Foreing Policy'den Suriye Analizi

Ankara'daki liderler Arap ülkeleriyle kültürel yakınlıklarının kendilerine Ortadoğu toplumları hakkında eşsiz bir kavrayış kazandırdığını düşünüyorlar ve bu, Osmanlı tarihini okumalarına dayanan bir iddia.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Foreign Policy'de, Türkiye'nin Esed rejiminin çöküşünün ardından bölgede artan etkisinin ve terör örgütü PKK uzantılarına karşı olası hamlelerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye'nin Esed rejiminin çöküşünün ardından Suriye'deki hedeflerine ulaşmak noktasında çok önemli bir aktör haline geldiği tespiti yapılan analizde, Türkiye'nin ABD'nin ortağı PKK ve uzantılarını da ortadan kaldırmak için gerekli güce sahip olduğuna dikkat çekildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Türkiye'nin Osmanlı tarihini okumalarına dayanan bir yaklaşım ile hareket ettiği belirtilen analizde şu ifadeler yer aldı:

“Beşar Esed'in Aralık ortasında devrilmesinden bu yana, çeşitli dış politika analistleri ve gazeteciler Türkiye'yi Suriye'de “kazanan” ilan etti.

Türkiye'nin Suriye'de avantajlı bir konumda olduğu doğru. Ancak biraz daha beklemek gerekebilir.

İlk olarak, Türkiye'nin Suriye'ye yakınlığı ve Türkiye'nin altyapı geliştirme konusundaki bilinen uzmanlığı da Ankara'da iyi bağlantıları olan firmaların yeniden inşa işlerini kazanmasına ve Suriye'yi yeniden inşa etmesine yardımcı olacaktır.

Ankara'nın amacı Esed'in düşmesinden ziyade, dönemin Suriye Devlet Başkanı'na Türkiye-Suriye normalleşmesini müzakere etmesi için baskı yapmaktı ki bu Türk hükümetinin iki yıldır peşinde olduğu bir hedefti.

HTŞ'nin Şam'ı kurtarmasından kısa bir süre sonra Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye'nin başkentinde ortaya çıktı.

Fidan'ın ziyaretinin ardından ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya'dan (Avrupa Birliği'ni temsilen) diplomatların da bulunduğu bir heyetler geçidi HTŞ lideri Ahmed El Şaraa'nın kapısına gitti.

Irak'ın istihbarat şefi de Suriye'ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Suriye yönetiminin temsilcileri de komşularıyla temaslarını sürdürüyor. Geçici Dışişleri Bakanı Asaad Hassan al-Shaybani Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ı, Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'yi, Katar'ın başkenti Doha'yı ve Ürdün'ün başkenti Amman'ı ziyaret etti.

Açıkça görülüyor ki El Şaraa'nın iki ay öncesine kıyasla daha fazla dış ortak seçeneği var.

Ankara'daki liderler Arap ülkeleriyle kültürel yakınlıklarının kendilerine Ortadoğu toplumları hakkında eşsiz bir kavrayış kazandırdığını düşünüyorlar ve bu, Osmanlı tarihini okumalarına dayanan bir iddia.

Yıllar boyunca yapılan anketler; Erdoğan'ın özellikle Filistinlilere verdiği destek nedeniyle popüler olduğunu, İstanbul'da oldukça fazla sayıda Arap turist geldiğini ve Ortadoğuluların Türk televizyon dizilerine düşkünlüğünü sürekli olarak göstermiştir.

Bir de Washington'un Suriye'de DEAŞ'a karşı ortağı Suriye Demokratik Güçleri'nin çekirdeğini oluşturan Halk Savunma Birlikleri (YPG) adlı güçler gibi çetrefilli bir mesele var.

Türk hükümeti Esed rejiminin sona ermesi, Şam'da HTŞ'nin iktidara gelmesi ve ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın Amerikan güçlerini geri çekmeye hazır olduğunu açıklamasıyla birlikte Suriye Milli Ordusu'nu, terör örgütü olarak tanımlanan PKK'dan ayırt etmediği YPG'yi yok etmek için kullanma fırsatı doğduğuna inanıyor.

Ankara'nın bakış açısına göre bu, güneyden gelen bir güvenlik tehdidini ortadan kaldıracak.

Türkiye açısından bakıldığında, bu gruplara yıkıcı bir darbe vurmak için uygun bir zaman gibi görünüyor. Ve Ankara'nın Suriye'deki zaferi Türkiye'ye bu hedefi gerçekleştirme kabiliyeti veriyor.”

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA