Iraklı milis grubu el-Nuceba, 8 Kasım’da İsrail’e yönelik bir drone saldırısı düzenledi ve ardından hem İbranice hem de Arapça tehdit mesajları yayımladı. İsrail, saldırıyı püskürttüğünü açıklasa da bu durum bölgede tansiyonu artırdı. İran, uzun süredir vekil güçlerini bir savunma hattı olarak kullanıyordu ancak İsrail’in bu gruplara yönelik saldırılarının ardından kendisini savunmasız hissettiği ve Irak’ı bir misilleme platformu olarak kullanmayı planladığı belirtiliyor.
Irak, çatışmadan uzak durmaya çalışsa da kontrol eksikliği ve İran’ın milisleri üzerindeki etkisi bu çabaları zora sokuyor. Ülke, son dönemde petrol gelirlerini altyapıya yönlendirerek olumlu bir ekonomik ivme yakalasa da diplomasiye dayanarak İsrail-İran geriliminden kendisini korumaya çalışıyor. Irak Başbakanı Muhammed el-Sudani, savaşın yayılmasını önlemek için Suudi Arabistan ve İran’la görüşmeler gerçekleştirirken, ülkedeki en yüksek dini otorite olan Ayetullah Ali el-Sistani, Irak’ın milislerin silahlarını kontrol altına alması gerektiğini vurguluyor.
Öte yandan, Amerika’nın Irak’ı İran’ın etkisinden uzaklaştırmak için yeni adımlar attığı ifade ediliyor. 11 Kasım’da Amerikan güçleri, Irak sınırına yakın Suriye’de İran yanlısı milislere hava saldırısı düzenledi. Donald Trump’ın yeniden başkan olmasıyla birlikte bu politikanın daha da sertleşebileceği, öngörülüyor. Makale, Irak’ın mevcut durumunun, İsrail’in bölgedeki operasyonları ve İran’ın stratejileri nedeniyle daha da kırılgan hale geldiğini vurguluyor.
Diğer İçerikler