Araştırmacı/Yazar Dr. Abdulkadir İnaltekin Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde düzenlenen “Birinci Dünya Savaşı’nda Berlin’de Kalan Müslüman Esirler” başlıklı konferansta konuştu.
İnaltekin, öncelikle Birinci Dünya Savaşı’ndan bahsetti.
“Birinci Dünya Savaşı küresel güçlerin yeni politik düzlemde yer alma çabasından çıkmıştı. O dönem Almanya, hem Osmanlı üzerinde hem de Cumhuriyet’in ilk yıllarında etkindi. İngiliz ajan Lawrance’ı hepimiz duymuşuzdur. Bir de Alman Lawrance vardı. Esas adı Fritz Klein. Birinci Dünya Savaşı sırasında Orta doğu ve İran’da faaliyetlerde bulunan Alman Lawrance, Osmanlı ve Halife’nin “cihat” gücünü kullanarak İslam dünyasında hakimiyet kurmak için çalışmıştır. Cihat faktörü hem itilaf devletleri hem de müttefik devletler için dünya paylaşımında önemliydi. Müttefik devletler cihat fikrini kullanarak itilaf devletlerinin islam topraklarındaki hakimiyetini kırmak istiyorlardı. İslam topraklarında yürütülen faaliyetler başarılı olmuş olsaydı bugün 2 milyarlık Müslüman nüfusa hakim olacaklardı.”
Almanya’daki Hilal Esir Kampı ve Tatarlar Kampı…
Dr. Abdulkadir İnaltekin, Hilal ve Tatar esir kamplarına ilişkin geniş bir sunum yaptı. Bu esir kamplarının 14.-18.yy arasında yapıldığını söyledi. Hilal Esir Kampı, Birinci Dünya Savaşı sırasında islam coğrafyasında esir alınan Müslümanların konulduğu bir esir kampıydı. Bu kampta bazı rakamlara göre 40-60 bin kadar esir vardı. İnaltekin, bu esir kampına Osmanlı Devleti adına Mehmet Akif Ersoy ve Salih Et-Tunusi’nin Müslüman esirleri, Osmanlı saflarında savaşmaya ikna etmek amacıyla gönderildiğini söyledi. Wünsdorf’ta Hilal Esir kampında Müslümanlar için bir cami inşa edildiğinden ve bu caminin Almanya’da inşa edilen ilk cami olduğundan bahsetti. Caminin kalıntılarına yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşıldığını söyledi.