Azerbaycan’a Ait Karabağ’da Teröristler ve Teröristleri Destekleyen Ülkeler
Azerbaycan’ın, hukuki olarak kendisine ait Karabağ topraklarında, teröristlere karşı gerçekleştirmiş olduğu başarılı operasyonlar karşısında, Fransa başta olmak üzere bazı devletler tarafından gösterilen panik ve tavır anlaşılır olmaktan uzaktır.
Bir insanlık suçu olarak terör, şiddet kullanarak toplumu yıldırmaya ve korkutmaya yönelik her türlü eylem olarak açıklanabilir. Derinliğine incelendiğinde bir terör örgütü arkasında bir devlet desteği olmadan uzun süre varlığını sürdüremez ve her türlü terör faaliyetlerine karşı her devletin tavır alması önemlidir.
Uluslararası alanda Azerbaycan toprağı olarak tanınan bir bölgede 1990’lı yıllarda uluslararası hukuka ve BM kararları aleyhine olaylar faaliyetlerde bulunmuş, Hocalı, Malıbeyli, Kuşçular, Maragha bölgelerinde silahsız sivil Azerbaycan vatandaşlarına yönelik katliamlar yapılmış, uygulanan Ermeni terör eylemleri nedeniyle 1 milyondan fazla Azerbaycanlı Karabağ bölgesindeki kendi topraklarından göç etmek zorunda kalmıştır. Hal böyleyken ve tüm dünyanın buna karşı tavır alması gerekirken, 1992 yılında Dağlık Karabağ bölgesindeki bu soruna ve BM Güvenlik Konseyinin 822, 853, 874, 884 sayılı kararlarının uygulanmasına yönelik kurulan, Fransa’nın da içinde bulunduğu AGİT Minsk Grubu, 30 yıla yakın bir süre soruna çözüm bulunmaması için elinden geleni yapmış ve insanların acı çekmesine neden olmuştur. Başarısız bir uluslararası mekanizması için örnek gösterilen, bu grubun eş başkanlarının ise Fransa, ABD ve Rusya olması şaşırtıcı değildi.
Neredeyse 30 yıldır, işgalci Ermenistan güçlerine yönelik en ufak bir zorlayıcı yaptırım kararı alamayan/almayan Fransa’nın, 2020 yılında Azerbaycan tarafından gerçekleştirilen başarılı operasyon sonucu kendisine ait toprakları kurtarmaya başlamasının ardından gösterdiği tavır ise bu ülke için tarihe geçecek bir ayıptı.
Hele Azerbaycan’ın 2023 Eylül ayında kendisine ait Dağlık Karabağ’da terör örgütüne karşı başlattığı operasyonda yine Fransa gibi ülkelerin gösterdiği anlaşılmaz ve tamamen teröristlerin yanında olduğunu gösteren açıklamalar ve uygulamalar tüm dünyada şaşkınlık yaratmıştır.
Nitekim uluslararası hukuka göre kendisine ait olan topraklarda teröristlere yönelik operasyonun ardından AB, Fransa ve Almanya’nın Ermeni liderlerle İspanya’nın Granada şehrinde, Azerbaycan’ın katılmamasına rağmen, alelacele bir toplantı gerçekleştirmesi ve bir bildiri yayınlaması da teröristlere destek ve hukuka aykırılık açısından çok şeyler ifade ediyordu.
Bildiri sonrası Türk Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu'nun kabul ettiği “Azerbaycan Saldırısı Sonrası ‘Dağlık Karabağ’da Durum ve Azerbaycan’ın Ermenistan’a Devam Eden Tehditleri” başlıklı kararına sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığından konu ile ilgili yapılan yazılı açıklamada, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) kabul ettiği bağlayıcı olmayan kararının bir “sorumsuzluk, önyargı, yanlılık ve bilgisizlik timsali” olduğu vurgulandı. Gerçekten de inanılmaz bir şekilde uluslararası hukuku ayaklar altına alan bu karar, bir ülkenin kendi topraklarındaki teröristlere karşı saldırısı karşısında bazı ülkelerin düştüğü zavallı durumu ortaya koyuyor. Teröristlere açıktan destek sağlıyor, onları cesaretlendiriyor. Eğer bundan sonra bu ülkeler bir terör eylemi ile karşı karşıya gelirse, bu yetkililer kendi halkına ve terörden zarar gören masum insanlara ne cevap verecekler gerçekten merak konusu. Uluslararası sistemin düştüğü bu zavallı ve gülünç durumu insanlık anlamakta güçlük çekiyor, Sistem ve değerleri çöküyor, dökülüyor, inandırıcılığını kaybediyor.
Terör faaliyetlerine karşı herkesin son derece hassas olması ve teröre destek vermemesi gerekir. Diğer yandan ciddi devletlerin diplomatları, verdikleri mesajlar konusunda çok dikkatli olmak zorundadırlar. Bu bildiride teröristlere yönelik en ufak bir kınama ve karar yokken, adeta “neden teröristlere müdahale ediyorsunuz” mesajını alan dünya teröristleri herhalde çok mutlu olmuştur. Halen Azerbaycan’ın 8 köyü işgal altındadır ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Fransa'nın Ermenistan'a silah vermesinin barışa değil, yeni bir çatışmaya hizmet eden bir yaklaşım olduğunu belirterek, bölgede yeni çatışma yaşanırsa bunun müsebbibinin Fransa olacağını bildirmiştir.
Terörist örgütlere verilen destek sadece Dağlık Karabağ ile sınırlı değildir. Suriye ve Irak’ta da PKK/YPG unsurlarına verilen desteğin de devam ettiği görülüyor. Bu örgüte açıkça silah, cephane ve patlayıcı veriliyor ve örgüt sağlanan bu destekle, sivillere, kadınlara, çocuklara yönelik eylemler yapmaya, öldürmeye devam ediyor, temin edilen helikopterlerle bölgeler arası rahat rahat dolaşıyor. Bu teröristlerin eylemlerinin önlenmesine yönelik operasyonlara ise “ben onu başka bir teröriste karşı kullanıyorum” denilerek bir şekilde karşı çıkılıyor. Nitekim CENTCOM, “Türkiye'nin Suriye'deki operasyonuna karşıyız” mesajı yayınlıyor sonra da bunun teröristlere açık destek olduğunu ve tepki çekeceğini görerek tekrar silmek zorunda kalıyor. ABD askerleri terör örgütü elemanları ile kol kola resimler çektiriyor. Ermenistan’da ASALA’nın devamı olarak COMA isimli bir terör örgütü kuruluyor.
Terörü ve teröristi desteklemek bir insanlık suçudur. “İyi terörist, kötü terörist” olmaz. “Senin teröristin, benim teröristim” anlayışı ise terörü yaygınlaştırır. Terörden zarar gören tüm masum insanların sorumluluğunu taşıyoruz. Terörün önlenmesine yönelik tüm dünya birlikte mücadele etmelidir. Bu konuda yapılacak hatalar ve gecikmelerin bedelini insanlık olarak birlikte ödemek zorunda kalırız.