Serhat Şabap
Latin Amerika’yı yeterince tanımamızın büyük bir eksiklik olduğunu ifade eden kutlu, Latin Amerika hususunda araştırmacıların ilgisiz olduğunu ve bize ‘uzak’ olarak atfedilen bölgelerin aslında oldukça ‘yakın’ olduğunu vurguladı.
Latin Amerika’nın sadece fiziki sınırlar bağlamında değil, nüfus ve ekonomi ölçeklerinde de oldukça büyük ve gelişmiş bir bölge olduğunu ifade etti. Bölgenin dahi iyi anlaşılması için öncelikle isimlendirmeleri doğru okumamız gerektiğini ifade eden Kutlu, ‘Latin Amerika, Latince diller konuşan Katolik inancına mensup Avrupalı ülkeler tarafından keşfedilen ve sömürülen ülkelerden oluşur’ dedi.
Bölgedeki hâkim dillerden de bahseden Kutlu, sırasıyla İspanyolcanın (19 Ülke), Portekizcenin ve Fransızcanın bölgedeki ülkeler tarafından resmi dil statüsünde kabul edildiğini belirtti. Latin Amerika bölgesinin 22 milyon metre karelik yüz ölçümüne sahip olduğunu ifade eden Kutlu, ayrıca 600 milyon nüfusa sahip olduklarını ve sadece bu değerlerin bile bölgenin öneminin anlaşılması için birer örnek olabileceğini vurguladı. Özellikle iş dünyasının bölgeye yönelik yatırımlarının artması gerektiğini bunun yanı sıra devletin resmi statüler dahilinde temsiliyetini büyük oranda sağlamasının da önem arz ettiğine dikkat çektiLatin Amerika’nın sosyolojik yapısına da dikkat çeken Kutlu, bölgedeki herkesin melez olduğunu belirtti bunun yanı sıra bölge halklarının dillerinin, dinlerinin ve tarihlerinin bir olmasının oldukça önemli olduğunu bu noktada Türkiye’nin bölge ile kuracağı iyi ilişkilerin getirilerinin ön görülenden daha büyük olacağını ve özellikle BM gibi kuruluşların oylamalarında bu ilişkilerin Türkiye için bir kazanım olabileceğine dikkat çekti.
Türkiye özelinde de bir mukayese de yapan Kutlu, Latin Amerika’da çok kuvvetli bir kast sistemi olduğunu bu sistemin yazılı olmayan kurallar aracılığıyla hala etki gösterdiğini, bu durumun da toplumda büyük bir güvensizliğe ve ümitsizliğe sebep olduğunu belirtti. Türkiye’deki gibi Anadolu’dan gelen bir gencin General olabilmesi, Siyasetçi veya Akademisyen olabilmesinin ise Latin Amerika’da görülemeyeceğini belirtti.
Latin Amerika bölgesinin sahip olduğu doğal kaynaklara da dikkat çeken Kutlu, Venezuela’nın dünyada kanıtlanmış en büyük petrol yataklarına sahip olduğunu bunu yanı sıra, Şili’nin de dünyanın bakır üretiminin yüzde 30’unu tek başına ürettiğini belirtti. Bu noktada verilebilecek örneklerin oldukça fazla olduğunu ifade eden Kutlu, bölgenin her anlamda bir öneme sahip olduğunu ve Türkiye’nin hem kamu kurumları hem de özel sektör aralığıyla bölgede daha görünür olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin bölgede ilişkilerinin, Osmanlı’ya kadar uzandığını ifade eden Kutlu, 1850’li yıllarda Osmanlı tebaasına mensup, Hristiyan Arapların, Yahudilerin ve de Ermenilerin, Latin Amerika’ya geldiğini ve ticaretle uğraştığını ifade etti. Arap, Yahudi ve Ermeni ulusundan insanların göç etmesine rağmen, Osmanlı tebaası olmalarından mütevellit bölgede ‘El Turco’ ismiyle nitelendirildiklerini ifade eden Kutlu, bu insanların Latin Amerika’nın siyaset-bürokrasi-iş dünyasında öncü noktalara geldiklerini ve ‘Türk’ kimliği üzerinden de tanımlandıklarını vurguladı.
Hali hazırda Latin Amerika bölgesindeki üç ülkenin, El Salvador, Paraguay ve Dominik Cumhurbaşkanın da ‘Osmanlı torunu’ olduğunu belirtti.
Türkiye’nin bölgedeki görünürlüğüne istinaden Türk Hava Yollarının büyün bir önemi olduğuna dikkat çeken Kutlu, Türk Hava Yollarının hizmet kalitesinin muadillerine nazaran büyük fark yarattığını ve Türkiye lehine bir algı oluşturduğunu ifade etti.
Program sonrasında katılımcıların sorularını yanıtlayan Kutlu, Latin Amerika’ya olan ilginin artması hususundaki temennileriyle konuşmasını neticelendirdi.