Stratejik Düşünce Enstitüsü'nde “Stratejik ve Taktik Yönleriyle Sarıkamış Harekatı” başlıklı bir konferans düzenlendi. Konferansın konuşmacısı SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar, konuşmacılara konu hakkında bilgiler verip değerlendirmelerde bulundu.
Sarıkamış harekatının, üzerinde en fazla tartışma yaşanan harekatlardan birisi olduğunu söyleyen Alpar, “Tarihsel olayların değerlendirilmesinde duygusallık ve olayı etkileyen tüm ana faktörlerin incelenmemesi bizi yanlışa götüren en önemli sebeplerdir. Bu nedenle duygusal yaklaşarak dramatize etmek yerine, olaylara daha geniş bir çerçeveden bakarak o dönemde bu harekâtı etkileyen ana faktörlerin incelenmesinde yarar olduğu düşünülmektedir.” dedi.
Doç. Dr. Güray Alpar, Sait Halim Paşa’nın Malta esaret günlerinde bu konuya ilişkin şu sözlerini dinleyicilerle paylaştı “Ben harbe karşıydım. Ancak Enver Paşa Alman ittifakını gerçekleştirerek onlardan aldığı kaynaklarla Boğazı tahkim ettirmese idi aniden işgal edilmemiz kaçınılmaz olacaktı. Kabine içinde ben dâhil birçok kişi bu tehlikeyi göremedik.” Alpar, bu şartlar altında bir müttefik bulma imkânı kalmayınca Sultan Reşat’ın Almanlar ile antlaşma yapılması için Sait Halim Paşa’yı 8 Ocak 1914 tarihinde yetki belgesi ile görevlendirdiğini belirtti.
“Tannenberg Muharebesi” konusuna da değinen Alpar, bu muharebenin 26 Ağustos-30 Ağustos 1914 tarihleri arasında gerçekleşen Almanların Birinci Dünya Savaşı’nda kazandıkları en net savaş olduğunu ifade ederken bu zaferle Rusların daha başından durdurulduğunu böylece Almanların Fransa Cephesinde savaşa devam edebilme fırsatını yakalayabildiklerini öte yandan bu zaferin, Rusların Sarıkamış’ta sınırı geçerek Osmanlı topraklarını işgale başlamalarından yaklaşık 2 ay önce kazanılması nedeniyle Sarıkamış Harekâtı için de ilham kaynağı ve model olduğunu sözlerine ekledi.
Enver Paşa hakkında yapılan eleştirileri de elen alan Alpar, Rusların Orta Asya Türklerinin Enver Paşa’ya olan hayranlığını bitirmek adına 1920-1930 yılları arasında gösterime sokulan bir film ile Enver Paşa’yı Türk halkının düşmanı olarak gösterilmeye çalışıldığını belirtip Sömürgeci devletlerin Enver Paşa’nın yarattığı direniş sayesinde çöktüğünü, zaman, emek ve malzeme kaybettiğini söylerken Enver Paşa’nın Balkan savaşı sonunda orduyu gençleştirdiğini, çalışmak istemeyenleri ve pasif kalanları ayırdığını, sisteme uymayanları da pasifize ettiğini ifade etti.
Öte yandan Alpar, Ermenilerin, yaptıkları zulüm ve katliamlardan sonra güvenlik için alınan göç ettirme kararından onu sorumlu tutma ve bu kinlerini Sarıkamış üzerinden istismar etme çabalarının bulunduğunu, bir yandan da Enver Paşa'nın Atatürk ile önemli bir sorunu olmamasına rağmen sanki bir orduyla sınırda bekliyor izlenimi yaratılmaya çalışıldığını belirtip “Enver Paşa Dahiliye Nazırının ona bir şey olursa Orduyu kime emanet etmeleri gerektiği sorusuna Mustafa Kemal cevabını vermiştir. Kurtuluş mücadelesi sırasında Enver Paşa Mustafa Kemal’e bir mektup yazarak böyle bir şeyin olmayacağı garantisini vermiştir. Atatürk, Enver Paşa’nın ölüm haberini duyunca ‘O bir güneş gibi doğdu ve bir grup ihtişamıyla battı. O ölmedi, şehit oldu.’ demiştir. ” dedi.
Rauf Orbay’ın hatıralarında, Enver Paşa’nın savaşa girme konusunda bir kabahati olmadığını söylediğini, Sarıkamış harekatının stratejik alanda İstanbul’un işgalini önlediğini dile getiren Doç. Dr. Güray Alpar, İngiliz Dışişleri Bakanı Kitcehere’ın, Rusların bu harekat dolayısıyla İstanbul’a çıkarma yapamamasından son derece rahatsız olduğunu beyan ettiğini de sözlerine ekledi.
Son olarak harekatı taktik ve stratejik yönlerinden değerlendiren Doç. Dr. Güray Alpar, “Tarih uluslar için mükemmel bir erken uyarı sistemidir” diyerek harekatın stratejik açıdan hedefine ulaştığını, Rus ordusunun geciktirildiğini ve zayiat verdirildiğini, İstanbul’u kuzeyden tehdit etmesinin engellendiğini ifade etti.
Diğer İçerikler