Bir Nefret Suçu Olarak İslam Karşıtlığının Yükselişi

Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde “Bir Nefret Suçu Olarak İslam Karşıtlığının Yükselişi” başlıklı konferans düzenlendi.

  1. Anasayfa /
  2. Tüm Faaliyetler
  3. /
  4. Konferans & Panel
SDE Editör | 13 Şubat 2023
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Stratejik Düşünce Enstitüsü'nde, SDE İç Politikalar ve Hukuk Koordinatörü Prof. Dr. Tevfik Erdem’in konuşmacı olarak yer aldığı “Bir Nefret Suçu Olarak İslam Karşıtlığının Yükselişi” başlıklı konferans gerçekleştirildi. Konuşmasına nefret suçunun tanımını yaparak başlayan Erdem, nefret suçunu diğer suçlardan ayıran özelliğin önyargıyla işlenmesi olduğunu vurguladı.

Batı’nın, Soğuk Savaş sonrası dönemde, İslamofobiyi, silahlanma yarışlarını meşrulaştıracak bir araç olarak kullandığını aktaran Prof. Dr. Tevfik Erdem, bu dönemde batının tehdit anlayışının, kızıldan yeşile evrildiğini vurguladı. Erdem, Müslümanların kamusal alanda görünürlüğünün artması, batının refahına ortak olması, İslami hayatın her alana yayılması, Müslüman nüfusun hızla artması ve İslam’la ilgili önyargıları, yükselen nefret suçu için zemin oluşturan nedenler olarak açıkladı.

Oryantalist düşüncenin, İslam’ın tahribine yönelik önemli bir araç olarak kullanıldığını vurgulayan Erdem, Oryantalizmin İslam’a Batılılaştırılmış bir yorum getirdiğini ve Batı'nın, Doğu ve İslam dünyasını işgal etmesi, köleleştirmesi ve sömürgeleştirmesini meşrulaştırdığını söyledi. Batı’nın, İslam’ı, ulusal sınırları hala aşması nedeniyle, büyük bir tehdit olarak gördüğünü dolayısıyla İslam’a karşı tahribat uygulamalarının yükselerek devam ettiğini aktardı.

İslam karşıtlığının bir endüstri olduğundan da bahseden Erdem, bu endüstride Müslümanlara karşı önyargı, etiketleme ve nefret oluşturma görevlerinin kazanç getirdiğini vurguladı. 2008-2013 yılları arasında 74 İslam karşıtı gruba 206 milyon dolar destek sağlandığını, 2017-2019 yılları arasında ABD’de İslam karşıtı yayın yapan 26 farklı networke 105+ milyon dolar destek sağlandığını dolayısıyla bu endüstrinin alıcı bulmakta zorlanmadığını aktardı.

Danimarka’lı Irkçı Rasmus Paludan’ın İsveç’teki kuran yakma eylemini de değerlendiren Erdem, bu eylemlerin 2019’dan bu yana polis koruması eşliğinde yapıldığına dikkat çekti. Müslümanların yapması gerekenleri ise şu şekilde sıraladı; İslam düşmanlığının tıpkı anti-semitizm gibi nefret söylemi ve nefret suçu olarak tanınması için hukuki mücadele verilmeli. Müslüman ülkelerin oluşturacağı fon ile Müslümanlar ve İslam'a yönelik saldırıları hem ülke hem de küresel bazda izleyecek ofisler kurulmalı. Bunlar çeşitli yerel ve küresel STK’lar ile işbirliği içinde verileri günlük, aylık ve yıllık raporlar şeklinde paylaşmalı. Bu alanda bir ilgi ve tepki oluşturmalı. Bu ofisler, bu tür bir saldırıya maruz kalanların hukuki danışmanlıklarını ve savunmalarını yürütmeli. Aynı zamanda bu tür saldırı karşısında izlenecek yolu-prosedürü web sayfasında yayınlamalı.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA