Gökberk DURMAZ

Gökberk DURMAZ

Tüm Yazıları

Ukrayna Savaşı Sonrası Değişen Dengeler ve Japon Dışişleri Bakanı’nın Türkiye Ziyareti

31 Mart 2022, Per
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

1 yıl ertelendikten sonra yapılan yaz olimpiyatlarına beklediği düzeyde yurtdışı katılımın sağlanmamasına ilaveten Covid-19 pandemisinden iktisadi ve sosyal olarak derin şekilde etkilenen Japon yönetimi, post-pandemi dönemine Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıları ile küresel siyasetin gerginleştiği bir zamanda başlamıştır.

Bu süreçte, eski Başbakan Shinzo ABE’nin sağlık sorunları sebebiyle görevi bırakması ile geçici olarak göreve gelen eski Başbakan Yoshihide SUGA da görevi 2021 sonbaharında Başbakan Fumio KISHIDA’ya bırakmıştır.

2022 yılına geldiğimizde, Ukrayna Savaşı sonrası Batı ülkelerinin Rusya’ya karşı uygulamaya başladığı ekonomik yaptırımlara ilk destek veren ülkelerden biri Japonya olmuştu. Japonya, Rusya’nın ülkedeki paralarını dondurmakla kalmamış, aynı zamanda Japon şirketlerinin Rusya’ya karşı yaptırımlara iştirakini de sağlamıştır.

İlaveten, Japonlar adeta tam da bu anı bekliyormuşçasına, Rusya ile aralarında yüz yılı aşkın süredir devam eden Kuril Adaları sorununu tekrar gündeme getirmiştir. (Kuril Adaları meselesine ait detaylara evvelce kaleme aldığım köşe yazılarımdan ve ulusal basına verdiğim mülakatlardan ulaşılabilir.)

Japonların gayesi; Rusların Avrupa’ya taşıdıkları savaşın yanında Pasifikte de yeni bir savaş cephesi açmak değildir. Böyle bir sıcak temas ne Japonların ne Batılı müttefiklerinin ne de Rusların arzu edeceği bir durum olur. Bilakis Japonlar, esas olarak Dünya kamuoyunun Kuril Adaları meselesinde kendilerini on yıllardır yalnız bıraktığının farkında olarak, tam da Ruslara karşı uluslararası umumi bir tepki ortaya çıkmışken bu rüzgârı arkalarına almak ve Rusları Kuril Adaları meselesinde geri adım atmaya zorlamak istemektedirler.

Öte yandan, Türkiye’nin önemli bir süredir uyguladığı çok yönlü dış politikasının bir yansıması olarak Ukrayna Savaşı’nda da diplomasi yollarını açık tutmaya çalışarak kendisini göstermesi dikkat çekici olmuştur.  İlaveten, Türkiye’nin geçtiğimiz yıl içerisinde uluslararası bir teşkilat seviyesine çıkardığı Türk Devletleri Teşkilatı da, Çin karşısında uzunca bir süredir Türkistan Müslümanlarının önemli bir müttefik olabileceğinin farkında olan Japonlar açısından oldukça dikkat çekici olmuştur.

Sonuç olarak; Başbakan Kishida ile birlikte göreve gelen ve Kuril Adaları konusundaki güncel basın demeçleri ile yüzü daha da tanınan Japon Dışişleri Bakanı Yoshimasa HAYASHI bu süreçte 3 önemli çalışma ziyaretine çıkmıştır.

İlki 10-13 Şubat arasında Avustralya (Melbourne) ve ABD (Honolulu) turudur. Bu ziyarette Japon bakan QUAD müttefiklerinden Avustralya, ABD ve Hindistan temsilcileri ile muhtelif toplantılar icra etmiş, Asya-Pasifik/Hint-Pasifik jeopolitiği ve güvenliği ilk gündem maddesi olmuştur.

İkinci ziyaretini G7 Dışişleri Bakanları Zirvesine ve 58. Münih Güvenlik Konferansı’na katılmak üzere Almanya’ya gerçekleştirmiştir. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki; Japonlar Almanlar ile iki önemli hususta empati yapabilmektedir. İlki, her iki ülkenin de II. Dünya Savaşı sonrası süreçte ordularının lağvedilmesi ve askeri anlamda Batılı “müttefiklerine” bağımlı hale getirilmeleridir. İkincisi ise, her iki ülkenin de esas gücünün teknoloji tabanlı üretim endüstrisine bağlı olmasıdır. Bu manada Japonlar en çok da Almanları kendileri gibi laf değil iş üreten bir hüviyette görmektedirler.

G7 toplantısının ne manaya geldiği anlamak için ise G7’nin kendisine bakmak gerekir. G7, Batılı ülkelerin BM Güvenlik Konseyinden dışladıkları Almanya ve Japonya’yı da içine alarak kendilerini Rusya ve Çin karşısında konumlandırdıkları ve G20’nin de ana çekirdek üyeleri olarak gördükleri bir ekonomik ittifak oluşumudur. Üyeleri; ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Kanada ve Japonya’dır.

Dışişleri Bakanı HAYASHI’nin son ziyareti ise 18-21 Mart tarihleri arasında Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsamıştır. Her iki ülke de, son dönemlerde uluslararası siyasette münferiden ve birlikte aldıkları kararları ile dikkat çeken önemli ülkeleridir. Bu perspektiften bakıldığında BAE ve Türkiye’nin aynı turda ziyaret edilmesi bir Japon Dışişleri Bakanı için tesadüfi değildir.

Küçük bir hatırlatma daha yapmak gerekirse, bu ziyaretle birlikte Japonya Türkiye’yi dışişleri bakanları düzeyinde bir yıl içinde ikinci kez ziyaret etmiştir. 20 Ağustos 2021 ayında gerçekleşen ziyarette bir önceki Dışişleri Bakanı MOTEGI ülkemize gelmiş, görüşmelerde;

Japonya-Türkiye Ekonomik İşbirliği Anlaşması

Karşılıklı Sosyal Güvenlik Anlaşması

Afganistan ve Ortadoğu’da barış

Çin ve Kuzey Kore

Japonya’nın Özgür ve Açık Hint Pasifik Stratejisi

Karşılıklı Deniz Hukuku

Suriyeli sığınmacılar için Japonya tarafından verilecek krediler

vb. konular ele alınmıştır.

Japon Dışişleri Bakanı HAYASHI’nin Dışişleri Bakanımız Mevlüt ÇAVUŞOĞLU ile yaptığı görüşmeyi irdelemek gerekirse (bir önceki toplantıda ele alınan maddelere ek olarak):

Enerji ortaklığı

Doğrudan yatırımların teşviki

Japonya-Türkiye Serbest Ticaret Anlaşması

Terörle mücadelede işbirliği

Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi

Doğal afetlerle mücadelede dayanışma

Uzay ve yenilenebilir enerji işbirliği

EXPO Osaka 2025 Fuarı

Yeniden Asya Programının En Önemli Ortaklarından biri olarak JAPONYA

Japonya’nın 2023-24 BM Güvenlik Konseyi adaylığına Türkiye’nin destek vermesi,

Küresel siyasetin bölgesel konuları

Ukrayna’daki gelişmeler

Türkiye’nin Arabuluculuk Rolü

bu görüşmelerde ele alınmıştır.

Dikkat çeken bir diğer husus; Japon Dışişleri Bakanı’nın ağzından Türkiye’nin “BÖLGESEL BİR GÜÇ OLARAK” tanımlanmasıdır. Ayrıca, Japonya “uluslararası sistemin temellerini korumak için Türkiye ile ULUSLARARASI PLATFORMLARDA da işbirliğine devam edeceğini” beyan etmiştir. Jeopolitik açıdan giderek güçlenen Asya’ya Türkiye’nin daha kapsamlı ve sistematik şekilde odaklanmasının öngörüldüğü Yeniden Asya Girişimi’nde de Japonya önemli bir ortaktır.

Bu maddelerin arasında en önemli olanı ise kanaatimce ülkemizin “Dünya Beşten Büyüktür! sloganı ile sembolleştirdiği uluslararası teşkilatların haksız yapısına olan vurgudur. Çünkü adaletsiz BM Güvenlik Konseyi bir bakıma Japonya’yı da doğrudan sistemin dışına itmiştir.

Tüm bunları birlikte değerlendirdiğimde sonuç olarak, evvelce yazılarımda vurguladığım üzere Japonya’nın uluslararası sistemdeki en önemli ve kalıcı işbirliği partnerinin, dünya siyasetine ne taraftan bakarsanız bakın, TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI’nın olacağıdır.

Son olarak Japonya ve Türkiye diplomatik ilişkilerinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan hemen bir yıl sonra 1924 yılında başladığını, 2013 yılında Stratejik Ortaklık seviyesine çıkarıldığını ve 2024 yılının da diplomatik ilişkilerin 100. Yılı olduğunu unutmamak gerekir. Her iki taraf hariciyesi de 2024 yılı için ilgili hazırlıklarını sürdürmektedirler.

 

Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA