Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde “Türkiye’deki Değişimin Dinamikleri” başlıklı konferans düzenlendi.
Konferansın konuşmacısı eski TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, konu hakkında açıklamalarda bulundu.
Türkiye’deki siyaset anlayışının değiştiğini söyleyen İsmet Yılmaz, milleti güçsüz bırakan sistemden gücünü milletten alan bir sisteme geçiş yapıldığını vesayet sisteminin değiştiğini vurguladı.
Vatandaşı kendisine borçlu hissettiren bir devlet anlayışından vatandaşına borçlu hizmetle yükümlü bir devlet anlayışına geçildiğini ifade etti.
Yönetim sisteminin de değiştiğini ifade eden İsmet Yılmaz, Türkiye’nin istikrara ihtiyacı olduğunu söyledi.
1923’den 2002’ye kadar 57 hükümet olduğunu belirten Yılmaz Hükümetin ömrünün 1.5 yıldan az olduğunu vurguladı.
Ömrü 1.5 yıldan az olan hükümetlerle istikrarın sağlanamadığını belirtti ve sözlerine ek olarak ülkenin güçsüz hükümetlerle zaman ve kaynak kaybettiğini ve halk ile devlet arasındaki mesafenin açıldığını ifade etti.
Başkanlık sisteminin Türkiye’ye istikrar getireceğini ve Türkiye’deki kutuplaşmaları azaltma katkısı olduğunu söyleyen Yılmaz, bu değişimlerle birlikte kurucu değerlere sahip çıkılarak bütün herkesin kucaklandığını ve herkesin kendisini temsil kabiliyetini gördüğünü ve tam bağımsız Türkiye hedefine daha çok yaklaşıldığını, millet iradesi ile devlet iradesi arasındaki farkın kapatıldığını vurguladı.
Türk milletinin özgüvenin arttığını belirten Yılmaz, yüksek teknolojik birikim gerektiren ürünleri üretir hale gelindiğini ve savunma sanayisinde gelinen durumun gurur verici olduğunu, özgüvenin artmasıyla birlikte özgürlüklerin de arttığını dinleyicilere aktardı.
Ana dili Kürtçe olan vatandaşlarımızın demokratik talepleri karşılandığını, Kürtçe isimlerin konulması mümkün hale getirildiğini ve Nevruz gününün bir ayrışma günü olmaktan kurtarıldığını, TRT Kürdi ve TRT Arapça’nın yayına başladığını ifadelerinde yer verdi.
Tarihçi Kemal Karpatın’da sözlerini alıntılayarak, Osmanlı devletinin son 200 yılı ve Cumhuriyet dönemi ile son 300 yılın en güçlü dönemini yaşamakta olduğumuzu ifade etti ve Şeyh Edebali’nin “Zümrüdü Anka’nı iyi seç ki, Kafdağı sana yakın olsun, yolun ebediyen açık olsun.” sözünü dinleyicilere hatırlattı.