Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Gusül Gerektiren Hallere Giriş

*Bu yazı 23/03/2023 tarihinde yayınlanmıştır.

 Prof. Dr. Tevfik ERDEM/ SDE İç Politika ve Hukuk Koordinatörü

 

Siyasetin iki ittifak üzerine oturması, her iki ittifak dışında konumlanan daha doğrusu ittifaklardan birine dâhil olmak istemeyen diğerine de doğrudan değil zımnen dâhil edilen HDP’yi kilit parti haline getirmiş görünüyordu. Kefenin ne tarafına yönelse oranın ağır basacağını düşündüğü için HDP kendisini dev aynasında görecek bir rolü de kendisine biçti.

Bu şişkin özgüvenle HDP, mecliste adeta Deli Dumrul gibi meclise giren İyi Partililerden 33 akçeCumhurbaşkanı adaylarından da döve döve 40 akçe isteyecek bir duruma geldi. HDP’lilerin, biz neredeysek iktidar orada, seçimleri biz kazandırıyoruz, siyasete damga vuran biziz, biz ne dersek o tarzı, Türkan Saylan’ın “Biz asılız, dolayısıyla bizim istemediğimiz bir şeyin bu ülkede olması mümkün değil”  özgüven patlamasını hatırlatıyor. Oysa devlet belki de bürokratik oligarşinin giderek güç kaybettiği ve milletle devletin organik bütünlüğüne doğru mesafe almaya başladığı, çevrenin sahip olduğu kültürü ile birlikte merkeze doğru yol aldığı bir dönemi yaşıyor.

5 Mart 2023 tarihinde “Ölümü Gösterip Sıtmaya Razı Etme: Bitmeyen Diyet” başlıklı SDE’nin web sayfasındaki köşe yazımda;

“İyi Parti sanki kendi başına ve kendi seçmeniyle bir yere gelememiş de CHP ve HDP seçmenleri aracılığıyla bir yerlere gelmişti. Her seferinde yüzüne vurulan bu diyeti yerel seçimlerde ödediğini düşünüyordu ama nedense muhatapları buna hiç inanmıyor gibiydi. Masayı dağıtma hikâyesi de bu anlamda Ömer Seyfettin’in Diyet adlı hikâyesindeki Koca Ali’nin dramına benziyor” diyerek İyi Parti’nin dramını yazmıştım. Meral hanım bu yazıdan sonra tekrar masaya döndü. Ancak 22 Mart tarihinde İyi Partili Yavuz Ağıralioğlu, Ömer Seyfettin’in hikâyesindeki Koca Ali gibi diyetini ödeyen sert bir açıklama yaptı. Bu açıklama daha önce yaptığı “rüyasında CHP’ye oy verdiğini düşünen sağcı seçmen uyanınca gusül abdesti alır!” açıklamasıyla ilişkilendirilebilir.

Ağıralioğlu konuşmasında kısaca, terörle ilişkili yapılarla bir arada bulunmalarının mümkün olmadığını, Kılıçdaroğlu’nun adaylığının da dayatma olduğunu söyledi. Hikâyedeki Koca Ali (Yavuz Ağıralioğlu) cimri Hacı Kasap’a (Kılıçdaroğlu) diyetini, yaptığı konuşmanın her türlü sonucuna hazır olduğunu ve “çocuk katilini övenle kazanacağımıza kaybedelim” diyerek açıklamış oldu.

Tüm bu olanlardan sonra İyi Parti’den başka bir kopuş mümkün mü? Ağıralioğlu kopan bir tespihin ilk tanesi mi? diye sorulabilir. Şimdilik pek değil, çünkü masadaki diğer partiler gibi İyi Partililer de Koray Aydın dahil Kılıçdaroğlu’nun mücahitliğine, ülkücülüğüne, devrimciliğine ve liderliğine biat etmiş durumda. CHP’nin karizmadan en uzak başkanı ilginç biçimde tüm muhalefeti etrafında topladı. Bu kendi karizmasından kaynaklanmıyorsa muhtemelen ‘Erdoğan’a karşı muhalif olmanın sağladığı bir birliktelik.

İyi Parti’deki kopuş parti içinden değil parti dışından gelecek zorlamalarla gerçekleşecek. İyi Parti altılı masadaki en zayıf halka ve tespihin imamesi. Kılıçdaroğlu’nu taşıyacak olan ne DP ne SP ne Deva ne de diğeri sadece İyi Parti. Bu nedenle İyi Parti kilit parti. HDP ya da seçime girecek ismiyle Yeşil Sol Parti kilit parti değil o sadece bir epifenomen. HDP kendisini iktidarın ve Cumhurbaşkanlığının anahtarını elinde tutan bir parti olarak gördüğü için çıtayı çok yukarı çıkarıyor. Öcalan’a özgürlük, özerklik, terör örgütüne yönelik operasyonların durdurulması gibi talepleri yüksek perdeden dile getiriyor ve İyi Parti içindeki sağcı-milliyetçilerin sinir uçlarıyla oynuyor. Onları abdest tazelemeye zorluyor.

Diyarbakır’da 21 Mart Nevroz kutlamalarında konuşma yapan HDP’li Ahmet Türk, “Bu Nevruz ve bu dönem sayın Öcalan’ın özgürleşme dönemidir” dedi. Türk’ü bu şekilde konuşma yapmaya iten motivasyonu sorgulamayanlar Yavuz Ağıralioğlu’nu, siyaseten itibarsızlaştırma yoluna giderek, zaten partide hiçbir ağırlığının kalmadığı, milletvekili adayı yapılmayacağı için kendini göstermeye çalıştığı, bu konuşmayla partideki diğer 35 vekile hakaret ettiği, Akşener’in bu konuşmaya karşı “görmedim, duymadım bilmiyorum” şeklinde bir tavır geliştirmesi gerektiği yönünde açıklamalar yaptılar. Bu konuşmayı eleştirenler sadece Ağıralioğlu’nun parti içindeki pozisyonundan dolayı onu eleştirdiler, konuşmanın içeriği ile ilgili terör, terörist, Kılıçdaroğlu dayatması vb. hakkında hiçbir değerlendirme yapmadılar.

İyi Parti içindeki basınç birikiyor. HDP’li Fatma Kurtulan’ın mecliste İyi partililere yönelik meşhur konuşması HDP çıtayı sürekli yükselteceği için önümüzdeki dönemde çok daha sert bir üslupla dillendirilecek. İyi Partililerin HDP ve PKK’ye gönül verenlerin oylarıyla orada oldukları bir kere daha hatırlatılacak. İşte bu nedenle İyi Parti’nin işi zor.

Bir de İyi Parti elindeki bir kozu HDP’ye kaptırdı, milliyetçilik kozu. Ahmet Türk, Diyarbakır’daki nevruz mitinginde kalabalığa hitaben şöyle seslendi: “Hiçbir Kürd’ün bu iktidara oy verme hakkı yoktur!” İyi Parti bu sözü bir fırsata dönüştürüp demokrasi adına şunu sorabilir; “Bu zamana kadar Devlet Bahçeli herhangi bir mitingde kalabalığa, “Hiçbir Türk’ün MHP dışında bir partiye oy verme hakkı yoktur!” dedi mi?