Husilerin Kızıldeniz'deki Saldırıları Küresel Ticareti Yeniden Şekillendirebilir mi?
Bu yazı 07/02/2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Ibrahim Nabil BA MATRAF/Yazar
Giriş
Hiç şüphe yok ki 7 Ekim'deki Hamas saldırıları bölgenin çehresini değiştiren bir olaydı. Hamas – İsrail savaşına ilaveten Lübnan ve Irak'ta milis gruplar ile Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in çeşitli unsurları arasında yaşanan çatışmalar, bölgedeki gerilimi daha da arttırmıştır. Yakın zamanda ise Irak’tan Ürdün sınırlarında bulunan ABD üssüne yapılan son saldırı sonucunda 3 Amerikan askerinin öldürülmesi, gerilimin yükselmesinde önemli bir unsur olmuştur.
İsrail’in Gazze’deki sivillere yönelik katliamlar silsilesi, bölgedeki tansiyonu arttırırken dünya, Lübnan Hizbullah’ı ve İran'ın bir karşılık vereceğini bekliyordu. Ancak beklentilerin aksine İsrail’e yönelik hamle Yemen Husilerinden geldi. Kızıldeniz üzerinden İsrail’e giden ticari gemileri ile İsrail bandıralı gemilerin Husi grubu tarafından hedef alınması gerilimi arttırdı. Gemilere yapılan saldırılarla birlikte bölgesel etkinin ötesinde küresel ticaret güvenliği tehdit altına girmiş oldu.
Araştırmamızda iç ve dış etkileriyle birlikte değerlendireceğimiz Husi saldırılarının dünya ticaretine olan etkisi ve de bu ticareti yeniden şekillendirebilme kabiliyetini cevaplamaya çalışacağız.
1.Husi Saldırılarının Küresel Ticarete Etkisi
Bu başlık altında öncelikle Husi saldırılarının küresel ticaret üzerindeki etkisini irdeleyeceğiz. Bunun nedeni, Husi saldırılarından bahsederken en önemli yapı taşı olması değil, aynı zamanda bu noktanın tüm meseleyi anlamamıza yardımcı olmasıdır.
1.1Kızıldeniz'in küresel ticaretteki önemi
Küresel nakliye trafiğinin yaklaşık %12-15'i, Avrupa ile Asya arasındaki en kısa nakliye rotasını oluşturan Süveyş Kanalı'ndan (Kızıldeniz'in kuzeyinde yer almaktadır) geçmektedir. Yemen'deki Husi grubunun geçtiğimiz haftalarda Kızıldeniz'deki gemilere düzenlediği saldırılar, Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan en kısa deniz yolundaki Süveyş Kanalı'nda nakliyeyi aksattı.
Bu durum birçok lojistik şirketinin ümit burnundan geçen, Afrika çevresinde alternatif ulaşım hatlarına yönelmelerine neden oldu. Ticari malların nakliye sürelerinin uzamasına sebep olan yeni rota, sigorta maliyetlerinde yaşanan artışları beraberinde getirdi. Kızıldeniz’deki ticari hareketliliğin %35 oranında gerilemesi, arzın azalmasıyla birlikte fiyatlarda artışa ve de dünya genelinde işsizliğin artmasına sebep olacaktır.
Husi saldırılarının oluşturabileceği etkiler konusunda bazı uzmanlar kaygılarını aktarırken, deniz taşımacılığına olan bağımlılığın son yıllarda yüzde 400’den fazla artmış olmasının, deniz taşımacılığındaki yaşanacak bir tıkanıklığın küresel ölçekte oluşturacağı tehlikeye dikkat çekmişlerdir. Nitekim, Kızıldeniz’de Husi ablukası küresel ekonomi üzerindeki bu tehlikeyi gözler önüne sermiştir.
18 Ocak’ta saldırıların dünya ekonomisine etkisini yorumlayan Uluslararası Para Fonu Başkanı Kristallina Georgieva “Çoktan gemi taşımacılığı maliyetinin yükseldiğini ve Süveyş Kanalı’nda gemi taşımacılığının azaldığını görebiliyoruz. Özellikle ocağın ilk haftasında yüzde 30 daha az gemi Kızıldeniz'den geçti. Küresel ekonomiyi etkileyecek kadar önemli değil. Risk, şiddetin daha fazla yayılması ve çatışmanın uzamasıdır ve ardından belirsizlik çok yüksektir. Bu dünyayı nasıl etkiler? Oldukça olumsuz olabileceğinden endişeleniyorum” sözlerini kullandı.
Dünya Bankası’nın altı aylık raporunda, ana nakliye rotalarının kesintiye uğramasının tedarik ağlarının aşınmasına yol açacağı ve enflasyon olasılığını artıracağı üzerinde duruldu. Oxford Economics ise enflasyonun düşmeye devam etmesini bekliyor ancak yine de fiyatlarda yükseliş eğilimi riski olabileceğini öngörüyor. Konteyner taşımacılığı maliyetlerinin mevcut seviyelerinde (Aralık başındaki seviyenin neredeyse iki katı) kalması durumunda ise bu durum küresel enflasyonu yaklaşık 0,6 puan artırabilir.
Deniz yoluyla mal taşımacılığını daha da karmaşıklaştıran ise Panama Kanalı’nın güvenilir olmamasıdır. Süveyş ve Panama Kanalının aynı anda kullanılamaması nedeniyle de deniz ticareti bir nevi felce uğramış durumda. Dolayısıyla, Covid-19 salgınından bu yana Husilerin Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırıları küresel ticaretteki aksamaya neden olan sebeplerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
1.2 Husi Saldırılarının Petrol Fiyatlarına Etkisi
Petrol günümüzde modern yaşamın omurgasını oluşturuyor ve petrol fiyatları; başta ABD, Çin ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler olmak üzere devletler için endişe kaynağı oluşturuyor. Bu durum, petrol fiyatlarındaki herhangi bir artışın doğrudan küresel ekonomin etkilenmesine yol açıyor. Ancak Ortadoğu’daki gergin atmosfere ilişkin oluşan endişelere rağmen, arz bolluğu ve küresel talebin hızlı artmaması nedeniyle petrol fiyatlarında önemli bir dalgalanma henüz olmadı. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol'un da piyasada petrol bolluğunun olmasından dolayı petrol fiyatlarında bir artışın olmayacağını belirtmesi bu durumu pekiştiriyor.
Ancak Avrupa Birliği’nin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle Rus gazı yerine tercih ettiği sıvılaştırılmış doğalgaza giderek daha fazla bağımlı olduğu bir dönemde, petrol ve doğalgaz akışının kesintiye uğrama ihtimaline ilişkin endişeler varlığını arttırarak devam ettiriyor.
1.3 Büyük Denizcilik Firmalarının Kızıldeniz'deki Husi Saldırılarına İlişkin Tepkisi
Birçok uluslararası nakliye şirketi, Husi saldırıları sonucunda Kızıldeniz'den rota değiştirip, Ümit Burnu üzerinden Afrika'nın çevresini dolaşmaya karar verdiklerini duyurdu. Bu şirketler arasında Tayvan Konteyner Nakliye Şirketi (Evergreen), Tayvan Deniz Nakliye Şirketi (YangMing), Maersk, MSC, Hapag-Lloyd, CMA CGM, ZIM, ONE, BP, Frontline Ltd, Shell PLC, COSCO bulunuyor.
Tayvan, Çin ve diğer Doğu Asya merkezli bu şirketler, enerji ve deniz taşımacılığı alanında dünyanın önde gelen firmaları arasında yer almaktadır. Lojistik firmalarının Husi saldırıyla güzergah değişikliği yapması, teslimat sürelerinde 3 haftaya kadar gecikmelere ve bunun sonucunda ise mallarda yaşanan gecikme piyasadaki fiyatların artmasına sebep oldu.
1.4 Husi Saldırılarının Büyük Ülkelerin Ekonomileri Üzerindeki Etkisi
Bu kısımda Husi saldırılarının gelişmiş ülkelerin ekonomileri üzerindeki etkisine odaklanacağız ve bunları 3 başlıkta değerlendireceğiz. İlk olarak, Husi saldırılarının Avrupa ekonomisine, ardından Amerikan ekonomisine, ardından da bazı Arap ülkelerinin ekonomisine etkisi üstünde duracağız.
1.4.1 Husi Saldırılarının Avrupa Ekonomisine Etkisi
Yüksek enflasyondan kurtulmaya çalışan Avrupa ekonomisi için Süveyş Kanalındaki nakliye trafiğinin uzun süreli kesintisi, ekonominin görünümü açısından yeni bir risk oluşturacak ve merkez bankalarının bu yıl faiz indirimine başlama planlarını rayından çıkarabilecektir.
Şu ana kadar ekonomi üzerindeki etkileri küçük veya ihmal edilebilir gibi görünebilir. Şu ana kadar üretim üzerinde gözle görülür tek etkinin birkaç aksama veya teslimat sürelerindeki gecikmeler olduğu belirtildi.
İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey, parlamentodaki bir oturumda Husi saldırılarının "korkulan etkiyi yaratmadığını" söylerken, tedirginliğin devam ettiğini ve bunun gerçek payının olduğunu ifade etti.
Saldırılar şu ana kadar, bölge genelinde hafif artan Aralık ayı enflasyon rakamları da dahil olmak üzere Avrupa'daki temel ekonomik göstergeler üzerinde herhangi bir etki yaratmadı. Şu ana kadar somut bir etki olmamasına rağmen, gelecekte olabilecek olası yansımalara ilişkin endişeler hâlâ mevcut. Bunlar arasında şunlar yer alıyor:
- Artış senaryoları: Saldırılar devam ederse veya şiddetlenirse, Süveyş Kanalındaki nakliye trafiğinde ciddi kesintilere yol açabilir. Bu durum emtia fiyatlarının yükselmesine ve arz kıtlığına yol açarak tüketiciler ve işletmeler üzerinde baskı oluşturarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir.
