Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde "Tacikistan-Türkiye İlişkilerinin 31. Yılı ve Su Diplomasisi" başlıklı panel gerçekleştirildi. Tacikistan Ankara Büyükelçisi Ashrafjon Gulov, SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar, Tacikistan Ulusal Bilimler Akademisi Üyesi Prof. Dr. Usmanzoda H. Usmon ve araştırmacı Sayed Sulaiman Nabil panelin konuşmacıları arasındaydı.
Panelin moderatörü SDE Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Gökberk Durmaz, insanlığın İngiliz sanayii devrimi sonrasında enerji, doğal kaynaklar ve hammadde krizine girdiğini ve bu yüzden de ülkeler arasında ihtilafların arttığını, geçtiğimiz 200 yılda ülkeler arasındaki uluslararası rekabetin enerji ve hammadde kaynaklarının paylaşımı konusunda olduğunu ancak bu süreçte yeterince önem verilmeyen doğal kaynakların bir tanesinin de su kaynakları olduğu ifade etti.
Antik dönemden bu yana, 9. yüzyıldan itibaren kendilerinin o bölgede devlet yapılarının ve kültürel aidiyetlerinin sağlandığına, bugünün modern Tacikistan’ının da bu temeller üzerinde kurulduğuna dikkat çeken Tacikistan Ankara Büyükelçisi Ashrafjon Gulov, 16 Aralık 1991 yılında Tacikistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden birisi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’yle ikili ilişkilerin bugüne kadar artarak devam ettirildiğini, BM, AGİT, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi farklı uluslararası platformlarda Tacikistan-Türkiye ilişkilerinin uluslararası arenaya taşındığını ve ikili ilişkilerin 31. yılını da bu yıl itibariyle idrak ettiğimizi ifade etti.
Su Diplomasisi konusunda ise Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman önderliğinde Tacikistan’ın bu konuya özellikle önem verdiğini ifade eden Gulov, su kaynaklarının kullanımında örnek bir ülke olma yönündeki çabalarına ve sürdürülebilir kalkınma için su kaynaklarının doğru kullanımına, kişi başı günlük ortalama 20 ila 50 litre arasında kullanılan suyun verimli olarak kullanılması gerektiğine, yaklaşık 3.6 milyar insanın su kaynaklarına erişiminde sorunlar yaşadığına, Tacikistan’ın bölgedeki su kaynaklarının yaklaşık olarak %60’ına sahip olduğuna, Tacikistan’ın elektrik ihtiyacının %98’ini ise hidroelektrik santrallerinden karşıladığına dikkat çekti ve bu konuda Tacikistan’ın yapmış olduğu çalışmalara değindi.
Konu hakkında değerlendirmelerde bulunan SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar ise, Dünya ve ülkeler için suyun jeopolitik ve jeostratejik bir öneme sahip olduğunun artık yadsınamayacağını, bir yaşam gerekliliği olan suyun küresel ısınma ve yanlış kullanım nedeniyle azalmasının bir güvenlik tehdidi olarak ortaya çıktığını, 2050 yılında dünya nüfusunun 9,7 milyar olacağının ve bu nüfusun %52’sinin ise su stresi yaşayan bölgelerde yaşayacağının tahmin edildiğini ifade ederken, gelecekte su alanlarına sahip ülkelerin, su problemi çeken ülkeler nezdinde “suyun uluslararası ortak kullanım hakkı” adı altında bir siyasi baskıya maruz kalma ihtimalini beraberinde taşımakta olduğunu da belirtti.
“Gereken radikal tedbirler alınmadığı takdirde; insan, endüstrileşme, modernleşme, kentleşme ve küresel ısınma faktörlerine bağlı kısır döngünün, küresel su stresi sorununun tüm dünyayı etkileyecek bir şekilde gelecek yıllar içinde etkisini sürdüreceği öngörülmektedir.” diyen Alpar, Tartışmalı sınır veya ortak bölgelerde bulunan su rezerv kaynaklarının yeni bölgesel çatışmaları artırma riskinin suyun küresel değerinin artması ile birlikte çoğalacağını, ülkeler açısından su havzalarına sahip olmak bir avantaj olarak görülse de ülkelerin sahip olduğu su rezervlerinin küresel bir ortak payda sayılmasının belli çatışma risklerini de beraberinde taşıdığını, su ve suya bağlı jeopolitiğin giderek daha fazla önem kazandığını ve bu alanın daha ayrıntılı çalışılması gerektiğini dile getirdi.
Modern dünyanın gerçekleri, su ve iklim değişikliği ile ilgili sorunların artması, suya erişim ve insanlık için sağlıklı bir yaşam ortamının etkin yönetimi gibi meselelerin önümüzdeki on yılda birçok sorunla karşı karşıya olunduğunu kanıtladığını belirterek sözlerine başlayan Tacikistan Ulusal Bilimler Akademisi Üyesi Prof. Dr. Usmanzoda Hayridin Usmon ise Tacikistan Cumhuriyeti'nin dış politikasındaki mevcut durumun gelecek perspektifi dikkate alındığında, "su diplomasisi"nin öncelikli bir yön olarak kabul edilmekte olduğunu ve güçlendirilmesi sadece Tacikistan için değil tüm insanlığın menfaati için olduğunu çünkü daha öncesinde de belirtilen konularla ilgili sorunların dünyada her geçen gün arttığını ve devletleri endişelendirdiğini ifade etti.
"Su diplomasisi"nin hem Tacikistan Cumhuriyeti için ulusal çıkarların korunması hem de Orta Asya'nın bölgesel güvenliğinin sağlanması açısından önem taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Usmanzoda Hayridin Usmon, “Son yıllardaki iklim değişikliğinin bir sonucu olarak, Tacikistan'daki toplam buzul hacminin üçte biri veya bin buzulu yok oldu. Böyle bir durumda, dış politikada 'su diplomasisi'nin teşvik edilmesi, ülkede su kaynaklı sorunların ve GSYİH'nın zarar görmemesi için buzulların korunması ve restorasyonuna zemin oluşturacaktır. Elbette ortak çabalar olmaksızın bu tür sorunların önlenmesi ve çözülmesi mümkün değildir çünkü su yönetimi tüm dünyadaki en karmaşık ve hayati konulardan biridir.” dedi.
Konferansın konuşmacılarından araştırmacı Sayed Sulaiman Nabil ise konuyu bölge ülkeleri ve Afganistan açısından değerlendirdi. Nabil, Afganistan'ın yıllık su üretimi 57 milyar m3 olduğunu ancak bu miktarın ancak % 20-30'unu kullanabildiğini, Afganistan’ın bu sektördeki baraj ve altyapı çalışmalarında dünyanın en başarısız 10 ülkesi arasında yer aldığını, Afganistan nüfusunun sadece yüzde 31'inin güvenli temiz suya erişimi olduğunu söylerken dünyanın geri kalanında olduğu gibi Afganistan'ın da su kaynaklarının tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, önceki yıllara göre Ceyhun nehrinin toplam suyunun % 20, Hindukuş ve Pamir dağlarındaki buzulların toplam suyunun ise %30 azaldığını aktardı.
Su konusu bu bölgenin geleceğinde hem barış hem de savaş açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirten Nabil, “Ortak paydada buluşmak ve kazan-kazan politikasını benimseyerek adımlar atmak, bölge ülkelerini işbirliğine teşvik ederek barış ortamının oluşmasına katkı sağlayacaktır” dedi.