Gökberk DURMAZ
Tüm YazılarıBaşkan Biden göreve geldiğinde, eski Başkan Donald Trump'ın dört yıldır sürdürdüğü "Önce Amerika" politikasının sona erdiğini ve ABD'nin "masaya geri döndüğünü" açıklamış, ABD diplomasisini "gerçek profesyonellerin ellerine" geri vereceğine söz vermişti.
Bu iddialı açıklamalara rağmen Biden yönetimi pek çok ülkeye henüz büyükelçi atayamadı. ABD, Trump döneminde hasara uğrayan ittifaklarını onarmak ve güçlü ilişkiler kurmak için gerekli diplomatlardan hala yoksun durumda.
Büyükelçilerin yokluğu, yabancı ülkelerde ABD için üst düzey toplantılarda yer alma, yabancı diplomatlarla ilişkiler kurma ve ev sahibi ülkelerle güven tesis etme fırsatlarının kaçmasına yol açıyor.
ABD’nin atama yapılmayan büyükelçilikleri
Biden yönetiminin 186 büyükelçiliğin önemli bir kısmı için henüz atama yapmamış olması dikkat çekicidir.
ABD’nin halen boş olan büyükelçilik kadroları şöyle[i];
(*) (ABD 31/12/18 tarihinde çekildi)
İngiltere, Almanya, İtalya, Avusturalya gibi müttefiklerinin yanı sıra Hindistan, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Güney Kore, BAE, Ukrayna gibi kritik ülkelere büyükelçi görevlendirilmemesinden doğan diplomatik boşluk, ABD dış politikasını ciddi şekilde etkiliyor ve bu ülkelerin öfke duymasına sebep oluyor.
Büyükelçi atayamamanın ABD dış politikasına doğurduğu zafiyet
ABD’nin büyükelçi atayamamasının dış politikada sebep olduğu olumsuzluklar yetkililer ağzından yüksek sesle ifade edilmeye başladı.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, 2021 Ağustos ayında Dış İlişkiler Komitesi oturumunda senatörlere Çin ziyaretini değerlendirirken yaptığı konuşmada: "Şu anda, onaylanmış büyükelçiler ve üst düzey liderler olmadan Amerika'nın dünya çapındaki çıkarlarını ilerletme kaabiliyetimizde yetersiz durumdayız" demiştir. Konuşmasında, Çin'e yaptığı son seyahatinin Pekin Büyükelçisi atanmış olsa idi daha verimli olabileceğine de ayrıca dikkat çekmiştir.[ii]
Dışişleri Bakanı Antony Blinken de 2021 Aralık ayında Endonezya'nın Jakarta kentinde yaptığı açıklamada, ABD'nin "çok fazla ülkede" büyükelçilerin onaylanmasını beklediğini söyleyerek "Geçen hafta itibariyle, büyükelçilerimizin sadece yüzde 16'sı onaylandı" dedi. “Son üç yönetimde bu noktada, sayı yüzde 70 ile 90 arasındaydı. Pekin de dahil olmak üzere çok önemli görevler hala boş. Bu çok büyük bir sorun" demişti.
Blinken, “Rusya, Çin ve devlet dışı aktörlerle uğraşmak da dahil olmak üzere karşılaştığımız hemen hemen her zorlukta, sahada tam bir ulusal güvenlik ve dış politika ekibimize sahip olmadığımız gerçeği bizi sekteye uğratıyor. ... Ulusal güvenliğimiz için Senato harekete geçmeli.”[iii] sözleriyle içinde bulundukları durumun güçlüğünü vurguluyordu.
Amerikan Dış Hizmet Birliği (AFSA,The American Foreign Service Association) başkanı Büyükelçi Eric Rubin, atamalardaki gecikmeler ve bunun ABD dış politikasında yarattığı zafiyeti bir röportajında şöyle ifade ediyor.
“Sahada büyükelçilere ihtiyacımız var. Ülkemizi temsil eden, Cumhurbaşkanını temsil eden büyükelçilere ihtiyacımız var.”
“Bir büyükelçi Senato tarafından onaylandığında, o kişi hem Amerika Birleşik Devletleri başkanının hem de Amerika Birleşik Devletleri Senatosu'nun onayı ile dışarı çıkar. Bu güçlü bir pozisyon. Bu sürece dahil olan herkes için çok fazla gücü var.
Yabancı bir hükümetseniz, bu kişinin ülkemizi, hükümetin iki kolunu temsil ettiğini bilirsiniz. Ama aynı zamanda, şu anda bu çok dağınık dünyada yapmamız gereken çok diplomatik faaliyetimiz var. Ve bir büyükelçi olmadan üst düzey liderlere erişimimiz yok. Bir büyükelçinin oynaması gereken koordinasyon işlevine sahip değiliz. Yani gerçekten iki elimizi de arkamızdan bağlıyoruz.
Ancak, Bakan Blinken'in açıklamasında belirttiği gibi, rakamlar eşi benzeri görülmemiş derecede düşük. Ve bizim argümanımız herhangi bir özel endişe ile ilgili değil ve politika konularına girmiyoruz. Sadece Amerika'nın güçlü diplomasiye ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz, denizaşırı ülkelerde güçlü bir temsile ihtiyacı var. Ve bunu yapmak için, biz büyükelçiliklerimizi dolduramayız. Ve başka hiçbir ülke bunu yapmaz. Ve Amerika'nın, sürecimizde sahip olduğumuz özelliklerinin dünyanın geri kalanı tarafından anlaşılıp kabul edileceğini varsaydığı günler, bence o günler geride kaldı. Oyunumuzu geliştirmeli ve elçileri mümkün olan en kısa sürede sahaya çıkarmalıyız.”[iv]
ABD büyükelçi atamada neden atalet içinde?
ABD Kongre üyeleri yıllardır, hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat yönetimlerin ABD büyükelçilerini aday göstermelerinin çok uzun sürdüğünden şikayet ederken hükümettekiler çoğu adayın onayını geciktirdiği için Senato'yu sık sık suçlamaktadırlar.
ABD’de adayların seçildikleri andan büyükelçi olarak yemin etmelerine kadar ortalama bir yıldan fazla süren ve çok yavaş ilerleyen bir süreç var. Büyükelçi adayları, Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde kendileri ile ilgili bir dinleme oturum yapılması için aylarca ve Senato'da bir oylanma için daha da uzun süre bekleme durumundalar.
Hükümetler, Washington'un onlara bir elçi göndermekteki gecikmesinin ülkelerine bir hakaret olarak görülmemesi gerektiğine kendi vatandaşlarını ikna etmeye çalışıyorlar. Lakin yabancı ülke vatandaşlarında ve ilgili ülkelerin bürokrasisinde ciddiye alınmadıklarına ilişkin tepkiler çığ gibi büyüyor.
Kariyer ve dışarıdan atanan büyükelçilerin yol açtığı tartışmalar
ABD’de on yıllardır büyükelçiliklerin yaklaşık üçte birini kariyer dışı atananlar oluşturuyor. Genellikle iş veya siyaset dünyasından gelen büyükelçiler Batı Avrupa'yı, zengin veya çok önemli diğer ülkeleri, NATO ve Avrupa Birliği gibi uluslararası örgütleri tercih ediyorlar. Kariyer dışı atanan büyükelçilerin büyük çoğunluğu ülke veya bölgesel uzmanlığa sahip olmadıkları gibi neredeyse hiçbiri ev sahibi ülkenin dilini konuşamıyor. Kariyer elçilerin dışındaki bu atamalar, hükümet değişikliklerinden hemen etkileniyor ve büyükelçiler geri çekiliyorlar.
Başkan Trump kendi döneminde, profesyonel diplomatlar yerine siyasi müttefiklerine büyükelçilik dağıtma tercihi yapmıştı. Büyükelçilerin yaklaşık %44'ü kariyerli diplomat değil siyaseten atanmış kişilerdi. Geçmiş cumhurbaşkanları döneminde bu oran %30'a yakındı. Biden'ın yaklaşık 70 büyükelçi adayının yüzde 60'ından fazlası da kariyer diplomatı değildir. Biden’ın döneminde bu denge daha da sarsılmıştır. ABD büyükelçiliklerinin önemli bir kısmı siyasi bağışçılara, iş dünyası liderlerine ve kariyer diplomatı olmayan diğer kişilere tahsis edilmektedir (1 no’lu dipnottaki tabloda kariyer mensubu olan ve olmayan büyükelçiler gösterilmiştir).
Başkan Biden, atadığı büyükelçilerin Amerikan nüfusunu daha iyi temsil etmeleri için çeşitlendirilmeleri sözünü verdi. Beyaz Saray Sekreteri Jen Psaki, elçilerinin “ülkenin çeşitliliğini temsil etmesini ve buna transseksüel topluluğun üyeleri olan LGBTQ bireyleri de dahil etmesini” sağlamak istediklerini söyledi.
Ancak bazı uzmanlar, yabancı müttefiklerin ABD'nin güvenilirliğinden şüphe duyduğu böyle bir zamanda, büyükelçi olarak atanan kişilerin gergin diplomatik ilişkileri yeniden kurmak için gerekli uzmanlığa sahip olmasının kritik önem taşıdığına işaret ediyorlar.
Siyasi müttefikleri ödüllendirici büyükelçi atamalarının, Amerika'nın küresel konumunu yeniden tesis etme girişimlerini baltalamakla, tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda bu gecikmelerin zaten kırılgan olan dış ilişkileri sarsabileceği de değerlendiriliyor.
Dış politika gündeminin ciddi olduğu dönemlerde, devlet adına söylenen sözlerin ciddiyeti ve ağırlığı bakımından, profesyonelliğin (kariyer diplomat seçiminin) patronajın önüne geçmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
ABD sistemindeki atalet, ülke için hayati öneme sahip dünya başkentlerinde doldurulmamış pozisyonlar bıraktı. Biden henüz Birleşik Krallık'a bile bir büyükelçi bile atayamadı.
Tükenmiş diplomatik yapı, Washington'un kutuplaşmış siyasetinin ve eşit olarak bölünmüş Senato'nun doğurduğu bir sonuç olarak ortadadır. İki (sağcı) Cumhuriyetçi senatör, Texas'tan Ted Cruz ve Missouri'den Josh Hawley sürekli itiraz ederek Senato'nun oybirliği ile karar almasına engel olmaya ve süreci yavaşlatmaya devam ediyorlar.
Sonuç
ABD, küresel krizleri çözmede “diplomasiye öncelik verme”den bahsediyor. Ancak en yakın müttefiklerine dahi büyükelçi atayamayan ya da Japonya örneğinde olduğu gibi iki buçuk yılda ancak bir büyükelçi atayabilen ABD’nin, yetkili diplomatları olmadan nasıl diplomasi yürüteceği soru işaretleri ile doludur.
İç politik çekişmelerden kaynaklanan dış politikadaki bu atalet, büyükelçi atanmaya müttefiklerinin kendilerini önemsiz/değersiz hissetmelerine ve öfke duymalarına, ABD’ye güven kaybetmelerine yol açıyor.
Kaynaklar
Amna Navaz, “What’s behind vacant ambassadorial posts under the Biden admin, and why it’s a problem”
Caleb Loughrin, “Biden Says ‘America Is Back’—But Where Are The Ambassadors?”
https://theowp.org/reports/biden-says-america-is-back%E2%81%A0-but-where-are-the-ambassadors/)
Courtney Kube , Josh Lederman, Dan De Luce,”Why doesn't the U.S. have an ambassador to South Korea?”
Courtney McBride , “Senators Block Most Biden Ambassador Nominations, While Foreign Crises Mount”
https://www.wsj.com/articles/biden-cruz-senate-confirmation-ambassadors-11636496223
David Smith, “Ambassador shortage hampers Biden foreign policy as nominees hit logjam”
https://www.theguardian.com/us-news/2021/nov/14/ambassador-shortage-biden-foreign-policy-senate)
Franco Ordonez, “Biden Wants To Reengage With The World, But His Ambassadors Are Mostly Absent”
Lauren Sukin, “Biden’s pivot to Asia is missing something: diplomats”
https://thebulletin.org/2021/09/bidens-pivot-to-asia-is-missing-diplomats/
Nıcholas Kralev-Louıs Savoıa, “Why It Takes So Long to Appoint U.S. Ambassadors”
https://diplomaticacademy.us/2021/06/13/ambassador-appointment-delays/
[i] https://afsa.org/list-ambassadorial-appointments
[ii]Franco Ordonez, “Biden Wants To Reengage With The World, But His Ambassadors Are Mostly Absent”
[iii] Why doesn't the U.S. have an ambassador to South Korea?
[iv] Amna Navaz, “What’s behind vacant ambassadorial posts under the Biden admin, and why it’s a problem”
Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.
Güncel Yazıları
“Kan Kardeşimiz” Kore ve Dışişleri Bakanı Park Jin’in Türkiye Ziyareti
01 Ağustos 2023, Sal
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ve Türkiye Ziyareti
29 Temmuz 2023, Cmt
Çin Nereye?
24 Temmuz 2023, Pzt
Dünyanın Beklediği Seçim: Türkiye 2023
29 Mayıs 2023, Pzt
Kuzey & Güney Kore ve Washington Deklarasyonu
10 Mayıs 2023, Çar
Yeni Zelanda ve AUKUS
05 Nisan 2023, Çar
İkilemde Güney Kore
23 Ocak 2023, Pzt
Çin, Suudi Arabistan ve Yeni Dünya Düzeni
17 Aralık 2022, Cmt
JIANG ZEMIN: Çin’in Dönüşümünde Önemli Bir İsim
10 Aralık 2022, Cmt
Post-Pandemi Dönemi, Çin’in “Sıfır Covid Politikası” ve Doğu Türkistan ..
05 Aralık 2022, Pzt
Pelosi Ziyareti ve Tayvan Meselesi Üzerine
08 Ağustos 2022, Pzt
Shangri-La Diyaloğu’nda Ne Konuşuldu?
17 Haziran 2022, Cum
ABD Başkanı Biden’ın Kore ve Japonya Ziyareti
26 Mayıs 2022, Per
Shangri-La Diyaloğu: Asya'nın "Münih Güvenlik Konferansı"
19 Mayıs 2022, Per
2+2 = ABD + Hindistan
15 Nisan 2022, Cum