Türkiye-Azerbaycan Diplomatik İlişkilerinin 30. Yılı

1992'de Bakü'deki Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğunun büyükelçiliğe dönüştürülmesiyle başlayan diplomatik ilişkiler, 30 yılda "bir millet, iki devlet" ilkesiyle geliştirildi. İlişkiler, "Şuşa Beyannamesi" ile müttefiklik düzeyine çıkartıldı.

  1. Anasayfa /
  2. Tüm Haberler
  3. /
  4. Kafkasya
  5. /
  6. Azerbaycan
SDE Editör | 14 Ocak 2022, Cum
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Azerbaycan'ın Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını ilan etmesinin ardından 14 Ocak 1992'de Bakü'deki Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğunun büyükelçiliğe dönüştürülmesiyle başlayan diplomatik ilişkiler, aradan geçen 30 yılda her geçen gün "bir millet, iki devlet" ilkesiyle geliştirilerek müttefiklik düzeyine çıkarıldı.

Türkiye ile Azerbaycan'ın ilişkilerinin tarihi aslında 30 yıl önceye değil, Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilan ettiği 1918 yılına dayanıyor. 28 Mayıs 1918'de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan'ı ilk tanıyan ülke de Osmanlı oldu, Kafkas İslam Ordusu ismi verilen Osmanlı ordusu Bakü'yü Ermeni ve Bolşevik çetelerden kurtardı.

Azerbaycan'da 1920'de Bolşevikler iktidarı ele geçirince de Türkiye ile ilişkiler devam ettirildi. Azerbaycan, Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki TBMM hükümetine Kurtuluş Savaşı için yardımlarda bulundu. Fakat sonraki yıllarda Moskova yönetimi Azerbaycan'ın bağımsız hareket etmesini tamamen engelledi ve Türkiye ile ilişkiler sekteye uğradı.

İki kardeş ülke, 70 yıl aradan sonra Sovyetlerin dağılması ve Azerbaycan'ın ikinci kez bağımsızlığını ilan etmesiyle yeniden bir araya geldi. Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu 9 Kasım 1991'de Azerbaycan'ın bağımsızlığının tanınması yönünde karar aldı. Böylelikle Türkiye, bu kez de Azerbaycan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke oldu.

Cumhurbaşkanları Ayaz Mutellibov ve Ebülfez Elçibey dönemlerinde Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için birtakım adımlar atıldı, anlaşmalar imzalandı. Fakat ilişkiler Haydar Aliyev'in iktidara gelmesiyle yeni gelişme evresine girdi. Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in Türkiye ile Azerbaycan için kullandığı "bir millet, iki devlet" sözleri ilişkilerde temel prensip oldu. Haydar Aliyev'le Süleyman Demirel'in dostluğu da ilişkilerde etkin rol oynadı.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de Haydar Aliyev'in siyasi çizgisini sürdürdü ve Türkiye ile ilişkilerin her alanda geliştirilmesi yönünde yürütülen politika önceliğini korudu.

İkili ilişkilerin daha da güçlendirilmesi amacıyla 16 Eylül 2010'da Cumhurbaşkanları düzeyinde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi mekanizması tesis edildi. Her yıl toplanan konseyde hem ilişkilerin geleceği için önemli kararlar alındı hem de anlaşmalar imzalandı.

Ortak enerji ve ulaştırma projeleri imzalandı

Türkiye ve Azerbaycan, kardeşlik ilişkilerini ortak enerji ve ulaştırma projeleri gerçekleştirerek daha da güçlü bir yapıya kavuşturdu.

İki ülke, Azerbaycan petrolünü dünya piyasalarına ileten Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattını, Türkiye ve Avrupa'ya doğalgaz iletimini sağlayan TANAP'ı ve Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattını hayata geçirdi.

Türkiye ve Azerbaycan'ın yeni hedefi ise iki ülkeyi Ermenistan üzerinden kara ve demiryoluyla birleştirecek Zengezur Koridorunun hayata geçirilmesi.

İki ülke karşılıklı yatırımlarla da ekonomik olarak birbirlerine güç verdi. 19 milyar doların üzerinde bir rakamla Azerbaycan, en büyük yurt dışı yatırımını Türkiye'ye yaptı, Türkiye ise Azerbaycan'a 12 milyar dolardan fazla sermaye desteği sağladı.

Silahlı kuvvetler arasında iş birliği gelişti

Türkiye, her alanda olduğu gibi askeri alanda da Azerbaycan'a destek verdi. İki ülke arasında 1992'den bu yana askeri konuları içeren yaklaşık 100 anlaşma ve protokol imzalandı.

Anlaşmalar doğrultusunda Türkiye, savunma sanayinin geliştirilmesi, askeri uzmanların yetiştirilmesi konularında Azerbaycan'a yardım sağladı. Çok sayıda Azerbaycanlı Türkiye'de harp okullarında eğitim gördü, Azerbaycan harp okulu da Türkiye'nin katkılarıyla NATO standartlarında eğitim veren kurum haline geldi. Haydar Aliyev'in adını taşıyan Azerbaycan Yüksek Harp Okulunun programı Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Üniversitesinde okutulan programla uyumlu hale getirildi.

İki ülke 2013'te imzalanan muhtıra gereği her yıl atışlı ortak tatbikatlar yapmaya başladı.

Her yıl düzenlenen TurAz Kartalı tatbikatlarıyla iki ülke hava kuvvetleri arasında koordinasyon ve iş birliği pekiştirildi.

Süreç içerisinde Türkiye ile Azerbaycan arasında savunma sanayi alandaki iş birliği de gelişti. Daha çok Rus yapımı silahlar ve askeri araçlara sahip Azerbaycan, Türk savunma sanayi şirketlerinin ürettiği silah ve mühimmattan da alarak savaş gücünü artırdı.

Türkiye, 2. Karabağ Savaşı'nda Azerbaycan'ın yanında oldu

Yaklaşık 30 yıl süren işgal döneminde tüm platformlarda Azerbaycan'ın haklı tutumunu destekleyen ve Ermenistan'a işgale son vermesi çağrısı yapan Türkiye, 2. Karabağ Savaşı'nda Azerbaycan'a siyasi ve manevi destek verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Azerbaycan yalnız değildir." şeklindeki açıklaması, üçüncü güçlerin Azerbaycan'ın operasyonuna müdahil olmasını engelledi.

Azerbaycan ordusunun envanterindeki Türk yapımı SİHA'lar ise savaşta etkin rol oynadı.

İlişkiler müttefiklik düzeyine çıkartıldı

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler, 2021'de daha da geliştirilerek bir üst düzeye çıkartıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Haziran'da Karabağ'ın sembol şehri Şuşa'yı ziyaret ederek burada Aliyev'le bir araya geldi. Erdoğan ve Aliyev, iki ülkenin ilişkilerinin müttefiklik düzeyine çıkartıldığı "Şuşa Beyannamesine" imza attı.

Yıllardır konuşulan Türkiye ile Azerbaycan arasında kimlik kartlarıyla seyahat konusu da gerçeğe dönüştü. İki ülke vatandaşlarının yeni tip çipli kimlik kartlarını kullanarak diğer ülkeye 90 gün kalış süreli vizesiz turistik seyahat gerçekleştirebilecekleri uygulama 1 Nisan 2021'de yürürlüğe girdi.

İlişkilerde Erdoğan ve Aliyev dostluğunun etkisi

Türkiye ile Azerbaycan arasında yoğun şekilde devam eden karşılıklı üst düzey ziyaretler, ilişkilerin arkasındaki en önemli itici güçlerden birini oluşturuyor. İki ülke devlet yetkililerinin göreve geldikten veya sembolik önemi haiz gelişmelerden sonra diğer ülkeyi öncelikli olarak ziyaret etmeleri şeklinde bir gelenek yerleşti.

İlişkilerin en önemli itici güçlerinden birini de cumhurbaşkanları Erdoğan ve Aliyev'in dostluğu oluşturuyor.










Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA