Emekli Tümgeneral Dr. Güray Alpar’ın konuşmacı olarak katıldığı konferansta Ermeni örgütleri çerçevesinde, terör faaliyetlerinin geçmişi ve bugünü tartışıldı. SDE Konferans Salonu'nda düzenlenen SDE ve SDAV Yöneticilerinin yanı sıra, davetliler ve öğrenciler iştirak etti.
Sunumunda, Türklerin ve Ermenilerin yüzyıllarca barış içerinde birlikte yaşamış olduğunu ve kültürel yönden Türklerle bir çok benzerlikler paylaştığını söyleyen Alpar, Ermenilerin ne yazık ki Osmanlı’yı kendi emelleri doğrultusunda parçalamak isteyen devletler tarafından kışkırtıldığını ve terör örgütleri ile desteklenen bu kışkırtma ve eylemlerin her iki halk arasında acılarla dolu bir tarih yaşanmasına neden olduğunu söyledi. Günümüzde de hala bu acılar üzerinden Türkiye’nin yıpratılmak istendiğini söyleyen Alpar, “Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki, hiçbir zaman Ermenilerin çoğunluğu bu olaylara katılmamış, terör örgütlerini desteklememiştir. Hatta denilebilir ki, günlük hayatını sürdüren Ermeniler bizzat Ermeni teröristlerden kaynaklanan tehdit, baskı ve gasp olaylarına maruz kalmışlardır. Bu bakımdan Türklerin Ermenilerle değil, Ermeni terör örgütleriyle sorunu vardır” dedi.
Osmanlı’da Ermenilerin Durumu
Fatih Sultan Mehmet’in Anadolu, Trakya, Kuzey Afrika, Balkanlar ve dünyanın diğer bölgelerindeki Ermeniler üzerinde büyük gücü olan Bursa’daki Ruhani Reislik makamını 1461 yılında Patriklik seviyesine yükseltmesinin Ermeniler nezdinde büyük bir olay olarak karşılandığını belirten Alpar, bu olaydan sonra İran, Kafkaslar, Anadolu ve Kırım’dan bir çok Ermeni’nin İstanbul’a göç ettiğini söyledi.
Sorun nerede başladı?
Gerçekleştirdiği Sunumda Anadolu’da Ermeni Sorunlarının 1800’lü yıllarda Rusların Anadolu’yu ele geçirmek için bu bölgede bulunan Ermenileri kullanabileceklerini düşünmesi ile başladığını ifade eden E. Tümgeneral Alpar, bu düşüncenin en önemli uygulamasının 1827-1828 Osmanlı İran Savaşında 60.000 Gregoryan Ermeni’sinin Rusların yanında yer almasıyla gerçekleştiğini söyledi. Fransızların da çeşitli vaatlerle Ermenileri kullandığını söyleyen Alpar, “Mısır’daki Ermeniler, Fransız güçlerinin desteğiyle 1919 yılında “Ermeni Lejyonu adı altında bir birlik oluşturmuştu. Bu birlik Fransızların bölgedeki en önemli güçlerindendi” dedi.
Komitacı Ermenilerin Katliamına Maruz Kalan Ermeniler
Komitacı Ermenilerin sadece Türkleri katliama tâbi tutmakla kalmadığının altını çizen Alpar, “Komitacılar aynı zamanda durumlarından şüphelendikleri ve Türklerin tarafını tuttuğunu düşündükleri Ermenilere de çeşitli zulümler yaparak üzerlerinde baskı oluşturmuşlardır. 1890 Temmuzundaki Kumkapı gösterisinden sonra Hınçak Komitesi, durumlarından şüphelendiği, hükümet taraftan kabul ettiği Ermenilere suikastlar uygulamaya başlamıştır” dedi. Ermenilerin Ermenilere zulümlerinin sadece suikastlardan ibaret olmadığını söyleyen Alpar, İsyanlar için para teminine çalışan Ermeni komitecilernin o dönemde, çok sayıda Ermeni vatandaşını soyduklarını söyledi.
Ermeni Terör Örgütlerinden PKK’ya Geçiş
Ermeni Terör Örgütlerinin belirledikleri hedeflerin Ermenilerin bölgedeki güçlerinin çok üzerinde olduğunu söyleyen Alpar, “Amaçlarını gerçekleştirmek için ilave bir güce ihtiyaçlarının olduğunun farkındadırlar. ASALA ve PKK Bekaa ve Zeli kamplarında 1979 yılında eğitim görürken bir araya gelmişlerdi. İşbirliği ASALA’yı eğiten FHKC lideri George Habbas sayesinde başladı. Ardından 1980 yılının nisan ayında Lübnanda tekrar bir araya gelen her iki örgüt Türklere karşı “ortak eylem” kararı aldıklarını açıkladılar. Bir Ermeni-Kürt Federe Devleti oluşturma fikri üzerinde antlaşma da yine bu tarihte gerçekleşti” dedi.
23.11.2018
İlgili Görseller
Diğer İçerikler