Oturum başkanlığı’nı SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar’ın yaptığı panelde, Alpar olayları anlamak için sorunun derinine inerek tarihi perspektiften incelenmesi gerektiğini vurguladı. Tartışılan coğrafyanın tarihinin bilinmediği takdirde konunun da anlaşılamayacağını bildirdi. Bu hususta Ukrayna coğrafyasının Türk devletleri ile geçmiş ilişkisini ortaya koyarak değerlendirmelerde bulundu.
SDE Savunma ve Güvenlik Kurulu Başkanı Tuğgeneral(E) İhsan Başbozkurt ise Ukrayna savaşını askeri, siyasi ve stratejik açıdan değerlendirdi. Ukrayna’da yaşanan durumun tam bir cinayet olduğunu ve yaşanan problemin bütün insanlığı etkilediğini belirtti. Sorunun asıl Batı’nın, Avrupa'nın 'Sarı Öküz'ü yani Kırımı kaptırdığı 2014 yılından sonra başladığını vurguladı.
Rusya’nın başlangıçta strateji olarak siyasi ve askeri anlamda hedefi olduğunu ancak iki hedefin de gerçekleştirilemediğinden bahseden Başbozkurt, sözlerine şu şekilde devam etti: “2014 Kırım’ın işgalinden sonra Ukrayna’da milliyetçilik akımı gerçekleşiyor. Şuan Ukrayna’da orduyla millet ele ele. Âdete kenetlenmiş ve kendi vatan topraklarını, bağımsızlıklarını ve özgürlüklerini canı pahasına savunuyorlar. Dolayısıyla şuan ki manzaraya baktığımızda, askeri anlamda Rusya’nın bir başarısını göremiyoruz.”
Ukrayna’nın nükleer silaha sahip dünyanın ikinci süper gücü karşısında başarılı olduğunu belirten Başbozkurt, Batı'nın Ukrayna’yı Rusya’nın kucağına attığına dair bir takım söylemlere karşı, 'Sarı Öküz'ün asıl 1994 yılında ABD, İngiltere ve Rusya’nın Budapeşte Protokolünde nükleer silahların sadece iki süper güçte (ABD ve Rusya) olması ve Ukrayna’yı silahsız bırakması ile olduğunu açıkladı.
SDE Savunma ve Güvenlik Koordinatörü Kd. Albay (E) Mithat Işık ise Gayri Nizami Harp ve Yabancı Savaşçılar konusunda bilgiler verdi. Gayri nizami harbin amacının, küçük ve hareketli birliklerle düşmanı yıpratarak, nizami birliklerin savaşını kazanmasına yardımcı olmak olduğunu vurguladı. Gayri nizami harbin hiçbir zaman kaybetmediğini belirten Işık, Gayri Nizami harbin gerek yurt içinde gerekse sınır ötesinde yapacağı harekâtı kolaylaştırmak için bir takım unsurları olduğunu ve bunların Kuvvetler, Gerilla, Yer Altı, Kurtarma-Kaçırma ve Yardımcı Kuvvetler olduğunu söyledi.
Ve sözlerine şöyle devam etti: “Gayri nizami harbin teşkilatlanmasını Ukrayna bazında ele aldığımızda, Ukrayna'nın nizami harbinin iyi derecede planlandığını gösteriyor. Ukrayna ordusunun halkıyla verdiği bir kurtuluş savaşını görüyoruz. Belli direniş noktaları oluşturmak suretiyle daha çok derinliği şehirde olabilecek şekilde tertiplendi. Bana göre bu hareket doğruydu. Çünkü cephe savaşına girişmiş olsaydı belki de ordusunun büyük bir kısmını kaybedecekti.”
Işık, "Bir de burda yabancı savaşçılar var. Yabancı savaşçıların çok iyi organize edilmesi lazım kargaşanın olmaması için.” dedi.
SDE İç Politika ve Hukuk Koordinatörü Prof. Dr. Tevfik Erdem ise konuyu sosyolojik, etnik ve siyasi açıdan değerlendirdi.
"Karşı karşıya kaldığımız durum aslında aynı ırka mensup iki devletin birbiriyle olan mücadelesini ifade ediyor. Öyleyse bunun arka planında başka sebep aramamız lazım. Bu sebebi ortaya koyabilmemiz için coğrafyanın siyasi ve sosyoekonomik arka planına bakmamız lazım.’’ diyen Tevfik Erdem şöyle devam etti: "Putin totaliter bir rejimin mirasını devraldı. Bu totaliter rejimin mirası Putin’in siyaseti üzerinden temayüz etti. Ekonomik kaynakların, kitle iletişim araçlarının doğrudan doğruya devletin elinde olduğu yeni bir rejimle karşı karşıya kaldık. Bu rejim demokrasi üretmeyen bir rejim olarak karşımıza çıktı. Bundan sonrası da yeni bir durumla karşılaşmamız mümkün değil’’
Rusya-Ukrayna krizinin tarihine de değinen Prof. Dr. Tevfik Erdem, "Burada Ukrayna milliyetçiliği oldukça baskın bir kimlik olarak öne çıktı. Bu kimlik o kadar ilginç ve o kadar önemli ki, Rusya yaklaşık bir hafta içerisinde bu işi bitireceğini sanıyordu ama bitmedi.’’ dedi.
Bundan sonra ne olur? Sorusuna cevap veren Prof. Dr. Tevfik Erdem, şöyle söyledi: "Bundan sonra Rusya ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Avrupa birliği kendi arasında Nato’yu canlandırdı ama daha güvensiz bir ortamla karşı karşıya kalacağız, modernitenin bize sunduğu iyimser düşünceleri terkedeceğiz, bundan sonra çok daha pesimistik bakış açışıyla dünyayı yorumlayacağız. Büyük ittifakların önemli olduğunu göreceğiz ve Türk Devletleri Teşkilatı burada çok önemli bir unsur olarak karşımıza çıkacak. Türkiye’nin rolü giderek daha fazla öne çıkacak. Ancak kontrolsüz liderlerin nasıl kontrol edilmesi gerektiğine dair bir tartışma da karşımıza çıkacak."
SDE Ekonomi ve Finans Koordinatörü Prof. Dr. Abuzer Pınar ise Rusya-Ukrayna krizini ekonomik açıdan değerlendirdi.
Ekonomiler küresel olduğu için etkilerinin de küresel olduğunu ifade eden Pınar, "2009 Mortgage Krizi Amerika’nın kriziydi ama bütün dünyayı etkiledi, Covid geldi bütün dünyayı etkiledi, Ukrayna-Rusya aynı şekilde bütün bir küresel ekonomiyi etkiliyor." dedi.
Mevcut küresel ekonomik yapıyı gözden geçirmek zorunda olduğumuzu söyleyen Prof. Dr Abuzer Pınar sözlerine şöyle devam etti: "Putin dün bir açıklama yaptı. Düşman ülkelere biz doğalgaz satacağız ama karşılığını ruble olarak alacağız dedi. Sadece Rusya'yı etkilediği zaman ben de rubleyle ödeyeceğim derseniz inandırıcı olmuyorsunuz." dedi.
Rusya Ukrayna krizinin etkilerinin de yine aynı mekanizmalarla alt tabakayı vurduğunu söyleyen Pınar, sözlerine şunları da ekledi: "Kanaatimce, farklı bir tarzda biz bu dünya sorunlarına yaklaşmadığımız müddetçe bugün Rusya’nın yenilmesi daha adil bir dünyaya atılacak bir adım anlamına gelmeyecektir."