Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

İngilizlerin Göç Olayına Yaklaşımı

Güray ALPAR
06 Ocak 2019 12:10
A-
A+

2018 yılının son ayında İngiltere’ye Manş Denizini kullanarak botlarla giren göçmen sayısı 100’ü aşınca ülkede kıyametler koptu. İngiliz İçişleri Bakanı yurtdışı tatilini yarıda keserek derhal ülkesine dönerken, bazı bakan ve milletvekilleri göçmenlerin giriş yaptığı İngiltere’deki Dover bölgesine ziyaretler gerçekleştirdiler ve yetkilileri yasa dışı göç olayına karşı yeterli önlemleri almamakla suçladılar. İngiliz Sky News televizyona göre; İçişleri Bakanı’nın talebi üzerine İngiliz Donanmasına ait devriye gemileri yasadışı göçmenlere karşı bölgeye gönderilirken, Yunanistan’da göçmenleri önleme görevi yapan 2 gemi de İngiliz karasularında yasadışı göçmenleri önlemek üzere geri çağrıldı.

Aslında endişe verici boyutta bir göç olayı yaşanmamasına rağmen İngilizlerin işi sıkı tuttuğu görülüyor. İngiltere ile Fransa arasındaki Eurotunnel’de önlemlerin sıkılaştırılmasından sonra, geçişler Manş Denizinden küçük botlarla yapılmaya başlandı. 2018’in son iki ayında yakalanan yasadışı göçmen sayısı 220 civarında. Bir ayda yakalanan 100 göçmen bile İngilizleri endişelendiriyor. Yasadışı göçmenler genelde Fransa’nın Calais limanını kullanarak geliyor. Fransa’nın Calais Limanı ile İngiltere’de Dover Bölgesi Manş Denizinin en kısa noktası ve yaklaşık 40 kilometre kadar. Clais’ten İngiltere’ye geçenler genelde Suriye, Irak, Afganistan, İran ve Afrika kökenliler.

İngiliz basınına göre Fransa, İngiltere’nin AB’den ayrılmasından sonra İngiltere’nin sınır kontrollerini artıracağını bildiğinden, göçmenlerin bir an önce Manş Denizi’nden geçerek İngiltere’ye gitmelerine göz yumuyor. Fransızlar, “İngiltere’nin AB’den ayrılması kararını verdiklerinde Clais’ten göçmenlere kapılarını açabilecekleri” imasında bulunmuşlardı. Bunun üzerine İngiltere, kendisi finanse ederek Clais limanının çevresine 1 kilometre uzunluğunda ve 4 metre yüksekliğinde bir duvar inşa ettirmeye başlamış, burasını ışıklandırmış ve kamera ve gözetleme kuleleriyle donatmıştı. Ayrıca Calais yakınlarındaki yaklaşık 10.000 göçmenin barındığı kamp Fransızlar tarafından kapatılarak buradaki göçmenler başka yerlere sevk edilmişti.

İngilizler için göçün başka boyutları da var. İngiltere yüzölçümü olarak nispeten küçük bir ülke ama yüzölçümüne oranla nüfusu oldukça fazla. Bu nedenle bazı sektörlerdeki nitelikli işgücü dışında işgücüne fazlaca bir ihtiyacı yok gibi. İngiltere’de 3 milyon civarında AB ülke vatandaşı iş kurmuş durumda. Gelenlerin çoğunluğunu Polonyalılar ve sayıları 600.000’in üzerinde. Sonra Romenler ve Bulgarlar geliyor. Daha önce her yıl yaklaşık yaklaşık 180.000 AB ülkesi vatandaşı İngiltere’ye çalışmak üzere gelirken, 2015 yılında İngiltere’nin AB’den çıkma kararının ardından, bu oran giderek azalarak 2018 yılında 90.000’in altına düşmüş durumda. AB ülkelerinden gelenlerin sayılarındaki düşüşte, İngiliz para birimi Sterlin’in dolar karşısında düşmesi de etkili oldu. İstatistiklere göre 2018 yılında ilk kez İngiltere’yi terk eden Avrupalıların sayısı, İngiltere’ye giden Avrupalı sayısını aştı. İngiltere’de E-Devlet sitesinde yayınlanan bir rapora göre; AB’den ayrılık sonrasında AB vatandaşlarına dolaşımda herhangi bir ayrıcalık tanınmayacak ve diğer ülke vatandaşlarıyla aynı muameleyi görecek. Ayrıca İngiltere’de 320.000’den fazla kişinin evsiz ve sokakta yaşadığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda gelen göçmenlerin öyle hemen iyi koşullara kavuşması da mümkün gözükmüyor. Doğal olarak AB üyesi ülkelerden gelenler düşünce de özellikle imalat sanayisindeki işgücü eksikliğini başka ülkelerden gelenler doldurmak istiyor. İngiliz Ulusal İstatistik Kurumu’nun (ONS) yayınladığı bir rapora göre AB ülkesi ülkelerden gelenler azaldıkça, diğer ülkelerden İngiltere’ye gelenler artmakta.

Aslında İngiltere 2011 yılından beri göç yasalarını sertleştiriyor ve ülkeye göçü cazip olmaktan çıkarıcı tedbirler alıyor. Bu kapsamda sosyal yardımlarda kısıntıya gidiliyor. İngiltere’de yaşayan 3 milyona yakın AB ülkesi vatandaşından sadece 130.000 civarı sosyal yardımlardan tam olarak yararlanabiliyor. İngiltere 2015'te Avrupa'da yaşanan “göçmen krizi” esnasında ülkeye ulaşacak sığınmacıları kabul etmeme, buna karşılık Suriye'ye komşu ülkelerdeki kamplardan sığınmacı seçerek almaya karar vermişti. Aynı yıl çıkarılan “Terörle Mücadele Yasası” uyarınca tedbirler daha da sıkılaştırıldı. Buna göre yüksek risk taşıyan ülkelerden gelenler gerektiğinde uçağa alınmıyor. Havayolu şirketleri yolcu listesini önceden bildirmek zorunda. Şüphelilerin pasaportlarına el konuluyor ve ülkeye girmesi önleniyor. Ayrıca sınır dışı etme işlemleri de kolaylaştırılmış durumda.

İngilizler kontrolsüz göçün kamu hizmetlerinin yürütülmesini zorlaştırdığını ve iş piyasasına zarar verdiğini düşünüyor. Bu nedenle katı ve hızlı bir göç politikası uygulanıyor. İngiltere’nin Göç Konsepti ise şu üç konuya odaklanmış durumda:

- Yasadışı göçü tamamen durdurmak,

- Sınır dışı etme işlemlerini hızlandırmak,

- Göç ve iş politikalarını yeniden düzenleyerek göçmenlere talebi azaltmak.

İngiliz Ulusal İstatistik Kurumu, 2017 yılında İngiltere’ye gelen göçmen sayısı 230.000’i geçtiğini bildirdi. Geçen yıl bu rakam 318.000 kişiye yükseldi. 2018 yılında İçişleri Komisyonu’nun göçmen politikaları konusunda yayımladığı raporda ise hükümetlerin gelen göçmen sayılarını 100.000’li sayılardan 10.000’li rakamlara indirme çalışmalarında başarısız olduğu ve bunun kamu güvenliğini olumsuz etkileyerek endişenin artmasına neden olduğu belirtilerek, güven inşası için rakamlar koyma yerine “ülke ihtiyaçlarına odaklanılması” gerektiği ifade edilmiştir. Bu doğrultuda diğer ülkelerin göç sistemlerinin incelenmesi ve nitelikli göçmenlerin ülkeye kabul edilmesi tavsiyesi de raporda yer almıştır.

İngilizler ülkelerine gelen sığınmacıların korunmak üzere geldiklerine inanmıyorlar ve İngiliz ekonomisine kayda değer bir katkı yapmadıklarını düşünüyorlar. Bu amaçla Fransızlara yardım ediyorlar ve birlikte çalışıyorlar. 2018 yılının sonunda İngiliz ve Fransız İçişleri Bakanları işbirliği yapma konusunda anlaştılar ve 2019 yılının ilk günlerinden itibaren uygulanacak “Güçlendirilmiş Eylem Planı”nı üzerinde görüş birliğine vardılar. Bu maksatla Fransa’nın Calais Bölgesi yakınlarında bir koordinasyon merkezi’de oluşturuldu. Hedefleri ise göçmenlerin daha başlangıçtan itibaren gelişlerinin durdurulması.

Bu açıdan bakıldığında, bir ayda 100 civarında göçmenin ülkeye girmesi üzerine İngilizlerin neden telaş ettiği daha iyi anlaşılmaktadır. İngilizlerin 2020 yılına kadar ülkelerine kabul edeceklerini bildirdikleri toplam 23.000 kişiden, şu ana 2018 yılı sonuna kadar 11.000’i İngiltere’ye gelmiş durumda. İnsani açıdan pek uygun gözükmese de İngilizler sadece ülke ekonomisine katkı yapabilecek göçmenleri kabul etmeyi hedefliyorlar. Buna AB üyesi ülkelerden gelecek olanlar da dahil ve kendilerini AB üyesi ülkelerden gelebilecek kalitesiz göçmenlere karşı da korumak istiyorlar. Bu nedenle İngiltere’nin AB’den çıkma kararının ardından, İngiltere İçişleri Bakanlığında oluşturulması düşünülen yeni sisteme göre artık göçmenler geldiği ülkeye değil, sahip olduğu yeteneklere göre ülkeye kabul edilecek. Alınan son önlemleri ise bu politikaların uygulanmasındaki kararlılığın bir göstergesi olarak görmek gerekiyor.