa’dan kat kat fazlasını kabul ediyorsun, böyle insani yaklaşıyorsun meseleye” eleştiri getirmektir Fransız Olma Sanatı
  • Arap Baharında, dönemin Tunus diktatörü Ben Ali’ ye milli savunma bakanı aracılığıyla “Gösterileri bastırabilmeniz için hem teçhizat hem uzman personel gönderelim” teklifinde bulunmaktır Fransız Olma Sanatı
  • Her fırsatta herkese demokrasi dersleri vermek ama Cezayir’de Müslüman Kardeşler seçim kazanınca orduyu darbeye teşvik etmektir Fransız Olma Sanatı
  • Katar’ın yatırımlarına evet ama formalarda ismine hayır demek Fransız Olma Sanatı
  • Siyahi tenisçi kazandığı vakit “Fransız Zaferi” kaybedince “Afrika Kökenli Sporcunun Mağlubiyeti” başlığı atmaktır Fransız Olma Sanatı
  • Hazmedilmeyen bir yenilgi sonrası rakip futbol sahasını patates tarlasına benzetmesidir Fransız Olma Sanatı. (90’lı yıllarda Trabzonspor/Lyon karşılaşması)

Emin olun bu liste bitmek bilmez.

İkide bir François Mitterrand’ın “Milliyetçilik savaştır” sözünü tekrarlayan Macron, Fransızlığı “Sanat” mertebesine çıkartıyor.

Anlayan anlasın.

Son olarak bir cümleyle değinip geçelim şu kronik ve klasik İslam düşmanlığına. Macron’a göre “Siyasal İslam” Fransa için tehdit oluşturuyormuş. Yine, “Türkiye ile Diplomatik İslam hakkında açık ve samimi bir görüşmemiz olmalı” açıklamasını hatırlıyoruz.

“Ayının kırk türküsü vardır kırkı da armut üzerinedir.”