Oturum başkanlığını Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkanı Doç.Dr. Güray Alpar’ın yaptığı “Rusya-Ukrayna Krizinin Yansımaları” panelinde ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Tanrısever, SDE Savunma Güvenlik Kurulu Başkanı Tuğgeneral (E) İhsan Başbozkurt, SDE Savunma ve Güvenlik Koordinatörü Kd. Albay (E) Mithat Işık ve Kurmay Albay (E) İlyas Süpürgeci konu hakkında görüşlerini paylaştı.
“Rusya NATO’nun küreselleşmesine karşı çıkıyor”
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Tanrısever, Ukrayna krizinin arkasında Sovyetler Birliği’nin dağılması ve ABD ile Rusya arasında yaşanan derin sorunların olduğuna işaret etti.
“Rusya Amerika Birleşik Devletleri’nden NATO’nun doğuya doğru genişlemeye devam etmeyeceğine dair bir taahhüt istedi ancak ABD istenen olumlu cevabı vermedi. NATO’nun açık kapı politikasından dolayı ABD Rusya’nın istediği taahhüdü vermedi. Bir de NATO küreselleşiyor artık. Rusya da bu küreselleşmeye karşı çıkıyor ‘siz kendinizi sınırlandırın’ diyor.”
Peki Rusya olumlu yanıt bulmayacağını bile bile neden bu talepte bulundu? Tanrısever’e göre “Rusya burada öyle ya da böyle kısıtlı bir askeri operasyon yapmak istiyor ve bunun için bir gerekçe gerekiyordu. O yüzden böyle bir talepte bulundu. Çünkü Kırım’ın su sorunu var. Donbas bölgesinde de kontrolü sağlayacak bir konuşlanma gerekiyor. Bu yüzden Rusya operasyon istiyor.”
Putin için Ukrayna bir fırsat mıdır? Yoksa bir kâbus mu?
Panele çevrimiçi katılan Kurmay Albay (E) İlyas Süpürgeci ise “Putin İçin Ukrayna Bir Fırsat mıdır? Yoksa Bir Kâbus mu?” sorusu özelinde konuyu değerlendirdi ve birkaç soru cevaptan oluşan sunum yaptı.
Ukrayna meselesinin özü nedir?
Kurmay Albay (E) İlyas Süpürgeci:
“Meseleye doğrudan ve dolaylı olarak tesir eden birçok etken olmakla birlikte; meselenin özünü teşkil eden eylem uluslararası kamuoyu tarafından, “Putin yönetimi tarafından, Ukrayna egemen ülkesinin topraklarının bir bölümünün fiilen koparılarak işgal edilmesi, diğer bir bölümü üzerinde istikrarsızlaştırma faaliyetleri yürütülmesi ve Ukrayna'nın egemenlik haklarını kullanmasının askeri güç kullanma tehdidi ile engellenmeye çalışılması” olarak görülmektedir. Putin yönetiminin ileri sürdüğü gerekçeler ve/veya iddialar ise genellikle uluslararası alanda pek dikkate alınmamaktadır.”
Putin'in niyet ve maksadı nedir?
Kurmay Albay (E) İlyas Süpürgeci:
“Bir niyet ve maksat olmadan bu kadar önemli eylemlerin gerçekleştirilmesi düşünülemez… Putin'in niyet ve maksadı; tekrar küresel bir güç olabilme potansiyelini ve inisiyatifini ele geçirmektir. Putin yönetimi, bu niyet ve maksadı gerçekleştirebilmek için geliştirdiği yol haritasına uygun olarak ilerlemektedir. Ukrayna ülkesinin jeopolitik önemi başta olmak üzere, birçok nedenle tekrar âdeta Rusya'nın bir uydusu haline getirilmesi süreci, Putin yönetiminin stratejik yol haritasının en önemli adımıdır. Bir başka deyişle Rus büyük stratejisinin, Karadeniz'deki ve Doğu Avrupa'daki en önemli parçasıdır.”
Putin yönetimi, niyet ve maksadını gerçekleştirmek için gerekli güce sahip midir?
Kurmay Albay (E) İlyas Süpürgeci:
“Güç hesabında, zaman ve mekân faktörleri bakımından farklı derinlikler ve farklı stratejiler içeren alternatifler ve faraziyeler söz konusu olacaktır. Milli güç unsurlarının ve kaynaklarının; muhtemel bir harekât süresince ve özellikle sonrasında zamana bağlı olarak; seviyesinin nasıl bir seyir izleyeceği ve bunun uzun vadeli sonuçlarının Rusya'nın bir bütün olarak genel dengesini -jeopolitik ve stratejik seviyede- nasıl etkileyeceğinin farklı simülasyonlarla hesaplanacağı şüphesizdir… Rusya yönetimi, BATI karşısında genel görünümde jeopolitik olarak yalnızdır ve mevcut milli güç unsurlarıyla tekrar bir soğuk savaşa girmenin önemli ölçüde aleyhine sonuçlar doğurabileceğini görebilecek stratejik akla ve tarihten alabileceği gerekli derslere sahiptir…”
Kurmay Albay (E) İlyas Süpürgeci konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:
“Ukrayna Putin için hem tutku hem kaygı kaynağıdır. ABD’nin liderlik ettiği batının Rusya’ya genişleme, büyüme, küresel güç olarak dünya sahnesine geri dönmeye izin vermeyeceği açıktır. Büyük bir krizle karşı karşıyayız. Putin'in ne kadar ileri gidebileceğini hep birlikte göreceğiz.”
“Rusya operasyonla Donbas ve Kırım’ı bağlayabilir”
SDE Savunma ve Güvenlik Koordinatörü Kd. Albay (E) Mithat Işık, Rusya Devlet Başkanı Putin’in göreve geldiğinden beri Rusya’nın güvenliğini tam anlamıyla nasıl sağlayabileceğine dair çalıştığına işaret etti ve Rusya’nın askeri taktiklerinden, operasyonlarından bahsetti:
“Rusya güvenliğini düşünerek 2014’te harekete geçti ve Kırım’ı ilhak etti. Rus ordusunun buralarda uyguladığı teknik gayri nizami harptir. Yeraltı kuvvetleri, yardımcı kuvvetleri vs. var. Bunları kullanıyor Putin. Gelişen teknoloji sayesinde askeri ve sivil bürokratlar üzerindeki baskılarla birlikte farklı bir savaş türü ortaya çıktı: Hibrit Savaş! Bu hibrit savaşı yapan ülkeler terör örgütlerini konvansiyonel silahlarla destekleyerek kara gücü olarak kullanıyorlar. Kırımın işgaline baktığımızda da Rus özel kuvvetlerinin eğittiği paramiliter güçler hibrit savaş unsurlarıyla desteklendi ve Kırım ilhak edildi.”
“Kırım Rusya tarafından ilhak edilirken Avrupa, ABD yeterli tepkiyi göstermemişti işte bugün yaşanan kriz o zaman sessiz kalınmasından kaynaklanıyor.” diyen Işık, Rusya askeri operasyon başlatabilir mi sorusuna ise şöyle cevap verdi:
“Ruslar şu anda tam anlamıyla psikolojik bir harp yürütüyor. Ukrayna sınırına asker, silah yığıyor; tatbikatlar yapıyor. Peki operasyon yapar mı? Rusya bir kısım konvansiyonel güç ve silah desteği ile, Donbas’taki paramiliter güçlerle ortak hareket ederek Kırım’la Donbası bağlamak için o bölgeyi (Mariupol) işgal edebilir ve böylece Kırım’a karadan bağlantı sağlayabilir.”
Başka seçenekler yok mu? Kd. Albay (E) Mithat Işık’ göre Putin Ukrayna sınırına yığdığı ordu ile Kiev’e kadar gidebilir. Ya da psikolojik harbin verdiği üstünlükle masada istediklerini elde edebilir de.
“Rusya kasten sorunlu topraklar bırakıyor ve bununla elini güçlendiriyor”
SDE Savunma ve Güvenlik Kurulu Başkanı Tuğgeneral (E) İhsan Başbozkurt ise Rusya’nın tutumunu şu şekilde değerlendirdi:
“Rusya, NATO’ya üye olan ya da yönünü batıya çeviren ülkelerin tutumunu hazmedemiyor. Bu devletleri Rusya, kendi arka bahçesi olarak görüyor. 70 yıl bu halklar Sovyetler hâkimiyetinde yaşamış. Bazı toplumlar daha benliklerini bulamadı. İşte Rusya “bu devletler NATO’ya vs. girerek beni tehdit ediyorlar” diye algılıyor.”
Başbozkurt, Rusya tarafından kasten bırakılan sorunlu topraklardan da bahsetti:
“Gittiği ülkelerde kasten sorunlu topraklar bırakıyor Rusya. Bunu yaparak gelecekte o ülkelerin etnik gruplarıyla strateji geliştirerek oralara hâkim olmak istiyor. Rusya sorunlu alanlar yaratarak masada elini güçlendiriyor. Ukrayna’da, Gürcistan’da, Libya’da olduğu gibi.”