Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

İsrail’de Bir Devlet Krizi ve Bölünmüş Yahudi Toplumunun Çatışma Sürecine Girmesi

 Bu yazı 03/03/2023 tarihinde yayınlanmıştır.

*İlyas SÜPÜRGECİ/Araştırmacı Yazar

 

ABD tarafından başlatılan Küresel Kontrollü Kaos Stratejisinin etkilerinin, genel olarak dünyada ve bölgemizde yaşanmakta olduğu bir dönemde; yerel ve dünya medyasında yer alan haberlere göre, İsrail devletinde ilk kuruluş süreçlerinden bugüne kadar hâkim olan seküler Siyonist Ruh bugünlerde büyük bir azap içerisinde gibi gözüküyor.

Filistin'de önce bir Yahudi vatanı oluşturmak ve müteakiben tamamen Yahudilere ait bir devlet kurma ideali etrafında bir araya gelen farklı siyasi, ideolojik ve dini aidiyetlere sahip Yahudi toplulukları; aradan geçen zaman içerisinde bölgede askeri, ekonomik ve siyasi bakımdan belli bir seviyede nispeten güçlü bir devlet konumuna gelmeyi müteakip; bugüne kadar gittikçe artan ölçüde tekrar siyasi, ideolojik ve dini inanç bakımından ayrışma ve gerilim süreci yaşamıştır. Bugün ise, görünüşe göre Yahudi toplumu devletin nitelikleri ve ortak gelecek tasarımı konusunda, hızla, bir çatışma ortamına sürüklenmektedir ve hatta çatışma başlamıştır denilebilir.

Kısacası, kuruluşundan bugüne kadar seküler kesimin hâkim olduğu; fakat seküler anlayış ile din devleti çelişkisinin iç içe devam ettiği gergin toplumsal hayat ve devlet hayatı artık sürdürülemez bir noktadadır. Muhtemel bir çatışma sonrasında tekrar nasıl bir denge kurulabileceği ve yeni dengeye ne kadar sürede ulaşılabileceği konusu kritik öneme sahiptir.

Çatışmanın çözümlenmesi ve yeni bir dengeye ulaşılmasını temin edecek dış faktör olarak, ABD'deki Yahudi gücün etkisinin zamanla öne çıkacağı söylenebilir. İsrail Devleti’nin kendi içinde yaşamakta olduğu derin devlet krizinin çözümlenmesini kolaylaştıracak asıl faktör ise şüphesiz, iki devletli çözümün gerçekleşmesi ve belirsizliklerin ortadan kalkmasıdır.

Siyonistler, Filistin Halkı'nın yaşama hakkı dahil her şeyini gasp ederek ve zalim bir işgali sürdürerek; Yahudi toplumu olarak kendi içlerinde de asla huzur bulmayacaklarını artık anlamalıdır ve hızla hakkaniyete dayalı iki devletli çözümün yolunu açmalıdır. İsrail işgal ettiği topraklardan çekilmelidir ve Egemen bir Filistin Devleti'nin hayat bulmasının önündeki bütün engelleri kaldırmalıdır. Filistin coğrafyasında ve genel olarak bölgede barış ve huzurun hâkim olması için atılacak adımlar bağlamında; Türkiye kilit öneme sahip bir ülkedir. Türkiye, ABD, İsrail, Filistin Halkı ve Arap Devletleri arasında müşterek bir zemin oluşturulması ve Filistin Meselesinin yan yana iki egemen devlet zemininde çözümlenmesi hem bölgeyi hem dünyayı rahatlatacaktır.

Peki, Aslında Kim Kimdir ve Filistin Meselesi Bağlamında Aralarındaki En Önemli Fark Nedir?

İnsanlar, İsrail Yahudi toplumunun kendi içinde (muhalefet ve iktidar yanlıları) neden çatışmakta olduğunu ve İsrail Yahudi toplumunun büyük çoğunluğunun, Filistin Halkına karşı uzun yıllardır sürmekte olan hukuk ve insanlık dışı ırkçı siyaseti neden desteklediğini anlamakta zorluk çekebilir. Konunun anlaşılmasını sağlayabilecek temel hususlar ise şu şekilde sıralanabilir:

-Yahudi toplumunun hemen hemen bütün kesimlerinin (iktidar ve muhalefet) ortak noktası Siyonist İdealler ve Siyonizm'dir.

-İktidarı oluşturan koalisyondaki partilerin bazılarının tabanı radikal dinci ve oldukça cahil ve bağnaz olarak nitelendirilebilecek kişilerden oluşmaktadır (Önceki İsrail başbakanı İshak Rabin'e yönelik suikast ve gerçekleştirenin bu tabandan biri olduğu hatırlanmalıdır). Muhalefet partilerinin dayandığı tabanın büyük çoğunluğu ise SEKÜLER ve/veya ATEİST yaklaşımı benimseyen ENTELLEKTÜEL bireylerden oluşmaktadır (Suikasta kurban giden İshak Rabin ve destekleyenleri gibi). İsrail Devleti’nin asıl güç kaynağı da büyük ölçüde bu seküler kesimin kapasitesi ile oluşturulan her türlü güçtür.

-Nispeten demokratik olan devletin temel nitelikleri, iktidardaki koalisyon partilerinin mutabakatı ile değiştirilerek; güçler ayrılığına son verilirken, önemli ölçüde zaten bir din devleti olan İsrail'in tamamen bir din devletine dönüştürülmesi ve yürütmeye büyük güç kazandırılması doğrultusunda bir HUKUK DARBESİ yapılmaktadır. Muhalefet buna karşı direnmektedir.

-İktidarın ve muhalefetin Filistin Halkına yönelik siyasetinin ulaşmak istediği nihai HEDEF AYNIDIR. SİYONİST İDEALLERDEN BESLENEN HEDEFTİR. Aralarındaki en önemli fark nedir? Fark, bu hedefe NASIL ULAŞILACAĞI sorusunun cevabında saklıdır. Entelektüel birikime sahip bugünkü muhalefeti oluşturan Siyonistler, daha örtülü, daha sinsi ve dünyadan daha az tepki çeken dolaylı stratejilerle bu hedefe zamanla ulaşmak isterken; cahil, bağnaz ve radikal dincilerin de içinde bulunduğu Siyonistlerden oluşan iktidar ise bu hedefe çok pervasız ve doğrudan stratejilerle ulaşmak istemektedir.

Sonuç olarak, tarihsel sürece bakıldığında; Siyonist yaklaşımın işgalci ve ayrımcı olduğu ve Yahudi ırkçılığına dayandığı açıktır. Siyonizm, İsrail Devleti'nin doğuşunu hazırlayan süreçten itibaren günümüze kadar geçirdiği bütün evrelerde hâkim olan hastalıklı bir ruhtur. İsrail Yahudi toplumu bir bütün olarak bugün bu hastalığın pençesinde zor günler yaşamaktadır. Filistin'de barış ve huzur ortamının gerçekleştirilmesi, Siyonizm ile birlikte bugüne kadar mümkün olamamıştır. Hastalıklı ruh hali olan Siyonizm terkedildiği takdirde, Filistin'de hem Yahudilerin kendi içinde hem Yahudiler ile Filistin halkı arasında barışa ulaşılması kolaylaşacaktır. Zamanın ruhu tam da bunu gerektirmektedir.