Köksal ÇİFTÇİ / Paris-FRANSA
Herkesin nefesini tutarak beklediği sarı yelekliler eylemlerinin dördüncü perdesi 8 aralık günü gerçekleşti.
Büyük endişelere yol açan ve Fransa adına bu yeni “Kara Cumartesi’ni” kazasız belasız atlatılması, hükümet ve özellikle Cumhurbaşkanı Macron açısından hayati önem taşıyordu. Öyle ki Devlet nefsi müdafaa refleksini iki alanda, sert ve kararlı biçimde, ortaya koydu:
1-Güvenlik ve emniyet boyutu
⁃Cuma öğleden itibaren bir çok bölgede vali kararları ile AVM’ lerde içki satış yasağı geldi
⁃ Bidon’la benzin satışları yasaklandı
⁃ Başta SARI YELEKLİLER sözcüsü olarak bilinen bir çok kişi gece yarısı operasyonları ile gözaltına alındılar
⁃ Paris’in bütün girişleri tutularak, araba, otobüs ve diğer araçlar aranarak yüzlerce kişi ya engellendi yahut tutuklandı
2- Propaganda boyutu
-Bütün basın ve yayın kuruluşlarında söz ve söylem birliği
-Örneğin “geçtiğimiz haftaya göre eylemler çok daha sakin ve şiddettin dozu oldukça düşük”. Bu cümleyi sahadaki muhabirlerden platoda sunucu ve konuklara kadar herkes bütün televizyonlarda tekrarlıyordu
-Haber kanalların hepsi aynı başlıklar ve aynı altyazılar geçiyordu
-“Uzman” konukların çoğu güvenlikçi ve emniyet kökenlilerden oluşuyordu.
Bu kişiler tabii ki polisin müdahalesini övmekle bitiremezken, protestoların başarısız kaldığını bir laytmotif gibi tekrar tekrar anlatıyorlardı.
Adı konmamış bu OHAL şartlarına rağmen Macro’nu çok zor durumda bıracak gelişmeler oldu Fransa genelinde. Başta Paris olmak üzere, Bordeaux ve Marsilya gibi büyük kentlerde kaos ortamı ve şiddetli çatışmalar yaşandı. Günün sonunda, 21h30 itibari ile 1385 tutuklama, bunlardan 974’ü göz altına alınmış. 118 kişinin yaralandığı olayları önlemek için 8 bini Paris’te olmak üzere toplam 89 bin polis görev yaptı. Özellikle simgesel anlamı yıkıcı olan başkent sokaklarındaki zırhlı araçlar ,toplumsal zihinde derin yaralar açacak gibi.
Muhalefet’in Ulusal Meclis’in feshini taleb ettiği bir ortamda, Macro’nun nasıl bir tavır alacağı merak konusu. Birçok yorumcuya göre, Mart 2019 Avrupa Meclis seçimlerden sonra, en azından bir başbakan değişikliğine gidilecektir. Hemen herkesin ortak düşüncesi ise Cumhurbaşkanı Macro’nun artık hiçbir ciddi reform yapabilmek için ne kabiliyeti ne meşruiyeti kalmıştır.
Hedefteki cumhurbaşkanın hafta başı ülkeye seslenmesi bekleniyor. Ne söylerse söylesin artık çok geç kaldı diyenlerin sayısı çok fazla. Yakın çevresine “bunların hedefi benim” dediği belirtilen Macro’nun, özellikle Avrupa Ordu benzeri çıkışlarından pişman olup olmadığı akla gelen sorular arasında.
09.12.2018