Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde "Uluslararası Kuruluşlarda Temsil ve Hesap Verebilirlik" başlıklı konferans düzenlendi. Konferansın konuşmacısı NATO Uluslararası Denetçiler Kurulu Eski Üyesi Doç. Dr. Hacı Ömer Köse konu hakkında bilgiler verdi.
Uluslararası uyuşmazlıklar ve küresel sorunların yıkıcı etkilerinin, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası örgütlerin yaygınlaşmasında temel etken olduğunu, özellikle BM’nin kurulması sonrasında birçok kuruluşun hayatımıza girdiğini belirten Köse, küreselleşmenin de etkisiyle sayıları sürekli artan bu kuruluşların, devletlerce belirli alanlardaki egemenlik yetkilerinin ve aynı zamanda kaynakların aktarılması suretiyle oluşturulduğunu, devletlerin, uluslararası iş birliğini güçlendirmek, çatışmaları önlemek, sorunlara kalıcı çözümler üretebilmek için, bu örgütlere artan ölçüde yetki devri yoluna gittiğini, günümüzde çevrenin korunmasından insan haklarının geliştirilmesine, ekonomik ve sosyal kalkınmadan çeşitli alanlarda müzakere ve iş birliğinin geliştirilmesine kadar çok çeşitli amaçlarla kurulan binlerce örgütün bulunduğunu ifade etti.
Uluslararası kuruluş türlerinin; küresel örgütler, kültür, dil, din, etnik ve tarih eksenli örgütler, ekonomik örgütler ve bölgesel örgütler olmak üzere ayrıldığını söyleyen Köse, uluslararası kuruluşlara üyeliğin avantajlarını ve dezavantajlarını ise, “Serbest ticaret anlaşmaları (NAFTA vb.), tarafların daha geniş piyasalara girişine imkan sağlar. Avantajla birlikte dezavantajlar da getirebilir, bazı küçük (İsviçre, Belçika gibi ev sahibi) ülkeler nüfuzundan fazla etki potansiyeli kazanırken, etkisi yüksek ülkeler (Fransa, Almanya gibi) siyasi etkisini daha da artırmakta, zayıf ülkelerle bağımlılık düzeyinde ilişki kurabilmektedir, NATO gibi kuruluşlar kadar, siyasi ve ekonomik amaçlı örgütler de üyelerine güvenlik avantajları sağlar, üye ülkelerin demokrasi gibi evrensel değerler noktasında yakınlaşmaları söz konusudur, üyelik, tüm üye devletlerin iş birliğini gerektirdiğinden, ulusal egemenlik kaybına da yol açabilir.” şeklinde sıraladı.
Uluslararası örgütlerin devletler tarafından çok taraflı anlaşmalar ile oluşturulduğunu, küresel ölçekte kural koyma ve güç kullanma yetkisine sahip olmalarına rağmen, demokratik temsil ve hesap verebilirlik açısından sorunlu yapılar olduğunu çünkü buna uygun mekanizmaların etkili bir şekilde işletilemediğini ifade eden Doç. Dr. Hacı Ömer Köse, “Bir ülkede seçimle bir iktidarı seçiyorsunuz, iktidarı beğenmediğinizde iktidarı değiştirebiliyorsunuz. İktidar kendi içindeki birtakım denetim mekanizmalarıyla veya bağımsız denetim mekanizmalarıyla kötü giden şeyleri değiştirme şansına sahip olur, bakan istifa eder, kuruluş dönüştürülür, reforme edilir vs. Ancak uluslararası kuruluşlarda bir seçim mekanizması söz konusu değildir. Bu yapılar kendi içinde daha izole bir yapı, hesap verme zorunluluğu ya da temsil konusunda birtakım zafiyetler ortaya çıkarabiliyor. Bu da aslında ‘küresel demokrasi açığı’ olarak tabir edilen kavramı karşımıza çıkarıyor.” dedi.
“Uluslararası örgütlerin çok geniş bir yelpazede yürüttükleri faaliyetler hemen herkesi ve tüm ülkeleri etkilemekte; ancak bu etkiler her zaman ve herkes için arzu edilen nitelikte olmamaktadır, sayıları ve etkinlikleri sürekli artarken, küresel sorunların çözüme kavuşturulmasında sergiledikleri kapasite ve başarı düzeyleri tartışılmaktadır, temsil ettikleri devletlerden bağımsız tercihler geliştirebilen ve uygulayabilen bu örgütlerin asli amacına yeterince hizmet etmeyen karar ve eylemleri, meşruiyetlerinin sorgulanmasına yol açmaktadır.” diyen Köse, uluslararası örgütlerin sayıları, yetkileri, kapasiteleri ve özerklikleri sürekli artmasına rağmen günümüzde; refahın adil paylaşılmadığını, eşitsizliklerin derinleştiğini, savaş ve çatışmaların önlenemediğini, istikrarsızlıkların ve terör tehdidinin yaygınlaştığını, kara para aklama ve uyuşturucu ticareti gibi yasadışı eylemlerin arttığını, ve tüm bunların yıkıcı etkilerinin her geçen gün daha fazla hissedildiğini, bu nedenle dünyada güven, adalet, barış ve huzuru tesis edecek küresel mekanizmalara duyulan ihtiyacın da arttığını ifade etti.
Demokratik niteliğini güvence altına almak ve etkinliğini artırmak için, bu örgütlerin dengeli ve adil bir temsile olanak verecek şekilde yapılandırılmasının öneminin de her geçen gün daha iyi anlaşıldığını belirten Köse, “Adil ve dengeli temsil (BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere) tüm dünya için en yararlı ve kabul edilebilir çözümlerin üretilmesini zorlaştırmaktadır. Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyindeki temsile yönelik “Dünya 5’ten büyüktür” tezi ile yükselttiği itirazları önemli bir karşılık bulmaktadır. Ancak tüm uluslararası örgütlere yönelik kapsamlı bir strateji geliştirilerek, küresel sistemin daha adil, dengeli, etkin ve sürdürülebilir bir anlayışla yeniden dizaynı için misyon yüklenmelidir.” dedi.
Tüm eleştirilere rağmen, uluslararası örgütlere duyulan ihtiyaç ve bu örgütlerden beklentilerin artmakta olduğunu , küresel barış ve refahı artırma çabalarını hızlandıracak aktörlerin, her şeye rağmen uluslararası kuruluşlar olduğunu ve küresel düzeyde demokratik yönetişimin güçlendirilmesinin, günümüz sorunlarına çözüm üretmenin en etkili yöntemi olma özelliğini sürdürdüğünü, bu kuruluşların nasıl daha iyi yönetilebileceği ve dönüştürülebileceğinin, üzerinde en çok durulması gereken konular olduğunu ifade eden Köse, “Karar alma, uygulama, uluslararası sistemi yönlendirme gibi tüm eylem ve işlemlerinin adil, etkin, katılımcı, açık, saydam ve hesap verebilir bir yaklaşımla sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır.” dedi.