Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde "Azerbaycan-Ermenistan Barış Umutları" başlıklı konferans düzenlendi. Konferansın konuşmacısı Türkiye Cumhuriyeti Bakü Eski Büyükelçisi Hulusi Kılıç konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Bölge tarihi hakkında bilgiler veren Kılıç, 25 Ekim 1917 tarihinde(Ekim Devrimi) Rusya’daki Çarlık Sistemi’nin yıkılmasından hemen sonra komünizm sisteminin geldiğini, Rusya coğrafyası içinde yaşayan Azerbaycanlılar, Gürcüler ve Ermenilerin bu boşluktan istifade ederek 11 Kasım 1917’de Transkafkasya Komiserliği denilen bir devlet kurduğunu ve ilk defa devlet olma yoluna gittiklerini, daha sonra Şubat 1918’de merkezi Tiflis olan Transkafkasya Feratif Cumhuriyeti’ni kurduklarını ve bu sistem yürümediğinde, 26 Mayıs 1918’de Gürcistan’ın bağımsızlığını ilan ettiğini, 28 Mayıs 1918’de de Azerbaycan ve Ermenistan’ın bağımsızlıklarını ilan ettiklerini ancak her 3 Cumhuriyetin de 2 yıldan az sürede varlığını sürdürebildiğini, 1991’de ise, Sovyetlerin çöküşü ile bu devletlerin bağımsızlıklarını ilan ettiğini, Türkiye’nin 9 Kasım 1991’ de Azerbaycan’ın, 16 Aralık 1991’de ise Ermenistan’ın bağımsızlığını tanıdığını, ayrıca 28 Mayıs 1918’de Ermenistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan devletin de Osmanlı İmparatorluğu olduğunu ve Türkiye’nin hiçbir zaman bir ayrım yapmadığını dinleyicilere aktardı.
Azerbaycan’ın o günkü durumuna bakıldığında bir ordusu olmadığını, Sovyet sistemi içerisinde Azerbaycanlıların silahlı bir görevi olmadığını, geri hizmette görev aldıklarını ancak Ermenistan’a bakıldığında, orada bulunan Rus üssünde (365. Piyade mekanizma alayı) görev alanların Ermeniler olduğunu söyleyen Kılıç, Ermenilerin Azerbaycanlıların durumundan istifade ederek 26 Şubat 1992’de Hocalı kasabasını istila edip, 200’e yakın soydaşımızın orada katledildiği bir katliam gerçekleştirdiğini ve bunu yaparken de Rusya’nın tanklarını kullandıklarını ve bir yerde Hocalı kasabasını haritadan sildiklerini, daha sonraları ise Şuşa, Laçin gibi Karabağ’ın etrafındaki 8 ilçeyi işgal ettiklerini, bu arada 1993’te Türkiye’nin Kelbecer’in işgalinden sonra Ermenistan’la olan sınırını kapattığını ve diplomatik ilişkilerini kestiğini, bugün de bunun devam ettiğini ve bu uygulamanın dünyada bir başka örneğinin bulunmadığını ifade etti.
“Karabağ, Azerbaycan’dır, herkesin bunu bilmesi lazım. Zaten 1920’de Azerbaycan’a bağlı bir özerk Cumhuriyet oluyor ancak doyumsuzluk ile bu sistemi bozmaya çalışıyorlar.” diyen Kılıç, 2020 yılında gerçekleşen Dağlık Karabağ Savaşı hakkında da detaylı bilgiler verdi.
Azerbaycan’ın, barış anlaşması için hazır olduğunu ancak 10 Kasım 2020 Anlaşması’nın şartlarının yerine gelmesi gerektiğini ifade eden Kılıç, “Birincisi oradaki silahlı güçlerin geri çekilmesi lazım, ikincisi ulaşım koridorlarının, Zengezur koridorunun açılması lazım ve Azerbaycan’ın geçen sene Mart’ta sunduğu beş prensip var. Ülkelerin egemenliğini, toprak bütünlüğünü tanıyalım, zora başvurmayalım şeklinde. Ancak ne kadar olumlu adım atılırsa arkasından bir olay yaratılıyor. Bu barışı kösteklemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Biz her şartta Azerbaycan’ın ve haklı davasının yanındayız. Bugün, Azerbaycan topraklarının %80’ini işgalden kurtarmıştır. Baktığınız zaman, Ermenistan kaybediyor, nüfus azalıyor, insanlar göç ediyor. O yüzden bizim çağrımız Ermenistan’a bu barış anlaşmasını imzalaması ve ilişkilerin iyileştirilmesiyle yeni bir döneme geçilmesi yönündedir. Ümit ediyoruz ki, 2023 yılında bu barış anlaşması imzalanır, bölgeye barış, huzur ve refah gelir.” dedi.