Cumartesi Sohbeti'nin konuşmacısı Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup Ömeroğlu "Türk Dünyası ve Dil" konu başlığı altında kıymetli değerlendirmelerde bulundu. Ömeroğlu'nun değerlendirmesinden bir kısmı şöyle;
"Aslında dil bizim için bir kavga alanı. Türkiye Türkçesi üzerinde uzun süre sekülerleştirme çabası oldu ve Türkçe kendi özünden bu çaba sonucu koparıldı. Bunun Türk Dünyasındaki hasarları da ikinci bir tahribat alanıdır. Biz yıllar boyu Türk Dünyası ile bir ortak medeniyet oluşturmuştuk İslam medeniyeti paydasında ve şaşılacak kadar da iyiydik. Ancak sonrasında gelen eleştiriler Osmanlı sarayının yabancılaştığı ve araplaştığı yönünde oldu. "Biz yeniden Türkleşmeliyiz" dediler ve Türk Dünyasındaki dil birliği noktasında ciddi sekülerleşme oldu. Arap alfabesi bizler arasında ortak bir iletişim aracıydı. Ancak latin alfabesine geçilmesiyle Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin yazı dilleri Kazak Latincesi, Özbek Latincesi, Türkiye Türkçesi Latincesi vb. olarak farklılıklar gösterdi.
Türki Cumhuriyetlerle Türkiye'nin yeni türkçesi arasında bir bağ kalmadı. Tabi bazı ortak kelimeler var onlar da yine Farsça ve Arapça kelimeler.Peki nasıl bir ortak iletişim dili oluşturabiliriz? Bu devletlerde camilerde hocaların kullandığı diller daha çok benziyor. Bu dilden yola çıkarak ortak bir iletişim dili oluşturabiliriz. Aslında Türkiye, Türkiye Türkçesinin tüm coğrafyada iletişim dili olrak kullanılmasında yana. Zaten Oğuz bölgelerinde herhangi bir bölgede bir pazar yerine gittiğiniz de bile sizinle Türkiye Türkçesi ile konuşuyorlar. İkinci bir öneri de aslında genişletilmiş bir alfabe oluşturulabilir ve bu alfabe üzerinden tüm Türk Cumhuriyetleri iletişim sağlayabilir."
Diğer İçerikler