Gökberk DURMAZ

Gökberk DURMAZ

Tüm Yazıları

Latin Amerika, Venezuelalı Göçmenler ve ABD’nin Değişen Tutumu

16 Mart 2021, Sal
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

ÖNCESİ

Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde uygulanan Latin Amerikalı göçmenleri dışlayan, radikal ve aşırıcı politikanın ardından mevcut Başkan Ioe Biden’ın yönetimindeki ABD hükümetinin Venezuelalılara “Geçici Koruma Statüsü” tanıyan destek açıklaması, pek çok Latin Amerika ülkesini olduğu gibi dünya kamuoyunu da şaşırtmaya devam ediyor. ABD İç Güvenlik Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Venezuela’nın Eylül 2022'ye kadar, 18 ay boyunca “Geçici Koruma Statüsü verilecek ülkeler listesi” ne eklendiği bildirilmiştir.

Bu gelişmeden sonra Latin Amerika ülkelerinde Venezuelalılara yönelik uyguladıkları göç politikalarının nasıl olduğunu araştırdık.

BMMYK’nın (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) 5 Mart 2021 tarihli resmi raporuna göre, farklı Latin Amerika ülkelerinde yaşayan yaklaşık 2,4 milyon Venezuelalı var. Ancak, Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) verilerine göre göçmen sayısı daha fazla. OAS’a göre, Venezuelalı göçmenlerin yaklaşık 1 milyon 700 bini Kolombiya’da, 1 milyonu Peru’da, 457 bini Şili’de, 420 bini ABD’de, 417 bini de Ekvador’da yaşıyor. 

Dolayısıyla bu rakam bizleri Latin Amerika ülkelerinin Venezuela vatandaşlarının göçüne yönelik alacağı önlemler konusunda düşünceye sevk etmektedir.

İNCELEME:

Venezuelalılara karşı en yardımsever ülkelerin başında, göçmenlere SÜREGELEN bir destek sağlayan Kolombiya gelmektedir. Aynı zamanda Kolombiya, göçmenlere 10 yıla kadar geçici koruma statütüsü vermektedir.

Öte yandan Peru gibi diğer Latin Amerika ülkeleri, geçici sığınmacı veya göçmen statüsünde olan Venezuelalıların ülkelerine girişini önlemek için sınırlarındaki asker sayılarını arttırmaktadır. İlaveten Şili, topraklarına giren çoğu Venezuelalı 100 göçmeni sınır dışı etme kararı nedeniyle komşu ülkelerin sert eleştirilerine hedef olmuştur.

Mevcut Başkan Joe Biden, seçim kampanyası sırasında, Donald Trump'ın çok radikal ve hatta aşırılıkçı, farklı niteliklere sahip göçmen politikalarını sona erdirmek için "acil önlemler alarak" ABD göç sistemini reforme etme sözü vermişti.

Bu doğrultuda Biden’ın ilk kararlarından birisi, Ocak ayında ailelerinden ayrılan göçmen çocuklarının yeniden birleşmelerine olanak sağlamak oldu. Müteakiben, yasal göçmenlik programlarının gözden geçirilmesi için eski Başkan Trump tarafından ortaya atılan “sınır duvarının inşası” na son verme kararı süreci izledi.

Ancak, ABD'nin güney sınırından girmek isteyenlere Biden hükümeti, yeni bir yönetim üzerinde çalışıldığını ve insanların sınır geçişini düzenlemenin zaman alacağı için sabırlı olmalarını istedi. ABD’nin sınır yönetiminin de bağlı olduğu yeni İç Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas, mevcut hükümetin bu politikadaki ana sorumlularından birisi olarak şunları söyledi: "Gelme demiyoruz, şu an gelme diyoruz."

Öte yandan Kolombiya, ülkenin göç politikaları çerçevesinde, göçmen Venezuelalılara ülkede kalmaya karar vermeleri durumunda, durumlarını resmileştirene kadar 10 yıl süreyle geçici koruma rejimine "belgesiz" girme imkânı tanıdı. Uygulama, Ocak 2021'den önce ülkeye gelen Venezuelalıları kapsıyor. Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi ile Şubat ayında düzenlediği basın toplantısında, diğer ülkelerin de bu kararı takip etmesini umduğunu belirterek, "Bu adım, uluslararası toplumla netlik kazanmamıza ve uluslararası topluma çağrı yapmamıza olanak sağlıyor." dedi.

Peru ve Arjantin'de göç politikalarını bu doğrultuda düzenleseler de, hiçbir sistem Kolombiya’nın Venezuelalılara karşı uyguladığı cömertliğe ve kapsayıcılığa sahip olmamıştır. Bir kez daha altını çizmek gerekir ki; diğer tarihsel nedenlerin de etkisiyle Venezuela'dan en çok göçmen kabul eden ülke Kolombiya’dır.

Şili hükümetinin bir grup Venezuelalıyı sınır dışı etme kararı ile ilgili olarak Şili İçişleri ve Kamu Güvenliği Bakanı Rodrigo Delgado yaptığı açıklamada, bu durumun bir "çöküşten" fazla olduğunu ifade etmişti. Süreç içerisinde dikkat çeken trajedilerden birisi; biri Venezuelalı ve biri Kolombiyalı iki göçmenin, yüksekliği 3.600 metreyi geçen Bolivya üzerinden geçip Şili topraklarına yaya olarak ulaşmaya çalışırken hayatlarını kaybetmeleriydi.

Şilili yetkililere göre, nüfusu 1.700 olan Colchane kasabası son günlerde binlerce kişinin gelmesinin ardından "çöktü". Göçmenlerin kitlesel gelişi, temel ihtiyaç malzemelerinde yaşanan kıtlığa ve yabancılar ile yetkililer arasında çatışmalara neden oldu. Ayrıca Covid-19 salgını nedeniyle sağlık sisteminin de çökmesi senaryoyu iyice kötüleştirdi. Bu nedenle yetkililer göçmenleri sınır öncesinde karşılamak için önleyici çadır kampları kurdu.

SONUÇ VE TEKLİFLER:

Latin Amerika genelinde, ulusal yasal çerçeveler genellikle göç ihtimaline açıktır ancak bu ölçekte ve bu oranda bir akışı idare etmek için çok az göç sistemi inşa edilmiştir. Örneğin, bölgedeki pek çok ülke, Venezuelalı göçmenlerin yararlanabileceği geniş bir mülteci tanımına sahip mevzuatları olduğu halde yalnızca Meksika bunu sığınma talebinde bulunan Venezuelalıların hukuki davalarına uyguladı. Öte yandan Latin Amerika ülkelerinin çoğu, birçok Venezuelalının yasal olarak ülkelerine girebilmesini sağlamak için mevcut vize kategorilerini veya göçmen anlaşmalarını uygulamayı seçerken, bazı ülkeler halihazırda mevcut olan Venezuelalıların durumunu normalleştirmek için geçici programları kullandılar.

Latin Amerika ve Karayipler bölgesi için en önemli göç anlaşmalarından biri olan ECLAC (Latin Amerika ve Karayipler için Ekonomik Komisyonu)’ın, politika ve anlaşmalardaki göçü ele alan çalışma ve önerileri bu hususta öncü rol oynamıştır. Göç, insan hakları ve kalkınma üçlüsü bölgenin dünya tartışmalarındaki aktif rolüne eşlik etmektedir. Kalkınma ve eşitlik konusundaki öneriler, göçün bir sorun olmadığını ve tehdit içermediğini bunun yerine küreselleşmiş bir dünyada eşitsizliğin ve asimetrilerin azaltılmasına katkıda bulunabilecek ortak bir fayda olduğuna işaret ediyor. Bu anlamda ECLAC, göç bilgisi ve anlaşmaların benimsenmesinde, göç politikaları gibi teknik konularda ülkelerle işbirliği yapmaktadır.

Bu yüzden kendimize, Kolombiya'nın Venezuela vatandaşı göçmenler için hazırladığı yasal düzenlemenin Latin Amerika ülkeleri için bir örnek olup olmayacağını sorduk.

Venezuelalılara hedef ülkelerde resmi bir kalıcılık statüsü vermek bir çözüm olsa da, onlara bir istihdam, sağlık hizmetlerine (özellikle de bütün insanlığın mücadele ettiği Covid-19 döneminde) erişim garantisi vermediği için yeterli değildir.

Sadece iş ihtiyacı duyan yetişkinlerden bahsetmediğimizi, çocuklarının da onlarla seyahat ettiğini, çoğu durumda çocuk veya ergen olduklarını gözden kaçırmamak da önemlidir. Bu nedenle hedef ülkelerin yasalarında ve uygulamalarında güncellemelerin gerekli olduğu kanaatindeyiz. Örneğin; hedef ülkelerde iyileştirilmiş sosyo-ekonomik politikalar, ücretsiz halk sağlığı ve ücretsiz kapsayıcı eğitim düşünülebilir.

Ancak, Latin Amerika ve dünyadaki pek çok ülkenin salgından sonra ekonomik kriz döneminden geçtiğini biliyoruz. Bu nedenle, her ülkeden göçmenler için tek başlarına entegrasyon politikaları üretmesini istemek neredeyse imkansız. Bununla birlikte Latin Amerika genelinde mevcut entegrasyon grupları düzeyinde yeni politikalar ile ivedilikle göçmenler için yeni şartlar tesis edilmesi gerektiği ortadadır.

Son olarak, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi radikal ve dışlayıcı bir politikanın ardından ABD hükümetinin, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan Venezuela vatandaşlarına geçici koruma statüsü vermesi diğer Latin Amerika ülkelerinin de bu kararı takip ederek, Venezuelalı göçmenlere karşı göçmen/sığınmacı kabul şartlarını yumuşatması tarafımızca beklenmektedir. Fakat bunlar kalıcı çözümler olmayacaktır.

32 milyon nüfuslu Venezuela, petrol rezervi açısından dünyada birinci ve doğalgaz rezerviyle de sekizinci sırada olmasına, dünyanın en zengin altın kaynaklarına sahip bulunmasına karşın bugün ekonomik kriz, yoksulluk ve salgın hastalıkla boğuşmaktadır. Bunun sebebi bu ülkeye ABD ve müttefikleri tarafından uygulanan ambargodur. Halkının yaklaşık %20’sinin göçmen çaresizliğine sürüklenmesinin çözümü göçmen mevzuatında yapılacak iyileştirmeler değildir. Çözüm, Venezuelaların kendi ülkelerinde kendi doğal kaynaklarını kullanarak, dış müdahalelerden uzakta ve hak ettikleri refah seviyesine ulaşmalarıdır. Bu doğrultuda uluslararası topluma düşen sorumluluk ise ayrıştırmak değil, birleştirmektir.

 

Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA