Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

İsveçheit 451

 Bu yazı 23/01/2023 tarihinde yayınlanmıştır.

 *Prof.Dr.Tevfik ERDEM / SDE İç Politika ve Hukuk Kordinatörü

 

Faşizme özgü bir ayindir kitap yakma etkinliği.

Bir din kitabı yakıldığında o dinin mensupları hem tahrik edilir hem küçük düşürülür. Bu da nefret suçudur.

Faşizmin ve Ebu Cehilliğin somutlaşmış hali İsveçli siyasetçi Rasmus Paludan 21 Ocak 2023’te Kur’an-ı Kerim yaktı.

Yaktığı yer neresi?
Suudi Arabistan Büyükelçiliği ya da İran Büyükelçiliği değil. Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği.

“Ey Türk, sen kendini nasıl görürsen gör Batı’nın seni nasıl gördüğü belli!”

diyesim var.

İslam’ın onuru, gururu ve temsilcisi.

Batılı için nefret suçu hatırı sayılır bir suçtur

ama “toplumsal cinsiyet” ya da “cinsiyet tercihi” söz konusu olduğunda.

Ama iş din ya da dini sembollere gelince tam bir devekuşu.

 

İsveç sadece PKK’lılara karşı cömert ev sahibi.

Türk ve İslami olan ne varsa duyarsız, avami tabirle bu alanda “salağa yatma”sıyla malum.

 

Kitap yakmak faşizm ve yobazlara ait bir eylemdir.

10 Mayıs 1933 Almanya’sının meşhur ayinidir.

Yakılan kitaplar sayesinde Almanların ruhunu ve kanını kirleten düşüncelerden arınacağına inanıyorlardı Alman faşistleri.

Moğollar ya da Haçlılar da hayli tecrübeli bu konuda.

Ama yine de Batı medeniyeti kitap yakmayı aşağılayan bir siyasi kültüre sahip olma iddiasında,

narsizm kötü bir hastalık.

Cahil Paludan Kur’an-ı yakarken etrafındaki polisleri görünce Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451 Romanı[1] ve (Hollywood’un sömürmediği 1966 yapımı) filmi aklıma geldi. Romana ismini veren Fahrenheit 451’in anlamı, kitap kâğıdının tutuşup yandığı ısı derecesi. Film her roman uyarlamasında olduğu gibi kitaba sadık değil ama ruhunu veriyor.

Bir kara ütopya olan roman, baskıcı bir toplumda kitap yakma işini yürüten itfaiyecilerin etrafında dönüyor. Romanda kitaplar yakılıyor çünkü onların insanı mutsuz edeceği iddia ediliyor. Roman, kitapların yakılmasını istemeyen ve bu baskıcı ortamdan kaçan insanların yeni bir toplum (cemaat) oluşturma sürecini anlatıyor. Bunu yaparken de geçmişin mirasının kitaplar(ı ezberleyen insanlar) aracılığıyla nasıl sürdürüldüğünü anlatıyor: “Biz kitap yakanlarız da. Biz kitapları okuruz ve belki bulunur diye korkup yakarız. Mikro filmler para etmedi, çünkü hep dolaşıyorduk, filmi bir yere gömüp de sonra geri gelmek istedik. Her zaman için keşfedilme olasılığı vardı. Onun için, bu yaşlı kafalarda onları saklamak daha iyiydi, kimse göremez ve kuşkulanamazdı. Hepimiz, tarihin, edebiyatın, uluslararası hukukun birer parçaları, bölümleriyiz. Byron, Tom Paine, Machiavelli, ya da Christ hepsi burada[2].”

Romanda itfaiyecilerin yangın söndürme değil kitap yakma işiyle uğraşması Orwelvari bir uyarlama gibi. Bir propaganda aracı olarak Televizyon ve onun aptallaştırdığı insanlar da öyle.

Roman kurtuluşu her bir insanı bir kitapla eşleştirerek çözüm bulmuş. Kültür böyle aktarılıyor.

Cahil Paludan Müslümanların kutsal kitabını yakarak mı onlardan kurtulacağını sanıyor? Elbette ki hayır.

O bunu yaparak Müslümanları tahrik etmek istiyor, içindeki kini kusuyor. Ki bir Müslüman bundan rahatsız olarak onun söylemini doğrulayan bir eylem yapsın.

Aslında tepki vermesi gereken insan hakları, eşitlik, özgürlük, demokrasi, nefret suçu, çok kültürlülükten söz edip bunu da Batı dışı coğrafyaya pazarlamaya çalışan Batılı aydınlar. Bu kavramlar kötü demiyorum bunlar üzerinden Batı dışı coğrafyayı eleştirenlerin kendi kötülüklerini görme konusundaki hipermetroplukları eleştirdiğim.

Cahil Paludan’ın ne kadar faşist, ırkçı, nefret suçu işleyen bir tahrikçi olduğunu önce onlar söylemeliler. Nefret suçu işleyen bir Hristiyan’ı, Batılı bir faşisti, bir Hristiyan ırkçısını afişe etmeliler.

İsveçheit’ın bu seçici demokratik soğukkanlılığı karşısında Müslümanların daha serinkanlı olması gerekiyor.

Farhrenheit 451, her bir kitabı bir insana ezberleterek kitap yakma sorununu çözüyor.

Kur’an-ı Kerim’i yakmak evet Müslümanları tahrik edebilir.

Ancak gerçekte her Müslüman’ın hayatı zaten Kur’an-ı Kerim’den bir parça. Öyleyse kitap yakarak İslam’a ve Müslümanlara zarar verileceğini düşünmenin bir karşılığı yok.

Ha bir de “şu mürteciler bizi Avrupa’da çok kötü tanıtıyorlar onlar yüzünden Batılı olamıyoruz” diyenleri yani bizim cahilleri de Paludan gibilere havale ediyorum. Siz ne olma (dinsiz, sosyalist, PKK’lı, hümanist, seküler, LGBT+…) iddiasıyla onların yanında yer almaya çalışırsanız çalışın işiniz çok zor, coğrafyanız kaderinizi çizmiş, teninizi esmerleştirmiş.

 

 

[1] Braudbury, Ray (1984), Fahrenheit 451, (Çev. Dilara Özman), İstanbul, Baskan Yayınları.

[2] Braudbury 1984:148