SDE İç Politika ve Hukuk Koordinatörü Prof. Dr. Tevfik Erdem’in oturum başkanlığını yaptığı “Enerji Krizinin Avrupa'ya Muhtemel Etkileri” adlı panelde Yazar Mehmet Doğan, SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar ve SDE Ekonomi ve Finans Koordinatörü Prof. Dr. Abuzer Pınar konuşmacılar arasında yer aldı.
‘Enerji Krizi’nin Avrupa’ya Siyasi ve Sosyal Etkileri’ üzerine konuşan Yazar Mehmet Doğan, Almanya’ya değinerek AB’nin yaşadığı enerji krizinin etkilerinden bahsetti.
Almanya ile Fransa’nın güçlendiği günümüz düzenin temellerinin 1950’lerde atıldığını ve Ukrayna savaşı ile jeopolitik kırılmanın yaşandığını belirtti. Doğan, bakıldığında Almanya’nın enerjisinin %55’ni Rusya’dan aldığını ve yıllık 155 milyar metreküp doğal gaza ihtiyaç duyduğunu ama yeni açılacak olan 27 nükleer santralin bu ihtiyacın sadece 20 milyar metreküpünü karşıladığını söyledi. Bu kapsamda Alman sanayisi ve ekonomisinin Ukrayna savaşından olumsuz etkilendiğini belirten Doğan, savaşın uzamasının bu etkiyi arttıracağını söyledi.
Krizin Avrupa’ya yansımasıyla sosyal tepkiye sebep olacağı ve aynı zamanda sağ partilerinde yükseleceğini vurgulayan Doğan, bununla Putin’in Avrupa’nın ekonomisini yerle bir ederek yeni bir dünya düzeni kurmayı hedeflediğini ifade etti. Aynı zamanda elektrik dağıtan şirketlerin maliyetlerinin oldukça arttığını ve bu sebeple şirketler ile halkın hükümetten hesap soracağını söyledi. Doğan, Avrupa’daki %10’luk enflasyonun Türkiye’deki %80’e denk geldiğini vurgulayarak bunun sebebinin Avrupa’daki insanların maaş dışında bir gelirlerinin olmaması olarak ifade etti.
Panelin bir diğer konuşmacısı olan SDE Ekonomi ve Finans Koordinatörü Prof. Dr. Abuzer Pınar ise ‘Enerji Krizinin Avrupa Ekonomilerine Etkileri’ hakkında konuştu. Enerjinin ekonominin temeli olduğunu söyleyen Pınar, enerji tedarikinde sorun çıktığı takdirde üretim duracağını ve Avrupa’nın da soğuk bir havza olduğundan bu durumdan doğrudan etkileneceğini ifade etti. Uzun bir süredir refaha alışmış halka etkisinin ısınma, aydınlatma ve diğer refah arttırıcı araçların kullanılması, ekonomik faaliyetlerin yavaşlaması durumunda işsizlik, gelirin düşmesi ve mal&hizmet kıtlığı olacağını söyledi.
Pınar, doğal gazın %40’nın Orta Doğu coğrafyasında, diğer önemli bir kısmın ise eski Sovyet coğrafyasında yer aldığını belirterek Rusya’nın tek başına rezervlerin %20’sini elinde bulundurduğunu, AB coğrafyasında ise bulunan gaz rezervinin 0,4 trilyon metreküple dünya rezervlerinin %0,2'sini oluşturduğunu söyledi. Buna karşılık tüketime bakıldığında ABD %21,8 ile birinci sırada yer alırken onu %10 ile Rusya’nın takip ettiğini, AB ülkelerinin de %9,9 ile üçüncü ve %8,6 ile Çin de dördüncü sırada yer aldığını dile getirdi. Gaz ithalatında da %35 ile Avrupa’nın birinci sırada, %15 ile de Çin’in onu ikinci sırada takip ettiğini söyleyen Pınar, Rusya’dan doğal gazı en çok ithal eden ülkelerin de Avrupa ülkeleri olduğunu vurguladı.
Pınar, 2020 yılında AB ülkelerinin toplam doğal gazının %43'ünü Rusya’dan sağlandığını belirterek 2022 yılı başına kadar Rus gazını en fazla ithal eden ülkelerin: Çin, Hollanda, İtalya ve Almanya olduğunu ve bu kapsamda da AB’nin Rus doğal gazına bağımlılığını vurguladı. AB’nin 2030 yılına kadar Rusya'ya bağımlılığını 2/3 oranında azaltmayı hedeflediğini ancak savaş sonrası bu hedefini 2023'e kadar çektiğini söyleyen Pınar, bağımlılığa karşı alınan tedbirlerin de doğal gaz tedariki için farklı ülkeler bulunması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının arttırılması olarak planlandığını ifade etti. Bu hususta: Enerji Tasarrufu, Alternatif Kaynaklar (Yeşil programı bir süre askıya alma), Fiyat kontrolleri, Hane halkına destek gibi tedbirlerin alındığını açıkladı.
SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar da ‘Enerji krizinin Avrupa Güvenliğine Etkisi’ üzerine konuştu. Belçika Enerji Bakanının, AB’nin gaz fiyatlarını kontrol altına alamazsa önümüzdeki 5 ila 10 kışın korkunç geçeceğini dair açıklamasına karşılık, Avrupa insanın buna uzun bir süre dayanamayacağını belirten Alpar, Avrupalı liderlerin çaresizlik içinde olduğunu ve birbiri ardına bir kısmı gülünç tedbirler uygulamaya soktuklarını söyledi.
Alpar, fiyatlardaki artışın yavaş yavaş halkın tepkisine neden olmaya başladığını ancak bu tepkilerin giderek yükseldiğini ve buna; Prag’da yaptırımlara yönelik kitlesel hareketleri, İngiltere’de artan enerji fiyatları nedeniyle düzenlenen “faturanı ödeme” kampanyasına katılanların oranı giderek artmasını, Norveç'te artan elektrik fiyatlarına tepki göstererek 12 kentte sokağa inen halkı örnek gösterdi. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle İngiltere, Almanya, İspanya ve Hollanda gibi ekonomisi güçlü ülkelerde bile çeşitli sektör çalışanlarının art arda greve gittiğini de belirtti.
Gelişme halindeki bir harekete katılan kitlelerin, bu hareketin kendi hayat koşullarında meydana gelmesi muhtemel bir değişiklik çekiciliği ile katıldıklarını söyleyen Alpar, AB’deki durumunda buna benzer olduğunu vurguladı. Bu hususta Avrupa’da bu krizi yönetecek liderin olmadığını ve böyle bir ortamda da Avrupa’nın güvenlik içinde olamayacağını bildirdi.
Son olarak panelin oturum başkanlığını yapan SDE İç Politika ve Hukuk Koordinatörü Prof. Dr. Tevfik Erdem de Rusya-Ukrayna savaşı ile Avrupa'nın yaşadığı enerji krizine sosyolojik açılardan bakarak değerlendirmelerde bulundu.