- Devam eden belirsizlik: Henüz somut bir etkisi olmasa bile, Kızıldeniz'deki güvenlik durumu nedeniyle devam eden belirsizlik, yatırımcıların güvenini etkileyebilir ve yatırım karar verme sürecini geciktirerek ekonomik toparlanmayı engelleyebilir.
Peki, Husi saldırılarının Avrupa ekonomisine etkisi neden bugüne kadar gecikti? Belki de asıl neden, küresel ekonominin genel olarak düşük performans göstermesidir. Yani Kızıldeniz'e yapılan saldırılar gibi geçici aksaklıkları absorbe edebilecek bir talep açığının bulunmasıdır. Ancak, bozulma ne kadar uzun sürerse, kademeli de olsa, makro ekonomik düzeyde etki oluşturma olasılığı da o kadar artabilir.
Yüksek nakliye maliyetlerinin etkisi için Uluslararası Para Fonu tahminlerini kullanan Oxford Economics, 4 Ocak tarihli yayınında konteynerle taşınan navlun oranlarındaki artışın bir yıl içinde enflasyona yüzde 0,6 puan ekleyeceği tahmininde bulundu. Oxford Economics'in bir araştırması ise şu sonuca vardı: "Bu, Kızıldeniz'in sürekli kapatılmasının enflasyonun düşmesini engellemeyeceğini öne sürse de, ECB hedefine dönüş hızını yavaşlatacaktır." Ancak çalışma, bunun merkez bankasının faiz indirim planlarını erteleyeceğine işaret etmedi. Avrupa Merkez Bankası, euro bölgesinde enflasyonun 2023'teki yüzde 5,4'ten bu yıl yüzde 2,7'ye düşmesini bekliyor.
2024 yılı için küresel ekonomik durum incelendiğinde, küresel ekonomik büyümede önceki yıllara göre beklenen bir yavaşlamanın olduğu kaydediliyor. Dünya Bankası tahminlerine göre ABD ekonomisi 2023'te yüzde 2,5 büyüdü ve büyümenin 2024'te % 1,6'ya gerilemesi bekleniyor. Avrupa'da ise durum daha da kasvetli görünüyor, ekonominin 2024'te sadece yüzde 0,7 büyümesi bekleniyor. keskin bir düşüş, artan enerji fiyatlarından etkilenmiştir. 2024 yılında dünyada jeopolitik gerilimlerin tırmanması umut verici değil ve Kızıldeniz'deki krizin tırmanmaya devam etmesi durumunda durgunluğun derinleşmesine yol açabilir.
Deniz ticaretinde alternatif seyrüsefer güzergahı kullanılması, kargo gemilerinin varış süresinin uzaması anlamına geliyor. Bu da tedarik zincirlerinin bozulması ve deniz taşımacılığının maliyetinin artması anlamına geliyor. Artan gerilimler aynı zamanda küresel emtialar ile petrol ve gaz ticaretine yönelik sigorta maliyetlerinde de önemli bir artışa yol açacak.
Bu nedenle birçok petrol ve diğer emtia şirketi sahibi gemilerini tehlikeye atmakta tereddüt edebilir ve bundan kaçınarak Körfez'den Avrupa ve Amerika'ya gelen petrol ve gaz tedarikini durdurmuş olacaklardır. Dolayısıyla, bu arzlarda kıtlık olması riski var ve bu da daha yüksek fiyatlara yol açarak dünyadaki endüstriyel üretimin maliyetini, ticari malların maliyetini artıracak ve ardından küresel ekonomik büyümeye zarar verecektir.
1.4.2 Husi Saldırılarının ABD Ekonomisine Etkisi
Husi tehdidi nedeniyle Kızıldeniz'de ulaşımın kesintiye uğraması, önümüzdeki sonbaharda yapılması planlanan ABD başkanlık seçimleri öncesinde enflasyonun yeniden yükselmesine yol açabilir. Mevcut ve eski ABD'li yetkililer ile küresel ticareti takip edenler, ABD üzerindeki doğrudan ekonomik etkilerin hala bir miktar sınırlı olduğuna, ancak küçük aksaklıkların bile zaten değişken olan enerji fiyatlarında artışa yol açarak yakıt ve gıda fiyatlarını aylarca etkileyebileceğine dikkat çekiyor.
ABD Tarım Bakanlığı eski baş ekonomisti Joe Glauber, "Enerji fiyatları yükselip yüksek kalırsa gıda fiyatlarında enflasyonun devam ettiğini göreceğiz" dedi. Glauber, 2020 yılında Corona virüsünün ortaya çıkmasından bu yana fiyatların düşüşe geçmesinin uzun bir süre aldığına dikkat çekerek, yeniden yükselişlerinin bir sonraki seçimlere kadar devam edebileceğini belirtti.
Elbette fiyatlardaki herhangi bir artış ABD Başkanı Joe Biden üzerinde daha büyük bir baskı oluşturacaktır. Özellikle Cumhuriyetçi aday Trump fiyatlardaki herhangi bir artışı kendi lehine kullanabilme imkanı bu durumu daha dayanılmaz hale getirebilir.
1.4.3 Husi Saldırılarının Arap Ülkeleri Ekonomilerine Etkisi
Husi saldırılarının etkisi Arap ülkelerine, özellikle de Tunus, Cezayir ve Mısır gibi Kuzey Afrika ülkelerine de uzanıyor. Tunus ve Cezayir, Asya ülkeleriyle mal taşımacılığında esas olarak Süveyş Kanalı'na bağımlı. Ancak Husi hareketinin en büyük kaybedeni, Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilere yönelik gümrük vergilerine bağımlı olan Mısır oldu. Süveyş Kanalı İdaresi Başkanı Osama Rabie, Husilerin Yemen'de İsrail'e giden gemilere yönelik saldırılarının seyir rotalarının başka yönlere sapmasına yol açmasının ardından kanalın dolar gelirinin yılbaşından bu yana 2023'e kıyasla yüzde 40 azaldığını söyledi.
Reuters'in haberine göre, Süveyş Kanalı'ndan geçen gemi sayısı geçen yılın aynı dönemindeki 777 gemiye kıyasla bu yıl şu ana kadar 544 gemiye düştü. Süveyş Kanalı, Mısır'ın sıkıntısını çektiği önemli bir döviz kaynağı ve yetkililer, kanalın 2015 yılında genişletilmesi de dahil olmak üzere, gelirlerini artırmak için yıllardır çabalıyor. Şu anda daha fazla genişleme operasyonu uygulanıyor.
Daha önce Mısırlı bir denizcilik kaynağı, "bazı hatların güzergahını değiştirmenin, etkisi dönem uzadıkça daha da belirginleşecek olan geçici bir kriz" olduğunu düşünüyordu. Babülmendep Boğazının deniz trafiğinde yavaşlamasından en çok Mısır ekonomisinin etkilenmesi bekleniyor.
2.Husi Saldırılarının İsrail'e Etkisi
Husi saldırılarının İsrail'e etkisi oldukça tartışmalı bir mesele olarak gözükmektedir. Husi destekçileri bu saldırıların etkisini abartmaya çalışırken bazıları da en aza indirmeye çalışıyor. Bu nedenle Husi saldırılarının İsrail üzerindeki etkisinin boyutunu öğrenmek için rakamlara ve istatistiklere bakmanın yararlı olacağı kanısındayım.
Ekonomik açıdan bakıldığında en belirgin etki, Husilerin saldırılarını yoğunlaştırmasından bu yana faaliyetlerinde yüzde 85'lik bir düşüşü yaşayan İsrail’in Eylat limanında yaşandı.
Genellikle Kızıldeniz'den geçen Asya menşeli ithalatın daha çok etkilenmesi bekleniyor. Ekonomik veri takip merkezlerine göre Çin, İsrail'in en büyük ihracatçısı olup 2021'de İsrail ithalatının yüzde 14'ünden fazlasını gerçekleştiriyor.
Şu ana kadar bu saldırıların Gazze'deki askeri operasyonların yürütülmesi üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı, sahada bir fark yaratmadığı ve gerilimi durdurma yönünde bir baskı yaratmadığı İsrail tarafından iddia edilmesine rağmen ekonomik etkisinin varlığını ortadan kaldırmaz. Hatta İsrail Savunma Bakanı, Gazze'deki mevcut savaşın kapsamının genişletilmesine atıfta bulunarak Husi saldırılarının "bölgeyi savaşa sürükleyebileceği" uyarısında bile bulundu.
Netanyahu, Kızıldeniz'de yaşananların tüm dünyadaki denizcilik için bir tehdit olduğunu söyleyip bu saldırıları, Babülmendep Boğazı deniz koridorunu kapatma tehdidinde bulunan İran terörü olarak değerlendirmişti. En nihayetinde Husilerin saldırıları ekonomik olarak kısmi bir etki oluşturmuş görünüyor.
3.Husi Saldırılarında İran'ın Rolü
Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, 14 Kasım'da yaptığı televizyon konuşmasında, Kızıldeniz'de İsrail gemilerini hedef alabilecekleri tehdidinde bulunmuş, yine Husilerin askeri sözcüsü Yahya Seri de 19 Kasım'da X sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamada, İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına tepki olarak, İsrail bandıralı her türlü gemiyi hedef alacaklarını duyurmuş ve nakliye şirketlerini İsrail limanlarıyla iş yapmamaları konusunda uyarmıştı.
Husiler, 7 Ekim'den bu yana Gazze direnişine destek vermek ve İsrail’i ateşkese zorlamak adına, Kızıldeniz’de İsrail menfaatlerine zarar verecek askeri eylemlerde bulunduklarını açıklamakla birlikte çoğu kişi Husilerin İran’ın vekil güçleri olarak İran adına hareket ettiklerine inanmakta, Husilerin gerçekleştirdiği saldırılar sadece İran'ın Mendeb Boğazı'nı kontrol altına alma ve bölgedeki Amerikan çıkarlarına saldırma girişimi olarak görülmektedir. Bu görüşte olanlara göre, İran'ın İsrail'e saldırması mümkün değildir. İran, İsrail’in çıkarlarına saldırmak için Husileri kullanmaktadır.
Husilerin İran liderliğindeki, Hizbullah, Hamas, Irak ve Suriye'deki silahlı Şii grupları da kapsayan sözde direniş ekseninin parçası haline geldiği de biliniyor. Bu kapsamda Husi lideri Abdulmelik el-Husi 10 Ekim'de yaptığı konuşmada, "eksen" üyelerinin askeri faaliyetlerini koordine ettiklerini belirmişti.
Husilerin doğrudan İran'ın emriyle hareket ettiğine dair bir kanıt olmasa da, muhtemelen bir dereceye kadar koordinasyon mevcut olabilir. Kızıldeniz'de bir İran istihbarat gemisinin varlığı, Husilerin kararlarında İran'ın desteğine işaret ediyor olabilir. İran ile Husiler arasındaki ilişkinin varlığına işaret eden bir diğer mesele ise Washington'un Husi sahalarına bir saldırı yapmasının ardından Biden'ın Yemen'deki Husilerle ilgili İran'a özel bir mesaj iletmiş olmasıdır.
İran nüfuzunun artması, Tahran'ı Basra Körfezi'nden Umman Denizi ve Kızıldeniz üzerinden Akdeniz'e kadar uzanan bir deniz kordonu haline getirecektir. Böylece özellikle ajanları ve müttefikleri aracılığıyla Suriye, Lübnan ve Irak'ta güçlü nüfuza sahip olduğu için Arap coğrafyası etrafında bir askeri kuşatmayı tamamlayabilir. Tahran daha fazla donanma gemisi konuşlandırmak için harekete geçebilir; stratejisinin amacı da nüfuzunu artırmaktır.
Dört bölgesel kaynak ve iki İranlı kaynak da Reuters'e, İran Devrim Muhafızları ve Lübnan Hizbullah milislerine bağlı komutanların, Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılarını yönlendirmek ve denetlemek için Yemen'de bulunduğunu söyledi. Bu kaynaklar, Gazze'deki Filistinlilerle dayanışma amacıyla Kasım ayından bu yana ticari gemileri hedef almaya başlayan Husilere Tahran'ın gelişmiş insansız hava araçları, gemisavar seyir füzeleri, hedeflerini isabetli vurabilen balistik füzeler ve orta menzilli füzeler sağladığını da ekledi.
Reuters'in dayandırdığı kaynaklara göre, İran Devrim Muhafızları komutanları ve danışmanları, her gün Kızıldeniz'den geçen düzinelerce gemiden hangisinin İsrail'e yöneldiğini belirlemek için deneyim, veri ve istihbarat bilgileri desteği sağlıyor.
İsrail ve Amerika ise Husi saldırılarının arkasında İran'ın olduğu konusunda hemfikir. İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant; Hamas, Hizbullah ve Husi grubunun İran tarafından finanse edildiğini, desteklendiğini ve eğitildiğini söyledi. Geçen ay Washington, İran'ın Kızıldeniz'deki gemileri hedef alan operasyonların planlanmasında önemli bir rol oynadığını ve Husilerin gemileri hedef almasına olanak sağlamak için istihbarat bilgilerinin önemli olduğunu söylemişti.
Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ise İngiliz mevkidaşı David Cameron ile Paris'te yaptığı görüşmede, Fransa'nın Kızıldeniz'deki Husi saldırılarına son vermek için ortaklarıyla birlikte önlemler alacağını söyleyerek şöyle ekledi: "Husilerin sıklıkla İran'dan destek aldığını biliyoruz."
Ancak İran tüm bu suçlamaları reddetti. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nasır Kanaani, basın toplantılarında Tahran'ın Kızıldeniz'deki Husi saldırılarına karıştığını defalarca reddetti. Hizbullah sözcüsü ise kendisine yöneltilen sorulara yanıt vermedi.
Ancak Kızıldeniz saldırıları, İran'ın bölgedeki ve ötesindeki deniz güvenliğini tehdit etme nüfuzunu ve yeteneğini göstermek amacıyla bölgesel Şii silahlı grup ağını genişletme ve harekete geçirme stratejisiyle uyumludur. Tahran, Gazze savaşının devam etmesi halinde Batı'ya çok büyük kayıplar verebileceğini göstermek istiyor.
İran'ın Husi saldırılarına dahil olma ihtimalini artıran bir diğer konu ise Husilerin personel, tecrübe ve yetenek bakımından yeterince gelişmiş olmamasıdır. Her gün Babülmendep Boğazı'ndan düzinelerce gemi geçiyor ve Husiler hedefi tespit edip saldırmak için gerekli araçlara, kaynaklara, bilgiye veya uydu bilgisine sahip değil.
Eski Yemen ordusunun mensubu olan iki kaynağa göre Yemen'de İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah üyelerinin varlığı açıkça görülüyor. Askeri operasyonları denetlemek, eğitim vermek ve gizlice Yemen'e getirilen ayrı parçalar halindeki füzelerin yeniden bir araya getirilmesinden sorumlu olduklarını söylediler.
İsminin açıklanmaması kaydıyla Reuters'e konuşan üst düzey bir bölgesel kaynak da Tahran'ın Husilere sağladığı tavsiye türünün, İran'ın Suriye'de oynadığı, ihtiyaç duyulduğunda operasyonlara eğitim desteği ve denetimi etrafında dönen danışmanlık rolüne benzer olduğunu söyledi. İran ve Hizbullah'tan askeri uzmanlardan oluşan bir ekibin, Husileri eğitmek, donatmak ve askeri üretim kapasitelerini geliştirmek için daha önce Yemen'e gittiğini söyledi.
4.Kızıldeniz'deki Husi Saldırılarına Amerika'nın Tepkisi
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Husilerin Kızıldeniz'de deniz güvenliğine yönelik tehdidinin kolektif eylem gerektiren benzeri görülmemiş bir küresel zorluk teşkil ettiğini belirterek, saldırıların küresel ekonomiyi etkilediğini ifade etti. Austin, Husilerin uluslararası denizcilik ve küresel ticarete yönelik saldırılarını kınadı ve bunları "eşi benzeri görülmemiş ve kabul edilemez" olarak nitelendirdi. Saldırılar için "ticaretin serbest akışını tehdit ettiğini ve masum denizcileri tehlikeye maruz bıraktığını" belirtti.
18 Aralık Salı şafak vakti ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Husi saldırılarının ardından Kızıldeniz'deki ticareti korumak için çok uluslu bir güç kurulduğunu duyurdu. ABD Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan bir açıklamada, "Bugün, Birleşik Deniz Kuvvetleri ve onun Görev Gücü 153 komutanlığı çatısı altında, Kızıldeniz'de güvenliğe odaklanan, önemli ve yeni birçok uluslu güvenlik girişimi olan Refah Muhafızı Operasyonunun kurulduğunu duyurdum” açıklamasına yer verildi. Refah Muhafızı Operasyonu'nun ABD'nin yanı sıra İngiltere, Bahreyn, Kanada, Fransa, İtalya, Hollanda, Norveç, Seyşeller ve İspanya'nın da aralarında bulunduğu birçok ülkeyi bir araya getirdiğini belirtti. Ancak, Refah Muhafızı Operasyonununa diğer ülkeler katılmadılar, 11-12 Ocak'ta sadece ABD ve İngiltere Yemen'deki Husi askeri tesislerine 5 Husi militanının öldürülmesiyle sonuçlanan hava saldırıları düzenledi.
ABD Merkez Komutanlığı bu saldırıları savunma önlemleri olarak tanımladı ve amaçlarının Husilerin ABD gemilerine, diğer askeri ve ticari gemilere yönelik saldırıları sürdürme kabiliyetini azaltmak olduğunu iddia etti.
Bir dizi saldırı daha tekrarlandı. Ancak Refah Muhafızı Operasyonunun başarısız olma riski büyük. Mısır, Suudi Arabistan ve BAE gibi operasyonlara katılmayı reddeden birçok Arap ülkesi var. Suudi Arabistan ve Emirliklere bakıldığında, iç halk tarafından reddedilme ve Gazze'deki devam eden saldırganlığa ek olarak, iki ülke de Husilerle kendi çıkarlarını tehdit edebilecek bir çatışmaya girmeye ya da sahip olunan petrol sahalarına yönelik Husi saldırılarına maruz kalma ihtimalinden ötürü pek istekli değiller. Bundan önce de gerçekte olan buydu. Ayrıca, yeni koalisyona doğrudan katılmak ilişkileri nihayet normalleştirmeye başlayan Suudi-İran diyaloğunun engellenmesine yol açabilir.
Aynı şey Batı ve Avrupa ülkelerinde de yaşandı. Örneğin İspanya askeri operasyona katılmayı kabul etmediğini söyledi. Fransa ve İtalya da Amerika liderliğindeki askeri ittifaktan çekildi. Bu durum birçok insanın Amerika'nın Kızıldeniz'deki Husileri caydırma kabiliyetinden şüphe etmesine neden oldu.
5.Husi Grubu Saldırılarının Yemen'deki Sahip Oldukları Popülaritelerine Etkisi
Bazı analizler, Husi saldırılarının ardındaki temel amacın Gazze'yi desteklemek değil, özellikle Husi kontrolündeki bölgelerde ekonomik koşulların kötü olması nedeniyle artan memnuniyetsizlikle birlikte Yemen'de popülerlik kazanma girişimi olduğunu öne sürüyor. Özellikle Husiler uzun süredir İsrail'e olan tavırlarını ve onunla savaşma isteklerini dile getirmekteydiler. İsrail'in Gazze'ye saldırısı karşısında harekete geçilmemesi, iddialarının inandırıcılığını tehlikeye atabilirdi. Direniş eksenindeki diğer unsurlara kıyasla Husiler çok daha fazla risk iştahı sergiledi ve bu fırsatı stratejik değerlerini kanıtlamak için kullandı.
Yemen'de de, Yemenliler arasında Gazze'deki Filistinlilerin içinde bulunduğu kötü duruma yönelik yaygın sempati göz önüne alındığında, Husiler imajlarını parlattı. Kızıldeniz'de gemilere yapılan ilk saldırıların ardından Husi savunucularının sayısı arttı. Bu ister sosyal ağ sitelerinde olsun, ister grubun üye toplama kamplarına katılan artan sayıda insanda belirginleşti.
Ekim ayı sonlarında ABD, Suudi Arabistan'dan Husilerle devam eden siyasi görüşmelerine nakliye güvenliğini de dahil etmesini istedi ancak Husiler, Kızıldeniz'deki askeri faaliyetlerinin Krallıkla çatışmaları değil Gazze ile bağlantılı olduğunu belirterek bunu reddetti.
ABD'li yetkililer, Husilerin uzun vadede deniz operasyonlarını ve küresel nakliyeyi aksatmaya çalışacağı yönündeki endişelerini özel olarak dile getiriyor. Husilerin Kızıldeniz'deki ticari gemilere yönelik saldırıları, Yemen savaşını sona erdirme çabalarını da baltalayabilir.
Ancak, Yemen’de Husi karşıtı muhalifler, özellikle Dünya Gıda Programı'nın 5 Aralık'ta kuzey Yemen'deki Husi kontrolündeki bölgelere yardımı askıya alma kararından sonra, Kızıldeniz'deki gerilimlerin Yemen'de zaten kötüleşen insani durumu daha da kötüleştirebileceğini söylüyor. Bu, yüksek nakliye maliyetleri ile birleştiğinde Yemenlilerin temel gıda ürünlerine erişimini güçleştirebilir.
Husiler ABD saldırılarına maruz kalmaktan ya da Suudi Arabistan'la görüşmelerin ertelenmesinden, hatta iptal edilmesinden pek kaygılı olmayabilir. Halkın desteği sayesinde baskılara rağmen dayanabilecekleri kanısındalar. Husi siyasi bürosunun bir üyesi olan Muhammed El Bukhaiti Al Jazeera'ye, Kızıldeniz'de konuşlanmak amacıyla ABD tarafından oluşturulan herhangi bir koalisyona karşı mücadele edileceğini söyledi.
6.Husi Saldırılarının Geleceği ve Saldırıların Durdurulmasında Çin'in Rolü
Çin, dünya ticaretinde önemli bir paya sahip ülkelerden biri olarak kabul ediliyor. Mallarının Süveyş Kanalı üzerinden taşınmasına büyük ölçüde güveniyor. Bu da Husi saldırılarını Çin mallarının dünya çapında sevkiyatına yönelik bir tehdit haline getiriyor. Hele ki Çin ekonomisi en iyi durumda olmadığı için. Bu nedenle herhangi bir ek tehdit Çin ile İran arasında bir anlaşmazlığa mahal verebilir.
İranlı kaynaklar Pekin'in, Çin'e bağlı herhangi bir gemiye saldırılması veya ülkenin çıkarlarının herhangi bir şekilde etkilenmesi durumunda Tahran'a karşı büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağını açıkça ifade ettiğini söyledi.
14 Ocak'ta Çin Dışişleri Bakanı, Husiler veya İran'dan bahsetmeden, Kızıldeniz'deki sivil gemilere yönelik saldırılara son verilmesi, tedarik zincirlerinin ve uluslararası ticaret sisteminin korunması çağrısında bulundu.
Eski bir Çinli diplomat, Pekin'in İsrail'in Filistinlilere yönelik muamelesini Kızıldeniz krizinin temel nedeni olarak göreceğini ve kamuoyu önünde suçu Husilere yüklemek istemeyeceğini söyledi. Başka bir kaynak ise Çin'in konu hakkında İran'la görüştüğünü ancak Tahran'ın Pekin'in tavsiyesini dinlemede ne kadar ciddi olduğunun belli olmadığını söyledi.
Sonuç
Hiç şüphe yok ki Husi saldırıları bölgede temel bir farklılık noktası oluşturdu. Destekleyenler ile bunun uygulanabilirliğini veya hedeflerini sorgulayan bakış açıları arasında çeşitli tepkiler ortaya çıktı. Kanımca, Husi saldırıları küresel ticarete yönelik bir tehdit oluşturuyor ancak bu tehdit çok büyük değil.
Kızıldeniz’de Husi saldırıları İsrail’in Gazze halkına karşı toplu katliamına tepki olarak ortaya çıktı. İsrail ile Hamas arasında kalıcı bir ateşkes sağlanması halinde bu saldırıların duracağı ve ticaretin normalleşeceği beklenmektedir. Deniz ulaşımının kesintiye uğramasının çözümü İsrail’i kalıcı bir ateşkese zorlamak olduğu halde ABD ve İngiltere Husi askeri noktalarını bombalayarak savaşı Kızıldeniz’e yaymayı tercih etmiştir.
Husiler saldırılarını daha uzun süre sürdürmeye hazırlansa da bu saldırıların küresel ticaretin şeklini değiştireceğini veya deniz taşımacılığında felce uğratacağını söylemek abartı olur. İsrail'in bu saldırılardan kısmen etkilendiği doğrudur. İsrail-Hamas arasında yürütülen dolaylı ateşkes görüşmelerinin bir sonuca ulaşması bekleniliyor.
Netice olarak Husiler, Yemen'de daha fazla taraftar toplayarak bu saldırılardan en iyi şekilde yararlanmayı başardılar. Ayrıca tüm Arap ülkelerinin halkları arasındaki itibarlarını yeniden şekillendirerek aklama fırsatı elde ettiler. Amerikan saldırılarının devam etmesi halinde bile Husi saldırıları kısa sürede durmayacaktır.
Kaynaklar
aljazeera.net, (19.12.2023), Husi saldırıları petrol kaynaklarını tehdit ediyor... ve Amerika uluslararası bir koalisyonla bunları engellemeye çalışıyor
skynewsarabia, (19.01.2024), Kızıldeniz saldırıları Avrupa ekonomisine gölge düşürdü
BBC Arapça, (14.01.2024), Kızıldeniz'deki Husi saldırıları ekonomiye ve küresel güvenliğe zarar verebilir mi?
alhurra.com, (20.01.2024), Husi saldırıları... İsrail ekonomisini nasıl etkiliyor?
alquds.co.uk, (20.12.2023), Time: Husi saldırıları küresel ekonomiyi bozdu ve Biden'ın Gazze savaşının yayılmasını önleme stratejisine meydan okumayı temsil ediyor.
alarabiya.net, (17.01.2024), IMF: Husilerin deniz taşımacılığına yönelik saldırıları küresel ekonomiyi etkilemiyor
arabic.rt.com, (19.12.2023), ABD Savunma Bakanı: Kızıldeniz'deki Husi saldırıları küresel ekonomiyi etkiledi
CNN Arapça, (10.01.2024), Yüksek fiyatlar, gecikmeler ve kıtlıklar... Kızıldeniz saldırıları dünya ekonomisini nasıl etkiliyor?
Aljzeera.net, (13.01.2024), Amerika ve İngiltere'nin Husilere yönelik saldırılarından sonra ne olacak?
BBC Arapça, (14.01.2024), ABD, Yemen'deki saldırının ardından İran'a "özel mesaj" verdi
Skynewsarabia, (19.12.2023), Başladıktan bir ay sonra.. Husilerin gemilere yönelik saldırılarından kim yararlanıyor?
BBC Arapça, (24.01.2024), ABD ve İngiltere, Yemen'deki Husilere yönelik sekizinci saldırısını gerçekleştiriyor
Anadolu Ajansı Arapça, (16.01.2024), Gazete: Shell, Husi saldırıları nedeniyle Kızıldeniz'e sevkiyatı durdurdu
Skynewsarabia, (20.01.2024), Reuters: Yemen'deki İranlı liderler Husilerin deniz saldırılarını yönetecek
Aljazeera.net, (12.01.2024), Süveyş Kanalı'nın gelirleri Husi saldırıları nedeniyle yüzde 40 düştü
Alhurra.com, (26.01.2024), Husi saldırıları ekonomiyi ve ABD seçimlerini etkileyecek mi?
Aljazeera.net, (31.12.2023), Refah Muhafızının çöküşü
France24 Arapça, (26.01.2024), Çin, İran'ı Kızıldeniz'deki Husi saldırılarını durdurmaya ikna etmeyi başarabilecek mi?
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya