Uluslararası Hukuk Bitmiştir!

  1. Anasayfa /
  2. Kurumsal
  3. /
  4. Genel
SDE Editör | 19 Eylül 2024
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Uluslararası hukukla, adaletle ve ahlakla hiçbir zaman kendini bağlı görmeyen, devlet sınırları belli olmayan, yayılmacı, ırkçı ve sömürgeci İsrail’in BM kararlarına aykırı olarak Filistin topraklarını işgali ve Filistin halkına karşı gerçekleştirdiği korkunç soykırım, kurulduğundan bu yana ABD ve büyük Batılı ülkelerin verdiği destek ve himaye ile sürdürülmektedir.

Maalesef terör devleti İsrail, topraklarını genişletme ve komşu ülkeleri işgal planını Lübnan’a taşıyor. Bunu, Lübnan sokaklarında binlerce insanın üzerinde taşıdığı haberleşme cihazlarını eş zamanlı patlatarak eşi görülmemiş bir siber savaşla başlattı. Aylar öncesinden kurduğu tuzakla, sokaklardaki sivilleri kasten hedef alarak savaş hukukunu tamamen yok etti. Gazze’de bombalarla parçalanmış on binlerce çocuk, kadın, erkek cesetleri karşısında vicdanları rahatsız olmayan Batılı devlet yöneticileri Lübnan’da gerçekleştirilen insanlık dışı saldırı karşısında da işbirlikçi tavırlarını sürdürdüler.

Uluslararası hukukun temel belgeleri kabul edilen Birleşmiş Milletler Şartı, Lahey Sözleşmesi ve Ek Düzenlemeleri, Cenevre Sözleşmesi başta olmak üzere, devletlerin uymak zorunda olduğu bütün kurallar İsrail tarafından ihlal edilirken, bunlara uyulmayacağı ilan edilirken ABD ve bir kısım Avrupa devletleri İsrail’in hukuk ihlallerini açık ya da zımni şekilde onayladılar.

Gelinen noktada, dünya barışını, güvenliğini korumak ve milletler arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel iş birliği oluşturmak maksadıyla 1945’te kurulan Birleşmiş Milletler düzeni fiilen çökmüştür. Sistemin kurucuları barış değil savaş, güvenlik değil kaos, işbirliği değil tahakküm istiyorlar.

BM’nin Filistin’de görev yapmaya çalışan kurumları ve personeli İsrail ateşi altında sahipsiz, can vermektedir. Savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve saldırı suçlarına bakan Uluslararası Ceza Mahkemesi  üyeleri, İsrail yöneticileri hakkında tutuklama kararı vermesin diye İsrail ve destekçisi devletler tarafından baskı ve tehdit altına alınarak karar vermez hale getirilmeye çalışılıyor. İsrail aleyhine açılan soykırım davasına bakan Uluslararası Adalet Divanı üyeleri de aynı baskı altındadır.

Kısaca ahlak ve hukukun küresel olarak çöktüğü bir döneme girilmiştir.

Bundan en fazla zararı görecek olan da, koyduğu kurallara uymayarak çöküşü hazırlayan, sömürgeci geçmişini devam ettirmek isteyen Batılı devletler olacaktır. Kurallara Dayalı Uluslararası Düzen göz boyamacılığı sona ermiştir. ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield’in “Biz ABD çıkarlarını gözetmek için veto hakkımızı kullanıyoruz. Yıllardır da BMGK'de bu şekilde yaptık. Bunun işlev bozukluğuna yol açtığını düşünenler var ancak bu elimizde olan bir güç ve bunu kullanıyoruz. Mazeret beyan etmeyeceğim” açıklaması, sömürgeci devletlerin uluslararası hukuk diye bir dertlerinin olmadığını açıkça ortaya koymuştur.

Unutulmamalıdır ki, hayat dinamiktir ve sürekli değişim içindedir. Mazlum, yüzyıllardır sömürülen halklar Asya’da, Afrika’da, Latin Amerika’da mevcut küresel düzene başkaldırmaktadır. İnsanların haklarına, devletlerin hukukuna saygı duyan, hukuksuzluğun ve zulmün önüne geçecek yeni güçler ortaya çıkacaktır ve daha ötesi geçmişin hesabı sorulacaktır. Bugünün egemenleri, süper güçleri kendilerini kollayacak bir hukuk da bulamayacaklardır.

 

Stratejik Düşünce Enstitüsü

 

 

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA