Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde “Türkiye Afrika’da Neler Yapabilir? (STK, Ticaret, Yatırım Açılarından) adlı konferans düze nlendi. Konferans’ın konuşmacısı Başbakanlık Eski Müsteşar Yardımcısı Ömer Kayır, Afrika’daki problemler ve Türkiye’nin bu bölgede neler yapabileceği konusunda bilgiler verdi. Afrika’daki gözlemlerini ve tecrübelerini aktaran Kayır, şöyle söyledi: “Tek başına cahillik ya da yoksulluk bir problem değil fakat yoksulluk ve cehalet birleştiği anda karşınıza çıkacak problemlerin büyüklüğünü tahayyül edemezsiniz.”
Afrika ülkelerinin birçoğu tarıma elverişlilik ve tarımsal ürünlerdeki çeşitlilik açısından büyük imkanlara sahip olmasına rağmen bu alanda ciddi problemlerin olduğunu belirten Kayır, ürünleri işleme ve saklama kültürünün eksik olduğunu vurguladı.
Eğitim Misyonerin En Büyük Silahı…
Ömer Kayır, Afrika ülkelerindeki misyonerlik faaliyetlerinin oldukça yoğun olduğunu ve Hristiyan nüfusunun 1913’den bugüne %3’ten %50’ye çıktığını söyledi.
Eğitimin, kilisenin tekelinde olduğunu vurgulayan Kayır, Afrika’nın kaybının 1960’larda başladığını, bağımsızlığını kazanan yeni devletlerin yöneticilerinin, kilisenin eğittiği kişiler tarafından oluşturulduğunu söyledi ve şunları ekledi: ‘’Eğitim yoluyla toplumun en alt tabakasındaki kişileri alıp toplumun en üst tabakasına çıkarabilirsiniz. Bu uygulama ile Müslümanlar hayvancılık, tarım gibi alanlarda devam ederken kilise eğitiminden geçen Hristiyanlar yeni yapıda üst kademelerde yerini aldı.’’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Eğitimi lütfen basit bir şey olarak görmeyin, bir toplumu değiştirmek için eğitim gereklidir.’’
Türkiye bu konuda neler yapabilir?
Türkiye ile Afrika arasında büyük bir muhabbet olduğunu ve bu muhabbetin sadece nimet paylaşımından olmadığını söyleyen Kayır, “Afrika’da Türkiye’ye karşı inanılmaz bir beklenti ve müspet bakış var. Her Müslüman toplulukta büyük bir muhabbet var. Bazı şeyleri kendilerinin çözemeyeceklerinin farkındalar. Türkiye’ye bir kurtarıcı bakışı var’’ dedi.
Sağlık konusunda sıkıntının çok fazla olduğuna dikkat çeken Ömer Kayır, sağlık kuruluşlarının Hristiyan misyonerlerinin elinde olduğunu, bölgede sağlık adına yapılan her türlü girişimin çok kıymetli olduğunu belirtti ve bölgedeki kadınların öncelikli talebinin ebe yetiştirilmesi olduğunu söyledi. Kayır sözlerine şöyle devam etti: “Oraya gidince bu tarz müesseselerin ne kadar önemli olduğunu göreceksiniz. İngilizler ve Fransızlar o bölgede ana sömürgeci, Çin de orda ne var ne yoksa götürüyor. En çok Çin sömürüsünden şikayetçiler.” dedi ve sözlerine şunları da ekledi: “Çin, Afrika ülkelerinin neredeyse tamamını borçlandırdı. Muhtemelen hiçbir Afrika ülkesi bu borçları ödeyemeyecek. Bu işten halkın hiçbir karı yok yalnızca hükümetlerin çıkarı var.’’
Kayır Afrika’daki aktif yardım kuruluşlarından da bahsetti ve şöyle söyledi: “Afrika’ya giden bir sürü yardım var fakat bu yardımlarla ilgili tartışmalar da gittikçe artıyor. Batı’daki yardım kuruluşlarının kendi içinde yardım organizasyonlarının pahalılığı üzerine tartışmalar var. Kendilerine yardım için verilen paranın büyük bir kısmını kendi ekiplerinin finansmanı ve organizasyon masraflarına gidiyor. Toplanan paraların büyük bir kısmı maalesef ihtiyaç sahiplerine ulaşmıyor.”
Küçük ve Orta ölçekli sanayi sitelerinin Afrika’ya uygulanma fikri üzerinde duran Ömer Kayır, şöyle söyledi: “Türkiye’deki sanayi sitelerini oraya taşıyabilir miyiz diye düşündük. Küçük sanayi siteleri konusunda geniş tecrübemiz var. Bunu her yere taşıyabilecek durumdayız. Bu bizim devletimizin teşvik ettiği bir konu. Sadece Afrika’da değil çevremizdeki diğer ülkelerde de güçlü olduğumuz küçük ve orta ölçekli sanayimizdir.’’
Ömer Kayır, dışarıya götüreceğimiz şeylerin bizim en iyi olduğumuz alanlar olması gerektiğini, bizim Afrika’ya götürebileceğimiz şeyler olduğu gibi başta Kuran eğitimi olmak üzere onlardan da alabileceğimiz şeyler olduğunu belirtti.