Keşmir Anlaşmazlığı ve Uluslararası Toplum
*Sardar Masood Khan
"Sanıyorum ki hepiniz Azad Keşmir’deki durumdan haberdarsınız. Öncelikle Keşmir bana göre uluslararası bir konu, ikili bir konu haline dönüştürülemez. 1947’de Hindistan ve Pakistan arasında Keşmir konusunda bir anlaşmazlık oldu. Oradaki hükümdar bağımsız olarak kalmak istedi fakat Hindistan burayı işgal etmek istedi. Keşmir halkı ise çoğunlukla Pakistan’ın bir parçası olmak istedi ve anlaşmazlık bundan kaynaklandı. Hükümdar başarılı olamazken Hindistan kısmen başarılı oldu ve Keşmir’in bir kısmını işgal etti ve halk da Azad Keşmir’i bağımsızlığa kavuşturdu.
Yani Cammu Keşmir iki parçaya bölündü: Hindistan tarafından işgal edilen bölüm ve benim temsil ettiğim, hürleştirilmiş anlamına gelen ve bir bağımsızlık savaşı ile özgürlüğüne kavuşan Azad Keşmir. Hindistan 1947’de burayı işgal etti ve benim temsil ettiğim devlet işgalden üç gün önce kuruldu. O zaman Nehru Hindistan devlet başkanıydı ve kendisi ile Mountatten, bu işgalin geçici bir dönem olduğuna ve sonrasında yapılacak bir referandum ile halkın isteği doğrultusunda hareket edileceğine dair Keşmir halkını ikna etmişti.
İngiltere tarafından atanan Hindistan Vali Yardımcısı Lord Louis Mountbatten, taraflarla görüşüyor(1947)
Fakat daha sonrasında bu sürekli ertelendi ve bir sonuca bağlanmadı. 1948’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne gittiler ve bu bölgenin Hindistan’a ait olduğunu belirttiler. Bir meseleyi Birleşmiş Milletler’e taşıdığınız zaman onu uluslararası mesele haline getirmiş oluyorsunuz ve Güvenlik Konseyi’ne havale ediyorsunuz. 71 sene önce 1947’de ve bugün hala bu durum çözülmediği müddetçe uluslararası güvenlik için bir tehdit oluşturuyor. O zaman uluslararası toplum Hindistan ve Pakistan’ı dinledikten sonra burada bir formül düşündüler ve Cammu Keşmir halkına ne istediklerini sormaya karar verdiler. Demek ki uluslararası toplum özerklik hakkını tanıdı. Bu olduktan sonra Keşmir halkı referandumun yapılmasını istedi ve Pakistan da BM ile işbirliğine hazırdı. Hindistan da işbirliği yapacağına dair uluslararası topluma söz verdi ama daha sonra bu sözlerini geri aldı ve zorla işgal edilmiş bölgeyi Hindistan’a eklemeye çalıştı. 71 sene sonra Hindistan bu bölgeyi kendine bağlayamadı. Bunu yapmaya çalışırken güç kullandı ve 500.000 kişiyi sistematik bir biçimde öldürdü, kadınlara tecavüz etti, hapishanelerdeki insanlara işkence etti, 6.000 kişiyi kör etti. Binaları, bağları, bahçeleri yok etti ve Keşmirlilere hakaret ederek onları aşağıladı.
Silahsız olan Keşmir halkına terörist diyorlar ve onlar hakkında yalan yanlış bilgiler veriyorlar. Hindistan bölgedeki silahsız insanları kontrol altında tutmak için 780.000 asker görevlendirdi. Hindistan’ın kendi istatistiklerine göre yerli militanların sayısı 250. Bunun için 780.000 askeri yolluyorlar ki bu dünyanın en güçlü ordularından biri. Bu sayı Hindistan ordusunun yarısından fazla. Bu kadar asker yalnızca 250 militan ile mücadele etmek zorunda. Bu mantıklı mı? Bu iki taraflı bir konu mu yoksa uluslararası bir konu mu? Bu kesinlikle iki taraflı bir konu değil. BM Güvenlik Konseyi’nin söylediğine göre Cammu Keşmir halkı bu meselede üçüncü taraf oluyor. Diğer iki taraf ise Pakistan ve Hindistan. Aslında halk en önemli taraftır ve bu meseleyi çözebilecek taraftır çünkü kendi geleceklerine karar vermeleri gerekiyor. BM dâhil olduğunda ise bu durum uluslararası bir hal alıyor.
Pakistan Başbakanı Zülfikâr Ali Butto Hindistan Başbakanı Indra Gandi ile birlikte (1972)
Hindistan bu meseleyi iki taraflı hale getirme çalıştı ve kendi açısından başarılı oldu ama 1972’de biz bunu kabul etmedik. 1972’den sonra Hindistan bunun Hindistan ve Pakistan arasında olduğunu iddia etmeye başladı ama bu konuda birçok ikili müzakere yapılsa da hiçbiri çözüm getirmedi çünkü Pakistan dürüst davranıp çözüm ararken Hindistan dürüst davranmadı ve konuyu çözmek değil geciktirmek istedi.
Uluslararası toplum da Hindistan’a ikili görüşmelerin yapılmaması için baskı yaptı ama Hindistan o zaman da Pakistan’ın Keşmir’de teröristleri desteklediğini iddia etmişti. Dolayısıyla Hindistan bu konuda dürüst davranmıyor. Yakın geçmişte Hindistan’ın oluşturduğu bir yanlış anlaşılmadan dolayı uluslararası toplum Cammu Keşmir ile ilgilenmeyi kesti. Çünkü bunu Hindistan ve Pakistan arasında çözülecek iki taraflı bir sorun olarak gördüler ve uluslararası toplumun bu olaya müdahale etmesine gerek olmadığı fikrine kapıldılar.
Pakistan Prime Minister Nawaz Sharif with Indian Prime Minister Atal Bihari Vajpayee (Lahore Agreement - February 21, 1999)
Fakat 1998’de Hindistan ve Pakistan nükleer güç haline geldiler ve bir müddet sonra BM bir karar aldı. Buna göre Pakistan ve Hindistan hükümetlerinin bu konunun çözülmesi için harekete geçmeleri gerekiyordu. İki ülke de nükleer güç olduğu için ikisi arasındaki bir anlaşmazlık çözümü mecbur kılıyordu. 1972’de uluslararası bir mesele haline gelen Keşmir her zaman uluslararası bir mesele olarak kalacaktır, ortada beyaz bir fil gibi olacaktır. Yani görmemezlikten gelinmesi mümkün değildir, çözülmediği müddetçe her zaman burada olacaktır.
Uluslararası toplumun bu meseleyi görmezden gelmesinin bir başka nedeni de dünya düzeniydi. Hindistan’ın eskiden, soğuk savaş döneminde, Sovyetler Birliği ile ilişkileri vardı, ABD’nin düşmanı değildi ama dostane ilişkileri de yoktu. Fakat 1995’ten sonra Hindistan yüzünü Washington’a çevirmeye başladı, daha sonraki yıllarda Hindistan ve ABD arasında bir angajman oluştu ve Hindistan doğrudan ve dolaylı olarak Cammu Keşmir konusunda ABD’den yardım istedi ve Cammu Keşmir’i Washington aracılığı ile Pakistan’dan ayırmaya çalıştılar. Kısaca diyebiliriz ki Washington ve Hindistan stratejik olarak birlikte hareket etti ve bana göre Hindistan, ABD’nin haklarını bölgede koruyacağını belirterek Washington’u kandırmayı başarmıştır ve Çin’e karşı ABD çıkarları tehlikeye düşmüştür. Bana göre Hindistan asla Çin’e karşı ABD ile savaşmayacaktır. Aksine Hindistan Çin ile bağlantılarını güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu konuda da dürüst davranmayıp Beijin’de farklı, Washington’da farklı konuşarak adeta nabza göre şerbet veriyorlar.
Ekonomik anlamda Hindistan, ABD önderliğinde Batı ile daha fazla iş yapıyor, bu ülkelerin bölgede gittikçe artan çıkarları var. Bu yüzden sayı olarak BM Genel Kurulu Batılı güçler tarafından domine edilmemiş. Fakat çıkarılan kararlar bakımından, özellikle BM Güvenlik Konseyi ve İnsan Hakları Konseyi gibi forumlarda, genellikle Amerika’nın dediği olur. Bu yüzden zaman zaman Keşmir konusu marjinalize edildi veya bir kenara atıldı. Bütün bu çabalara rağmen Cammu Keşmir konusu uluslararası siyasette merkez bir konu olmayı başarmaktadır. Bu konu çözülmedikçe bütün dünya için bir tehlike oluşturuyor. Şubat’ta Hindistan’ın Pakistan’a saldırısından sonra dünya bunu gördü. Buna Pakistan orantılı ve inandırıcı bir şekilde karşı koydu ve dedi ki Hindistan Pakistan’a karşı saldırdığı takdirde bunun geri püskürtüleceğini ve bedelinin ağır olacağını söyledi. Bundan sonra birden bire bütün uluslararası toplum Keşmir ve Hindistan-Pakistan arasındaki bu kırılgan ilişkilerle ilgilenmeye başladı çünkü durumun daha da kötüleşmesini istemediler. Başka bir deyişle, hepimizin bildiği konvansiyonel savaş senaryosunun bir nükleer savaşa dönüşmesinden korktular.
Dışişleri Bakanı Pompeo, Uluslararası Güvenlik Danışmanı John Bolton, uluslararası toplum temsilcileri ile görüştü, tüm dünyadan yüksek düzey yöneticiler Pakistan ve Hindistan başbakanlarına durumun sakinleşmesi için ricada bulundular çünkü nükleer savaştan çekindiler. Bu saldırıdan önce bölgedeki gazeteciler analizinde Güney Asya’daki durumun istikrarsızlık, güvensizlik ve yüksek riskli nükleer savaş tehdidi hakkında analizler yazdılar ama Brüksel, Washington, Londra, Cenevre veya diğer güvenlik mekanizmaları bunları kale alınmadı. Eğer bu anlaşmazlık çözülmezse Güney Asya’daki kırılganlık devam edecektir. Konunun nükleer boyutundan bahsettik çünkü bu boyut olayı uluslararası bir mesele haline getiriyor. Dün buradaki arkadaşlarımdan aldığım geri bildirimlerden anladım ki ben dinleyicilerimi sunduğum senaryolarla çok korkutmuşum. Ama şunu söylemek istiyorum, eğer Keşmir potansiyel bir nükleer tehdit ise bunun tüm dünya için çok büyük tehlikeleri olacaktır. Eğer Hindistan ve Pakistan arasında nükleer bir etkileşim olursa dünyanın her tarafına mülteciler gidecektir. Burada senaryo kuruyorum ama sizi korkutuyor muyum? Bir küresel gerileme olabilir. Nükleer kış gelebilir, 2.5 milyar kişi dolaylı olarak veya doğrudan radyasyona ve tehlikeli sonuçlara maruz kalabilir. Ben Keşmir’deki anlaşmazlığın çözülmesi için çalışmanız için çağrıda bulunuyorum.
Peki, uluslararası toplum ne yaptı? Minimal bir rol oynadı. Fakat en azından suskunluğu bozuldu. Ben burada Batı’nın ilgisizliğinden bahsediyorum bu anlaşmazlıkla ilgili. Onlarca yıl devam etti bu ilgisizlik. Bu senaryo geçen sene Haziran’da değişti. İnsan Hakları Yüksek Konseyi başkanı sayın Hüseyin 48 sayfalık bir rapor hazırladı ve burada Hindistan’ın yaptığı insan haklarının ihlalini tarif etmişti. Ayrıyeten bunu başka bir rapor takip etti. İngiltere parlamentosu yayınladı bu raporu. Orada parlamentoda bir Keşmir grubu var. Avrupa parlamentosunun insan hakları komisyonu bir duruşma yaptı yüksek komiserin raporuyla ilgili ve Hindistan’ın öldürmemesini, işgal edici güçlerin suçlarını ve insanları yok etmesini durdurması için. Kadınlar Keşmir’de kocaları yaşıyor mu yaşamıyor mu bilmiyorlar.
Ya işgal güçleri tarafından yok edilmiştir ya da yok edilmiştir. Keşmir’in liderleri cezaevinde işkence görüyorlar. Aynı zamanda istihbarat teşkilatı tarafından rahatsız ediliyorlar. İşyerleri, evleri, tarlaları yok ediliyor. Genç erkekler hedefleniyor. Sistematik bir şekilde bunlar yok ediliyor. Her gün kötü, gaddar bir araştırma yapılıyor. Bu araştırmalarda insanları zırh olarak kullanıyorlar. Silahların arkasına saklanarak insanları insan haklarına aykırı olarak aramaları sürdürüyorlar. İnsan hakları beyannamesindeki tüm sözleşmeler Hindistan tarafından ihlal ediliyor. Pervasızca yapıyorlar, hiçbir ceza görmekten korkmuyorlar. Fakat öyle bir uluslararası durum ki çok fazla dikkat çekmiyor.
Türkiye'de bir çok dinleyici ile konuştum. Şunu gördüm, Pakistan devletinin Türkiye ile çok ciddi bir bağı var. Türkiye’ye müteşekkiriz Keşmir konusunu destekledikleri için. Türkiye bu noktada uluslararası toplumun bu konuda rol alması gerektiğini kabul ediyor. Cumhurbaşkanınız BM ile konuşmuştu. Genel sekreteri ile konuştu. İslam işbirliği nezdinde bir çok işbirliği gündeme getirdi. Bu konuda bizi, uluslararası boyutu desteklediğiniz için TR’ye müteşekkiriz. Aynı zamanda Hindistan başbakanı ile konuşma çabalarınızdan dolayı da müteşekkiriz. Yani Hindistan kendini hazırlamalı, işkence yapamayacaktır. Yalan yanlış bilgiler söylemeyecektir dünyaya. Söylemek istediğim başka şeyler de var ama tekrarlamak istediğim konu, geçen sene keşmir halkı için iyi oldu çünkü uluslararası toplum suskunluğunu bitirdi ve konuştu. Ama bu yetmiyor neden? Çünkü biz ileri gitmeliyiz. Hindistan’ı protesto etmeliyiz ve bunu ileriye götürmeliyiz."
Soru-Cevap
Soru- İslam ülkelerinden beklediğiniz desteği alıyor musunuz keşmir konusunda?
Cevap- İslam İşbirliği Teşkilatından destek alıyoruz. Beyanat veriyorlar her sene, Hindistan’ın yaptıklarını biliyorlar, kınıyorlar. Böyle bir destek var ve özel bir elçi atanmış keşmir için. Ama açıkçası tr’den aldığımız desteği diğer islam ülkelerinden alamıyoruz. Kolektif bir destek var bundan da müteşekkiriz ama bir çok ülkeden aynı desteği alamıyoruz. S. Arabistan bu kolektif birliğin bir üyesi ve Pakistan’a bir destek verdi perdeler arkasında. Azerbaycan ve Nijer de öyle.
Soru- Diğer ülkeler de bu konuyu kullanmaya çalışıyor kendi menfaatleri için. Ve bu da o bölgedeki istikrar için tehlikeli. Bu terörist faaliyetlerle ilgili bize bilgi verebilir misiniz?
Cevap- Detaylara girmek istemiyorum ama bazı batı ülkeleri evet Hindistan’ın şarkısını söylüyorlar ve Keşmir’i teröristler olarak gösteriyorlar. Oysaki keşmir’in insanları çok barışsever insanlar. Keşmirliler ve müslümanları terörist olarak gösteriyorlar. Bunlar aşırı fanatikler değil. Örneğin Hindistan başbakanı, aylarca seçim rallileri sürdürüyor ve Müslümanlara karşı terörist muamelesi yapıyor yüzbinlerce kişiye bunların düşman olduğunu gösteriyorlar. Bunlar için en iyisi şiddet oluyor. Kimse bunları eleştirmiyor. Pakistan’ı yok etmek için nükleer bombaları kullanacak bunla ilgili bir itiraz, eleştiri, kınama duydunuz mu? Bu bana göre nükleer terörizmdir. Devletin başkanından nükleer tehdidi geliyor. O yüzden biz yokuşta ilerlemek durumundayız. Biz bir ulusun haklarını, zor durumda olan bir halkı savunuyoruz. Biz başaralı olacağımıza da kesinlikle inanıyorum.
Soru- Uluslararası toplumda şikayetler mekanizmasıyla, daimi bir şikayet oluşturulsa, genel kurula bir önlem maddesi önerilebilir. Eski zamanlarda Kıbrıs konusunda bize de dendi ki Yunanlılarla Türkler farklı insanlar. Oysaki Keşmirliler de farklılar. Yani daimi bir şikayetin gündeme konulması önemli.
Cevap- 2-3 sene önce bizler de insan hakları konusunda uluslararası mercilerle iletişime geçmesini bilmiyorduk ama temsilcilerle biz artık görüşüyoruz ve şikayetlerde bulunuyoruz. Tüm insan hakları konuları, insan hakları konseyinin gündemindedir. İşkence, kadınlar, insan haklarının korunması.. fakat sıkıntı nerede? Konsey bu meseleyi ciddiye almıyor gibi. Keşmir her sene yenileniyor konseyin gündeminde. Sorun burada. Keşmir halkı farklı, çeşitli unsurlar var. Farklı dillerimiz, etnikte, dini de çeşitlilik var. Fakat bunlar Keşmir’i bölmüyor. Bu popülasyon Keşmir’in her yerinde. Bana göre bu düşünce yanlıştır.
Soru- Sizin için Keşmir sorunu için en iyi çözüm nedir?
Cevap- Bizim kabul edeceğimiz en iyi şart, Hindistan için kabul edilebilir olmayacaktır. Hindistan’ı çözüm masasına yeniden oturması için ikna etmeliyiz ve diplomatic çözümlerle. Hindistan’ın uyguladığı askeri yöntemlere karşı diplomasiyi öne sürmeliyiz. En iyi çözümde, Keşmir için bir referandum yapılacak. Bunu yapmazsanız müzakere masasına gelin ve yeni bir formül için çalışalım. Hindistan, Pakistan, Keşmir halkı bu masada temsil edilmeli. Biz şuan mücadele ediyoruz dolayısıyla kesin çözümü bulamıyoruz çünkü bir taraf taraf olmuyor. Bu durumu Suriye’yle karşılaştırdığınızda farklı düzeyde anlayabilirsiniz. Buradaki tüm taraflar birbirleriyle konuşmaya hazır değiller. Bizim karşılaştığımız ikilem de budur.
Soru- Hindistan’da bir seçim yapılıyor ve şimdiden biliyoruz ki Modi’nin milliyetçi bir yaklaşımı var. Bu seçimin sonuçlarıyla sizce keşmir sorunu çözülebilir mi? Çin’in durumunu nasıl görüyorsunuz? Çin bir aracı olabilir mi?
Cevap- Çin çok iyi davranıyor. Taraf olmak istemiyor. Tabiki Pakistan’dan taraf olacak, Keşmir halkı ile taraf olacak ve keşmir’in haklarını korumasında bahsetti ama herhangi bir şekilde Hindistan’ı uzaklaştıracak bir harekete de girmeyecektir. Zaman zaman Çin gazeteler aracılığıyla, bu gerilimi çözmeye ima etmiştir, resmi bir arabuculuk teklif etmiştir fakat Hindistan buna asla yanaşmadı. Hindistan’daki seçimlerle alakalı da herhangi bir öngörüde bulunmak istemiyorum. Tekrar seçilen bir Modi makul olacak mı? Bence aşırıcılığa yönelmeye başlamıştı. Kongre tarafından yönetilen iktidar da melek değillerdi. Öldürdüler, insan hakları konusunda çok feci işler yaptılar. Modi bunlardan açık bir şekilde bahsediyor ama kongre tarafı daha az zalim değildi. Ama bunu gündeme getirmediler. Teşekkür ederim.
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya