Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde “Rusya: Dün, Bugün, Yarın” başlıklı panel düzenlendi. SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar’ın oturum başkanlığını yaptığı panelde Rusya Bilim ve Kültür Merkezi Başkanı Doç. Dr. Aleksandr Sotniçenko, Araştırmacı Mehpare Sultanova, SDAV Başkanı Sinan Tavukcu ve SDE Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika Uzmanı Dr. Gökberk Durmaz konuşmacılar arasındaydı.
SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar, panelin açılış konuşmasını yaptıktan sonra Rusya-Ukrayna savaşı hakkındaki son gelişmeleri aktardı.
Araştırmacı Mehpare Sultanova ise Rusya’da çalışmalarını sürdürmek için bir süre bulunduğu Lomonosov Üniversite’nde edindiği deneyim ve bilgileri katılımcılarla paylaştı.
SDAV Başkanı Sinan Tavukcu, panelde Rusya’nın “Son Anayasa Değişiklikleri, Pasaportlaştırma Politikası ve Rus Kazaklarının Yeniden Paramiliterleştirilmesi” konularını ele aldı.
“Rusya Federasyonu topraklarında, devlet kurucu halkın dili olan Rusça devlet dilidir. Rus halkı devlet kurucu bir halk olduğu gibi, Rusya Federasyonu’nun ortak hukuka sahip halklarının çok milletli ittifakına dahildir.” ifadesine yer verilen Anayasa’nın 68’inci maddesinde yapılan değişikliğe değinen Tavukcu, böylece Rus halkının, devletin kurucu halkı olarak federasyona dahil diğer halkların üstünde bir konumuna yerleştirildiğini ve kurucu halkın dili olan Rusça’nın devletin tek resmi dil haline getirildiğini, federasyonu oluşturan diğer halkların dillerinin resmi dil ve devlet dili olmaktan çıkarıldığını ifade etti.
Bununla birlikte, bir devletler ittifakı olarak kurulan Rusya Federasyonu’nu “çok milletli ittifak” olarak yeniden tarif ederek federe devletlerin devlet olmaktan kaynaklanan haklarını tanımayacağını bir bakıma ilan etmiş olduğunu da sözlerine ekledi.
Konuşması esnasında Rusya’nın pasaportlaştırma politikasına da değinen Sinan Tavukcu, politikanın hedef kitlesini, Eski Sovyet devletlerinde yaşayan; Etnik Ruslar, Rusça konuşanlar, Rusya ile kültürel, dini veya tarihi bağları paylaşan ve yurtdışında ikamet eden diğer azınlıklar olarak sıraladı.
Sinan Tavukçu, Rus Kazaklarının Yeniden Paramiliterleştirilmesi konusunda ise “Sayıları tahmini beş milyonu bulan Kazaklar sisteme ve (gayri resmi olarak) askeri yapıya entegre edilmeye çalışılmaktadır. Moskova’nın Kazakları paramiliter bir güç olarak yeniden konumlandırması, Kafkasya halkları başta olmak üzere diğer halkları bastırmak amaçlı kullanılacağı endişesine yol açmaktadır.” dedi.
SDE Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika Uzmanı Dr. Gökberk Durmaz panelde, “Uluslararası Siyasette Rus Dış Politikası” adlı konuşmasını gerçekleştirdi.
Durmaz konuşmasında öncelikle, Rusya’nın tarihi perspektifini ele alarak siyasi politikası hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Ukrayna-Rusya savaşı konusunu da ele alan Durmaz, “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasını tasvip etmiyoruz ancak bir de kamuoyunda da birçok kez tartışılan diğer taraftan bakmak gerekiyor.” dedi. Madalyonun diğer yüzüne bakıldığında, sistematik bir Batı ilerlemesi göründüğünü söyleyen Durmaz, bu Batı ilerlemesinden bahsederken aslında Rusya’yı tamamen kuşatıcı şekilde hatta bir an önce Rusya’yı bertaraf edip Çin üzerine yürümeyi hedefleyen bir stratejiyi kastettiğini dile getirdi.
Rusya Bilim ve Kültür Merkezi Başkanı Doç. Dr. Aleksandr Sotniçenko ise “Rusya’nın Ulusal Kimliği ve Dış Politikası (1985-2022)” üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Sotniçenko, SSCB’de tatbik edilen ideolojik süreçler ve geleneksel dış siyaseti şöyle tanımladı: “Son derece gelişmiş bir medeniyet olan SSCB, tüm dünya halkları için örnek bir devlettir, küresel bir siyaset teorisi olan komünizm, aynı zamanda resmi ideolojidir. Sosyalizm, devletçilik ve merkezi planlı iktisadi sistem ülkenin temelini teşkil eder. Seküler ve anti-emperyalist olan sosyal yapı, bölgesel düzeydeki halk kültürünün korunmasına yönelik politikalarla desteklenir. Sol ideolojinin öngördüğü gelir desteğinden toplumun tüm ihtiyaç sahibi kesimleri istifade eder. Ayrıca gelişme ve kalkınmada öncelikli sırada yer alan az gelişmiş bölgeler de yatırım bütçesinden daha fazla pay alır. Dış siyasetin temelini teşkil eden iki kutuplu dünya düzeni bir yandan Batı ile barış ve işbirliğini, diğer yandan da Filistin, Afganistan ve Afrika’nın verdiği kurtuluş mücadelesini desteklemeyi öngörür.”
Ukrayna konusuna değinip süreci Rusya'nın ulusal kimliğine ve milli güvenliğine meydan okuma olarak değerlendiren Sotniçenko, konuşmasında SSCB sonrası dönemden bugüne kadar olan dönemde Rusya ve Batı arasında geçen olayları hatırlattı. Bu sürecin sonunda ise Rusya’nın vereceği karşılığı “Son 30 sene Rusya siyaseti Batıyla ekonomi işbirliği ve küresel ticaret sisteminin parçası olarak gelişti. Örneğin, Kuzey akımı, Rosatom’un Avrupa’daki çalışmaları. Ancak bu yanlış oldu. Bundan sonraki süreçte yapılacak olan Alternatif kimliğin ve yeni dış politikanın gelişmesi” olarak ifade etti.
Doç. Dr. Aleksandr Sotniçenko, başlıca ortakları Türkiye, Çin, İran olarak sıralarken, dış politikayı ise egemenliğin güçlendirilmesi, çok kutupluluk, Asya bakışı ve Avrasyacılık olarak ifade etti.