İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Değerler Krizini Aşmak” başlıklı konferansta İslam dünyasının içerisinde bulunduğu sosyal krize ve değerlerin yozlaşmasına yönelik sorun eksenli tespitlerini ve bu krizden çıkılmasına yönelik çözüm önerilerini paylaştı.
İçinde bulunduğumuz dönem içerisinde insanlığın birçok krizle yüzleştiğini ama bu krizlerin en büyüğünün ‘değerler krizi’ olduğunu ifade etti ve bu durumun da insanın varlık krizi ile ilişkili olduğuna dikkat çekti. Varlık arayışının, insanın en uzun arayışı olduğunu belirten Görmez, tarih boyunca insanın kendisini görünen veya görünmeyen farklı nesneler üzerinden anlamlandırdığına dikkat çekti ve son iki yüzyıldır ise ‘akıl ve bilim’ üzerinden bu arayışın ve anlamlandırma gayretinin devam ettiğini ifade etti.
Bilim-Felsefe-Din ilişkisine de dikkat çeken Görmez, bu üç olgunun birbirleriyle olan ilişkisinin önemine değindi ve işlevlerine yönelik ise, “Bilim açıklamış, Felsefe düşündürmüş ve Din anlamlandırmıştır” tesbitinde bulundu. İnsanın benliğini ve varlığını anlamlandırma sürecindeki yaşanan dönüşüme temas eden Görmez, son yüzyılda özellikle bireyci yaklaşımların ön plana çıktığını ve fayda eksenli bir hayat felsefesinin şekillendiğini belirtti.
İnsanın, ruh eksenli bir varlık olduğunu ifade eden Görmez, bütün ilahi dinlere göre insanın önce ruhunun sonra bedeninin yaratıldığının anlatıldığına dikkat çekti.
İslamiyet’e göre ise insanın fıtrat üzerine yaratıldığını ve bütün değerler ile birlikte yaratıldığını belirtti. İnsanın yaratılışının anlamlandırılmasının varlığı anlamlandırmada önemli olduğunu bundan dolayı da Beşer-Adem-İnsan ilişkisi içerinde meselenin irdelenmesi gerektiğini belirtti.
İnsanın yaratılışının ve dünyaya gönderilmesinin bir ceza değil, yükseliş olduğunu ifade eden Görmez, Beşer-Adem-İnsan ilişkisi içerisinde değerlendirecek olursak, insanın dünyaya gelişiyle birlikte beşeriyetten ademiyete teşrif ettirildiğine dikkat çekti.
Bu bağlamda meseleyi ele alan Görmez, ‘Değerler Krizinin’ aşılabilmesi için ‘insan’ kalmakta ısrar etmemiz gerektiğini ifade etti. İnsanoğlunun derinleşen varlık krizinin, dijitalleşme ile ilgili olduğuna da dikkat çeken Görmez, dijitalleşme ile birlikte görselliğin egemen kılındığını belirtip, görselliğin egemenliğinin ise aklın ve kalbin yani idrakin ölümüne sebep olduğunu ifade etti. Görsel egemenlik ile birlikte üç temel krizin oluştuğunu belirten Mehmet Görmez, Ekran uygarlığının bizleri birer pasif vatandaşa dönüştürdüğünü ve her şeyi suretler üzerinden değerlendirmemize sebep olduğunu bu durumda da algıların, olguların önüne geçmesi ile neticelendiğine dikkat çekti.
Bir diğer krizin ise, seyretme ve seyredilme ‘hastalığı’ olduğunu söyleyen Görmez, müşahedesiz bir bakışın bizi anlamsızlaştırdığını belirtti. Müşahede ile seyrin arasındaki farka istinaden ise seyrin neticesinde karşımızda misal olarak bir ağaç göreceğimizi ama müşahedenin bizlere ağacın varoluşunu görmemizi sağladığını ifade etti.
Dijitalleşmenin sebep olduğu diğer bir krizin ise tecessüs olduğunu dile getiren İDE Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bu durumun dijital ortamlar aracılığıyla başkalarının mahremini takip etmek ve bunun özel gayreti sonucunda şekillendiği belirtti.
İçinde bulunduğumuz bu krizi aşabilmenin ise bilgiye bütüncül bir bakış açısıyla bakabilmemizden geçtiğini belirten Görmez, dini bilimler veya din dışı bilimler ayrımına gitmeden kainata dair her türlü bilgiye bütüncül bir perspektif ile bakabilmenin çok önemli olduğunu vurguladı.
Varlık arayışının en büyük arayıcılarının gençler olduğunu belirten Görmez, gençlerin bu arayışını doğru bulduğunu belirtti bunun yanı sıra x-y-z kuşakları üzerinden gençleri tanımlamanın indirgemeci bir yaklaşım olduğunu ve bu bakış açısının doğru olmadığı belirtti.
Konuşmasının akabinde katılımcıların sorularını yanıtlayan Mehmet Görmez, SDE yöneticilerine teşekkürlerini ifade ederek konuşmasını neticelendirdi.
Diğer İçerikler