SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar panelin açılış konuşmasında Türk tarihine ışık tuttu, tarihten gelen bağların bölgede kopmadığını ve hala günümüzde de devam ettiğini söyledi.
Alpar, günümüz ortamında güvenlik algısının değiştiğine de dikkat çekti, yeni güvenlik anlayışında bölgesel birlikteliklerin olabileceğine ve bunun bölgesel ve küresel barışa hizmet edeceğine işaret etti.
“Örneğin Balkanlar ya da Hint Bölgesi gibi bölgesel işbirlikleri olabilir ve bunlar birbirleriyle ekonomi ve savunma alanlarında işbirliği yapabilir. Biz neden güç dengesi deyince sadece ABD, Çin ya da Rusya’yı konuşuyoruz?”
Peki, basında hak ettiği kadar yer bulamayan "Türk Devletleri Teşkilatı" nasıl okunmalı?
“Türk Devletleri Teşkilatı” ismini alarak bir uluslararası birliktelik oluşturulması ve dünyaya biz varız denilmesi önemli” diyen Yozgat Bozok Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu şöyle devam etti:
“Türk Devletleri Teşkilatı herhangi bir oluşuma alternatif olarak kurulmuş bir yapılanma değil. Artık yeni sistemde ülkelerin tek yönlü bir dış politika izlemesi mümkün değil. Yani Türkiye hem en çok ihracat yaptığı Avrupa Birliği ülkeleri ile ticaretine devam edecek hem de Türk Devletleri Teşkilatı ile ticaret yapacak.”
Prof. Dr. Kürşad Zorlu, Nahcivan koridoruna dikkat çekti, açılmasının Türkiye’nin Kafkasya’ya, Orta Asya’ya ulaşması açısından önemli olduğuna vurgu yaptı. Gelişmelerin umut verdiğini de söyleyen Zorlu, “Türkmenistan Devlet başkanı Türkmen gazının Hazar’dan Azerbaycan’a aktarılabileceğini söyledi. Türkmenistan’ın gazını batıya taşıması açısından Türkiye- Azerbaycan birlikteliği önemli” diye konuştu.
Türk Devletleri Teşkilatı isminin alınmasının zamanına da dikkat çekti Zorlu, Azerbaycan’ın galibiyetiyle sonuçlanan İkinci Karabağ Savaşı’na işaret etti. Türkiye ve Azerbaycan’ı kastederek “Karabağ Savaşı, iki Türk devletinin bir araya gelirse bölgesel güç olabileceğini gösteren bir savaştır” dedi. Prof. Dr. Kürşad Zorlu Ermenistan Devlet Başkanı Paşinyan’ın Türk Devletleri Teşkilatı’nın son zirvesinin ardından ağız değiştirdiğini de söyledi ve ekledi:
“Türk devletlerinin bütünleşme stratejisini bir yok oluş olarak yorumluyor Ermenistan. Çünkü proje başarılı olursa Türkiye başarılı olacak, Kafkasya’da, Orta Asya’daki Türk devletleri de daha çok kaynaşmış olacak.”
Bozok Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, “şimdi ne yapmalı” sorusunu kendisine yönelterek cevapladı:
“Soğukkanlı bir şekilde bu teşkilatın kimsenin topraklarına, kimsenin egemenliğine karşı olmadığını anlatmalıyız. Kaygıları azaltmalıyız. Sorunları çözerken yükleri hafifletirken kendimizi iyi ifade etmeliyiz. Ve derhal teşkilat ilk iş olarak ulaştırma ve enerji projelerini hayata geçirmeli. Türk Devletleri Teşkilatı 2040 vizyonunda “Turan Serbest Ticaret Bölgesi’nden bahsedilmiş. Türk Devletleri Teşkilatı ülkeleri parlamentodan bu yasayı geçirmeli ve ülkeler arası serbest ticaretin önü açılmalı.”
SDE Ekonomi ve Finans Koordinatörü Prof. Dr. Abuzer Pınar ise Türk Devletleri Teşkilatı’nı ekonomi, finans, ticaret açısından değerlendirdi. “Ülkeler arası işbirlikleri nasıl olmalı” sorusu üzerinde duran Pınar, Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerinin ekonomilerine dikkat çekti:
“Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerinin karşılıklı ihtiyaçları birbiriyle örtüşüyor. Türkiye her sektörde üretim yapan bir ülke. Türkiye diğer Türk devletlerine ciddi bir sanayi ve teknoloji bilgi birikimi sağlayabilir. Türkiye hızla büyüyen bir ülke olduğu için enerjiye çok ihtiyacı var. Bu enerjiyi dışarıdan alıyoruz. Ama diğer teşkilat ülkeleri ciddi enerji potansiyeli olan ülkeler. Yani teşkilat ülkeleri kazan-kazan ilkesinden yola çıkarak güzel işler yapabilir. Çünkü çıkarlar itibarıyla birbiriyle örtüşen ülkelerden bahsediyoruz.”
Pınar, bir kıyas yaparak Avrupa Birliği ülkelerinin ise birbirine benzemediğini, hatta birliğe üye ülkelerin birbirlerini sıkı rakip gördüğüne dikkat çekti. Oysaki Türk Devletleri Teşkilatı’nda faklı konularda birçok benzerlikler olduğunu söyledi.
SDE Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika Uzmanı Dr. Gökberk Durmaz ise “İki kutuplu dünya düzeninden çok kutuplu dünya düzenine geçişi” yaptığı “Türk Devletleri Teşkilatı, Ural-Altay ve Aklın Yolu” sunumuyla değerlendirdi. Durmaz şöyle konuştu:
“Türk Devletleri Teşkilatı Avrupa Birliği’nin bir alternatifi değildir. Ülkeler bölgesel ittifaklarını güçlendirmek istiyorlar. Sadece BMGK kararları ile bir yere varılamayacağı anlaşıldı. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Dünya 5’ten büyüktür’ söylemi de çok kutuplu dünya düzeninin isim bulmuş halidir.”
Teşkilatta yer alan ve yer almak isteyen ülkelerden bahseden Durmaz, Türk Devletleri Teşkilatı’nın “iki kutuplu sistemde sıkışmış dünyaya yeni bir soluk” olarak görüldüğüne işaret etti. Teşkilatın en önemli özelliğinin Ural-Altay dil birliğine önem göstermesi olduğunu vurgulayan Dr. Gökberk Durmaz, teşkilat açısından dil, kültür ve tarih birliğinin önemli olduğunu söyledi. Durmaz konuşmasını “Tarihsel sorunları olan ülkeler kalıcı stratejik ortaklıklar kuramazlar” diyerek bitirdi.
SDE Savunma ve Güvenlik Kurulu Başkanı Tuğgeneral (E) İhsan Başbozkurt ise Türk Devletleri teşkilatında askeri işbirliği ve güvenlik konseptini değerlendirdi. Üye ülkelerin askeri yapılarının Türk Silahlı Kuvvetleri modeliyle şekillenmeye başladığını söyleyen Başbozkurt, TSK’nın üye ülkelerin askerlerine eğitim verdiğini de belirtti.
“Karabağ Savaşı bir milattır Türk Dünyası için. Türkiye’nin Azerbaycan’a askeri güç desteği, diğer üye ülkelerle de askeri açıdan bir yakınlaşmaya sebep olmuştur. Çünkü gördüler ki Türkiye Azerbaycan istediğinde İHA’larıyla, SİHA’larıyla, her türlü savunma kapasitesiyle yanında durdu. Her ülke imkânlarınızı istedikleri zaman paylaşabiliyorsanız sizinle yakınlaşır. Şimdi Azerbaycan ordusu TSK doktrini iler eğitiliyor. Komando Birliği Teşkilatı kuruldu Azerbaycan ordusunda. Bu büyük bir gelişme. Diğer üye ülkeler de TSK modeliyle donanacak. Teşkilatın ortak bir ordu kurması da gündemde.”
Türkiye’nin savunma-güvenlik alanında üretim kabiliyetini artırmasının büyük güven duygusu oluşturduğunu ve bölgede söz sahibi olmasını sağladığını söyleyen Başbozkurt aynı zamanda bölgede birbiri ardına yapılan ortak tatbikatlara da dikkat çekti. Bu tatbikatların orduların birbirini tanımaları için yapıldığını söyledi. Kazakistan’la Özbekistan’ın Afganistan sınırında ilk kez tatbikat yapmasının da bunun bir işareti olduğunu dile getirdi.
Başbozkurt, teşkilatın kurulmasının diğer ülkeleri rahatsız etmemesi gerektiğine dikkat çekti ve konuşmasını şöyle bitirdi:
“Eğer diğer ülkelerin bu teşkilat ülkeleri üzerinde hayalleri varsa tabii kaygılanabilir ama yoksa huzur içinde yaşamak istiyorlarsa neden kaygılansınlar. “