Stratejik Düşünce Enstitüsü(SDE)'nde "Paylaşılamayan Sular ve Türk-Yunan Gerilimi" başlıklı konferans düzenlendi.
Konferansın konuşmacısı (E)Deniz Kurmay Albay-Güvenlik Politikaları Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Yavuz, konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Ege ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları sorunları üzerinde duran Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Ege’deki sorunları kıta sahanlığı, karasuları, hava sahası sorunları, FIR hattı nedeniyle yaratılan hava sahası sorunları, deniz yan hududu sorunlar, aidiyeti tartışmalı adacıklar ve kayalıklar, Lozan Barış Antlaşması hilafına silahlandırılan adalar, Ege’de arama-kurtarma sahaları sorunları, NATO çatısı altında çıkan çeşitli sorunlar şeklinde sıralarken, “Megali İdea” kavramına da değinip bu görüşün “Büyük bir Yunanistan kurma hayali” olduğunu belirtti.
Ege’de iki devleti ilgilendiren hemen hemen her konunun bir sorun olarak karşımıza çıktığını belirten Yavuz, deniz yetki alanlarına yönelik belirlenmiş bir sınır olmadığını ifade etti. Ege’de tarihten bugüne ulaşan Deniz Yetki Alanları sorunlarının kaynağının ise Osmanlı-İtalya Trablusgarp Savaşı, 1912-1913 Balkan Savaşları, Lozan Barış Antlaşması, Montrö Antlaşması, Paris Barış Konferansı ve Türkiye ile Yunanistan’ın NATO üyeliği olduğunu söyledi.
Kıta Sahanlığı konusuna da değinen Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Türkiye’nin, Ege’nin eşit paylaşımı doğrultusunda Yunanistan ile kıta sahanlığı konusunu ikili görüşmeler yoluyla çözümlemek istediğini belirtirken Türkiye’nin, bu sorunların diğer Ege sorunları ile birlikte adil ilkeleri esas alan müzakerelerle çözülmesi taraftarı olduğunu da sözlerine ekledi.
Yavuz, Hava Sahası sorunlarında anlaşmazlığın esasının, “Yunanistan’ın ‘Uçuş Malumat Bölgesi’ sorumluluğunu hükümranlık hakkı gibi istismar etmesi” olarak ifade etti.
Gayri askeri statüdeki Doğu Ege Adaları konusuna de değinen Yavuz, “Silahsızlandırılmış statü, bu adaların kara, karasuları ve bunların üzerindeki hava sahasını kapsamakta olup, bunlar üzerinde Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerine ilişkin tahkimat/üs tesisini ile her türlü silah konuşlanmasını ve askeri uçuşları yasaklamaktadır.” dedi ve Yunanistan’ın, 1960’lardan beri anılan adaları silahlandırdığını, bu durumu, diğer ülkelerle yaptığı askeri tatbikatlar kapsamına aldırmaya ve hatta NATO planları içine sokmaya çalışarak böylelikle andlaşmalara aykırı hareketlerine meşruluk kazandırmaya çalıştığını sözlerine ekledi.