Hatice ÇELİK

Hatice ÇELİK

Tüm Yazıları

Son Dönemde Pakistan – Suudi Arabistan İlişkileri

30 Ekim 2018
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Pakistan Başbakanı İmran Han 23 Eylül Suudi Arabistan’ın 88. Ulusal Günü’nde: “Suudi Arabistan zor zamanlarda hep Pakistan’ın yanında oldu ve Pakistan hükümeti ve Pakistan halkı bunu kesinlikle takdir etmektedir”[1] şeklinde açıklamada bulundu. Bu ifade esasen İmran Han’ın Suudi Arabistan ile ilişkilerde durduğu noktayı ifade etmektedir, lakin yakın dönem ilişkilere daha yakından bakınca bazı taktiksel adımları da görmek mümkündür.

Başbakanlık koltuğuna oturduktan bir ay sonra 18 Eylül 2018’de ilk resmi yurtdışı ziyaretini Suudi Arabistan’a gerçekleştiren Han, böylelikle devlet geleneğini bozmamış oldu. Pakistan liderleri iktidara geldiklerinde ilk yurtdışı ziyaretlerini Suudi Arabistan’a yapıyorlar çünkü kutsal topraklardan ruhani bir güç aldıklarına inanıyorlar. Bu ziyarette kendisine Dışişleri Bakanı Şah Mahmut Kureşhi, Maliye Bakanı Esad Ömer, Enformasyon&Teknoloji Bakanı Fawad Chaudhry ve Ticaret Danışmanı Abdül Rezak Davud eşlik ettiler. Bu ziyaret, Suudi Enformasyon Bakanının Pakistan’ı ziyaret edip üst düzey sivil ve askeri görevlilerle görüşmesinden birkaç gün sonra gerçekleşti. İmran Han’ın ilk resmi yurtdışı ziyareti olarak Suudi Arabistan’ı tercih etmesi, özellikle finans bakanının tavsiyeleri göz önüne alındığında, bu ziyaretin asıl amacının İMF yardımının yerini tutabilecek bir kredi bulma arayışı olduğu şeklinde varsayımlara neden olmuştur. Han bu ziyaretinde “Pakistan her zaman Suudi Arabistan’ın yanında duracaktır”[2] diyerek verdiği önemi göstermiş oldu.

Han, Başbakan olarak yaptığı ilk konuşmasında “Pakistan tarihinde daha önce hiç bu kadar kötü ekonomik koşullar görmemiştik” diyerek Pakistan’ın finansal durumunu değerlendirdi ve durumun pek parlak olmadığını ilk ağızdan ilan etmiş oldu. Bu koşullar altında İslamabad’ın yönünü Riyad’a döneceği çok açıktı. Çünkü 2014 yılında, İslamabad’ın İMF’den aldığı son yardımdan altı ay sonra Suudi Arabistan Pakistan’a 1.5 milyar dolarlık bir kredi sağlamıştı. Han’ın ziyaretinin her ne kadar detaylar açıklanmasa da başarılı geçtiği söylenebilir zira Suudi Arabistan “ellerinden gelecek maksimum yardımı” yapacaklarına dair açıklamada bulundu. Bu açıklamayı Han’ın “ikili ilişkilerde yeni bir başlangıç yaptıklarını ki bu işbirliğinin bütün bölgenin faydasına olacağını” belirttiği açıklaması takip etti.

20 Eylül’de Pakistan Enformasyon Bakanı Fawad Chaudhry Pakistan’ın Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’na katılmak üzere Suudi Arabistan’ı üçüncü partner olarak davet ettiğini söyledi. Ayrıca Suudi ekibinin Pakistan ziyareti sırasında, Suudi Arabistan’ın yatırımlarının ne şekilde ve nasıl olacağı planları da çalışılmış ve Ekim başında bir toplantı planlanmıştı. Fakat bu konuda Suudi Arabistan’dan yada Çin’den herhangi bir resmi açıklama gelmedi.

Pakistan ve Suudi Arabistan bilhassa dini bağlarından ötürü yakın ilişkilere sahipler ve aynı zamanda ikisi de İslam İşbirliği Teşkilatı’na üyedirler. Eski Başbakanlardan Navaz Şerif yönetimdeyken de Suudi kraliyet ailesinin önemli üyeleriyle sağlam ilişkiler kurmayı başardı. Bu olumlu ilişkiler Suudilerin Pakistan söz konusu olduğunda her zaman cömert davranmalarını sağlıyordu. Örneğin Belucistan’ta 2005’te yaşanan deprem felaketinden sonra Suudi Arabistan Pakistan’a 10 milyon dolarlık insani yardım sağladı. Dahası, 2010 ve 2011 yıllarında Pakistan sel felaketleriyle sarsıldığında Suudi Arabistan bu kez kurtarma operasyonlarında ve sel alanlarının yeniden yapılanmasında kullanılmak üzere 170 milyon dolarlık yardımda bulundu.

