Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr
Geçmişten Günümüze Hukuki Boyutlarıyla Keşmir
Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde “Geçmişten Günümüze Hukuki Boyutlarıyla Keşmir” adlı panel düzenlendi.
26 Temmuz 2022 16:44

Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde “Geçmişten Günümüze Hukuki Boyutlarıyla Keşmir” adlı panel düzenlendi. Moderatörlüğünü SDE Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika Uzmanı Dr. Gökberk Durmaz’ın yaptığı panelde Pakistan Ankara Büyükelçisi Muhammad Syrus Sajjad Qazi ve Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Güray Alpar konuşmacılar arasında yer aldı.

Panelin moderatörü Dr. Gökberk Durmaz açılış konuşmasında SDE’nin 2019’da Keşmir Konusunda dünyanın en büyük kongresini düzenlediğini ve bu kongreye Keşmir Cumhurbaşkanı Serdar Mesud Han ve onlarca ülkeden üst düzey temsilcilerin katıldığını vurguladı. SDE’nin ve Türk halkının dünyanın diğer bölgelerindeki insan hakları ihlallerine olduğu gibi Keşmir’deki insanlık dramına da sessiz kalmadığını vurguladı.

Konuşmacılar arasında yer alan Güray Alpar da, uluslararası sistemin binlerce yıllık geçmiş düşünceyi bir kenara bırakıp yok sayarak kendince bir dünya inşa etmeye çalıştığını ve bu dünyanın gerçek bir dünya olmadığını vurguladı. Alpar sözlerine şu şekilde devam etti: “Gerçek, dünyadan oldukça kopuk ve bu yüzden son birkaç yüzyıldır insanlar sıkıntı yaşıyor. Sebebi bu düşüncenin oluşumunda gizli. Çünkü bu düşünce yapısı insanı merkeze almıyor, sahte, materyalist bir düşünce ve sorunlar yaratmaya başlıyor. Öyle sorunlar yaratıyor ki sadece diğer ülkeler değil, kendi ülkelerinin insanları bile bu durumdan acı çekmeye başlıyor. Çok küçük bir azınlığın refahı uğruna diğer insanlar acılara boğuluyor ve bu görmemezlikten geliniyor.  Bunlardan bir tanesi de Keşmir.”

Alpar aynı zamanda, dünyanın Hint İşgalindeki Keşmir’de meydana gelen insan hakları ihlallerini not etmesi gerektiğini, çünkü adaletin küresel barış ve güvenlik için çok gerekli olduğunu belirtti. Keşmir anlaşmazlığının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına göre adil ve tarafsız bir plebisit yoluyla ve Keşmir halkının isteklerine göre çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Pakistan Ankara Büyükelçisi Qazi ise konuşmasının başlangıcında, düzenlenen bu panelin işgal altındaki Cammu ve Keşmir'deki milyonlarca ezilen insan için büyük bir güç kaynağı ve kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesine önemli bir katkısı olduğunu bildirdi.

Keşmir’in, Filistin gibi en uzun süreli yabancı işgal durumlarından biri olduğunu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin gündemindeki en uzun çözülmemiş sorun olmaya devam ettiğini söyleyen Qazi,  anlaşmazlığın köklerinin, 1947'de İngiliz Hindistan'ının Pakistan ve günümüz Hindistan'ı olarak bölünmesine kadar uzandığını belirtti.

Qazi bölünme formülüne göre, coğrafi olarak bitişik Müslüman çoğunluk bölgeleri bağımsız bir ülke oluşturacağında ve Pakistan ile Hindu çoğunluk bölgelerinin Hindistan'da kalacağına değinerek olayı tarihi perspektiften ışık tutarak anlattı.

Keşmir’in ezici bir çoğunlukla Müslüman olduğunu ve Pakistan ile Hindistan'dan çok daha uzun bir sınırı paylaştığını söyleyen Qazi, Maharaja'nın Hindistan'a katılma kararının halkın isteklerine aykırı olduğundan, Cammu ve Keşmir eyaleti genelinde şiddetli protestolar hızla patlak vermesiyle krizi önlemek için BMGK’nın çeşitli kararlar aldığını belirtti.

İlk kararın 17 Ocak 1948'de Birleşmiş Milletler Hindistan ve Pakistan Komisyonu'nun (UNCIP) kurulmasıyla kabul edildiğini, 21 Nisan 1948'de kabul edilen ikinci karar 47 ise, halkın isteklerini belirlemek için Cammu ve Keşmir'de BM denetiminde bir Plebisit çağrısı olduğunu söyledi.

Qazi, BM Güvenlik Konseyi, Hindistan'ın Cammu ve Keşmir'i yasadışı işgali altında tutma konusundaki çıkarlarına karşı karar verdiğinden, Hindistan Keşmir'i anayasasına yasal olarak dâhil etmek için adım attığını ve bu hususta Jammu ve Keşmir'de Sham (sözde) seçimleri yapılarak Keşmir için bir anayasa oluşturmak üzere 1951'de Kurucu Meclis kurulmuştur. Hindistan’ın bu hamlelerine karşı BM Güvenlik Konseyi de Hindistan aleyhine 1951’de 91 Sayılı ve 24 Ocak 1957'de 122 sayılı kararları kabul ettiğini bildirdi.

Bununla birlikte, tekrarlanan girişimlere rağmen, uluslararası toplum bu kararların uygulanmasına yönelik anlamlı bir ilerleme kaydetmediğini söyleyen Qazi, Hindistan'ın bu toplu başarısızlığı kullanmasına ve Keşmir halkının meşru isteklerini bastırmak için devlet terörüne başvurmasına yol açarak BMGK’nın kararlarını ve uluslararası hukuku yok saydığını bildirdi.

Qazi, Keşmir özgürlük mücadelesinin, bir yanda dünyanın en büyük ikinci devletinin eşi görülmemiş baskısının, diğer yanda 9 milyondan fazla masum insanın yılmaz cesaret, kararlılık ve azminin klasik bir örneği olduğunu vurguladı. Ne 75 yıllık yasa dışı Hint İşgali ne de bu işgali sürdüren Hintli güvenlik güçlerinin aşırı zalimliği, Keşmir halkının direniş ruhunu kıramadığını söyledi.

Türk halkına ve hükümetine Keşmir için prensipli duruşu için teşekkür etti ve Keşmir için Türk desteği ve dayanışmasının Hint İşgalindeki Cammu ve Keşmir’de ezilen milyonlarca kişi için büyük bir güç kaynağı olduğunu ve onların kendi kaderlerini belirleme haklarını gerçekleştirmeleri yolunda önemli bir katkı olduğunun altını çizdi. 

Büyükelçi Qazi, Hindistan’ın 5 Ağustos 2019’da aldığı yasadışı ve tek yanlı eylemlerinden vazgeçmesi, IIOJK(Indian-Occupied Jammu-Kashmir, Hint-İşgalindeki Cammu-Keşmir)’daki insanlık dışı kuşatmasını kaldırması, işgal altındaki bölgenin demografik yapısını değiştirmek amacıyla aldığı yasa dışı önlemleri durdurması, Keşmirli gençleri yargısız infazla öldürmeyi bırakması, yasadışı biçimde gözaltına alınan Keşmirli gençleri ve siyasi liderleri serbest bırakması gerektiğinin ve Keşmirlilerin ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarında belirtildiği gibi Birleşmiş Milletler gözetimi altında yapılacak adil ve tarafsız bir plebisitle kendi vazgeçilmez haklarını kullanmalarına izin vermesi gerektiğini yeniden vurguladı.