Ekonomik ilişkilerin önemli bir boyutunu da insan gücü teşkil etmektedir. Suudi Arabistan’da 1.9 milyon Pakistan vatandaşı yaşamakta ve Suudi Arabistan’ın yanısıra Birleşik Arap emirlikleri de Pakistan vatandaşlarına yurtdışında iş imkanı sağlayan bir diğer önemli ülkedir. Bu iki ülkede çalışan Pakistan vatandaşlarının ailelerine gönderdikleri paralar da ülke hazinesine ciddi bir döviz katkısı (yıllık 5 milyar dolar) oluşturmaktadır. Ticaret ayağında da canlı bir ilişki görüyoruz. Pakistan, Suudi Arabistan’dan ham petrol ve petrole dayalı ürünler ithal ederken, Arabistan’a pirinç, et ürünleri, baharat, tekstil, kimyasal ürünler ve deri ürünler ihraç etmektedir. Karşılıklı ticaretin değeri 2.5 milyar dolardır. 2018’in Ocak ayında, Pakistan ve Suudi Arabistan karşılıklı ekonomik ilişkileri güçlendirecek ve aynı zamanda Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın 2030 Vizyon’unu destekleyecek imtiyazlı bir ticaret anlaşması imzalayacaklarını açıkladılar.

Ekonomik açıdan olumlu bir görünümü olan ikili ilişkilerin siyasi boyutunda zaman zaman sıkıntılar da yaşandı. Bunlardan biri 2015 yılında Pakistan’ın içişlerinde yaşadığı problemler nedeniyle Yemen Savaşı’na asker gönderememesiydi. Fakat buna rağmen Mart 2016’da Suudi Arabistan’ın kuzeyinde 20 Arap ve Müslüman ülkenin de katıldığı Kuzey Gök Gürültüsü (North Thunder) askeri tatbikatına katıldı. Bunun yanısıra, Pakistan’ın Genel Kurmay Eski Başkanı Raheel Şerif, Muhammed Bin Selman tarafından kurulan Teröre Karşı İslam İttifakı (Islamic Military Alliance to Fight Terrorism)’na Başkomutan olarak atandı. Han’ın partisi 2015 yılında Yemen’e asker gönderilmesine karşı çıkarken Şubat 2018’de Suudi Arabistan sınırlarının korunmasına yardımcı olmak için Pakistan’ın askeri birlik göndermesine karşı çıkmamıştır. Böylece İmran Han, Pakistan’ın resmi söylemine sadık kalmış, Yemen’in ve İran’ın değil Suudi Arabistan’ın yanında olduğunu göstermiştir. Ancak bu tutum ülke içinde Pakistan’ın İran-Suudi Arabistan meselesindeki “tarafsız” duracağı yönündeki eğilimi bozduğu için ciddi tartışmalara neden oldu.

Bununla birlikte, Suudi Arabistan’ın Pakistan’a bakışını anlamak için Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr’in “Suudi Arabistan sadece bir gözlemci değil aynı zamanda Pakistan işlerinde ve meselelerinde bir katılımcıdır”[3] ifadesine bakacak olursak Pakistan’ın Suudilerin gözünde kendilerinden yardım alan sıradan bir ülke olmadığını anlayabiliriz. İmran Han da iktidara geldiği günden beri İran’a da ılımlı mesajlar göndermekle birlikte hala Suudi Arabistan’ı ilk sıraya koyduğunu göstermiştir. Bunun birkaç ispatı mümkündür: ilk olarak Han, göreve geldiğinde bütçede tasarruf tedbirleri alacakları gerekçesiyle ilk 3 ay yurtdışı gezisine çıkmayacağını söylemiş, ve kendisini ilk davet eden ülke İran (Hasan Ruhani) ve ilk ikili görüşmeyi İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile yapmış olmasına rağmen göreve başladıktan sonra ilk ziyaretini Suudi Arabistan’a yapmıştı. İkincisi ise resmi ziyaretinde Suudi Arabistan’da çalışan ve sorunları olan Pakistan işçilerinin durumlarına ilişkin hiçbir şey ifade etmemiş olmasıydı.

Han’ın ya İran ya Suudi Arabistan gibi bir seçim yapmaktan ziyade ikisi ile de ilişkileri iyi tutup kendi ülkesinin menfaaetlerini koruma stratejisi güttüğü söylenebilir. Ancak bu denge politikasını sürdürmek çok da kolay bir iş değil. Çünkü Suudiler bölgede İran’ın artan etkisinden rahatsız olurken Pakistan’ın daha net bir şekilde kendilerini desteklemesini beklemekte, Pakistan ise Hindistan’ın hem İran hem de Suudi Arabistan ile yakınlaşmasından rahatsızlık duymaktadır. Pakistan tam da bu noktada Hindistan Dışişleri Bakanının Riyad ziyaretinden önce Suudi Arabistan’a  güvenlik işbirliği çerçevesinde 1000 asker göndererek Suudilere istediğini vermiş oldu ve Hindistan’ın bir adım önüne geçmeyi başardı.

Bütün bu gelişmelere bakıldığında söylenebilecek en net şey İmran Han’ın işinin hiç de kolay olmadığıdır. Bir yandan yıllardır Keşmir nedeni ile ihtilaf içinde olduğu Hindistan’ın İran ve Suudi Arabistan ile yakınlaşmasını engellemeye çalışırken diğer yandan da kendisi İran ve Suudi Arabistan arasında bir denge kurma mecburiyetindedir ki bu da ekonomik, güvenlik ve savunma konularının hassasiyetleri düşünüldüğünde kolay bir durum değildir, olmayacaktır.

 


 

[1] https://www.khaleejtimes.com/international/pakistan/pakistan-pm-imran-khan-congratulates-saudi-arabia-on-88th-national-day

[2] http://saudigazette.com.sa/article/543826/SAUDI-ARABIA/Pakistan-will-always-stand-by-Saudi-Arabia

[3] https://tribune.com.pk/story/87373/external-actors-saudi-arabias-covert-role-in-pakistan/

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA