Pakistan Ankara Büyükelçisi Muhammed Syrus Sajjad Qazi Stratejik Düşünce Enstitüsü tarafından düzenlenen “Afganistan ve Dünya Yol Ayrımında” konferansında konuştu. Önemli değerlendirmelerde bulunan Pakistan Ankara Büyükelçisi Qazi, uluslararası toplumun Afgan halkının ihtiyaçlarını öncelikli olarak ele alması gerektiğinin altını çizdi.
Dönemin Sovyetler Birliği'nin Afganistan'dan çıkışına değinen Qazi, uluslararası toplumun 1990'larda o zaman Afganistan'ı kaderine terk ettiğini söyledi. “1990'ların denenmiş ve test edilmiş politikası bizi oraya götürmez. Bu nedenle tarihin tekerrür etmesini önlemek her ülkenin çıkarınadır” dedi. Bu nedenle Qazi, “Uluslararası toplum Afgan halkına öncelik vermeli. Afganistan'ın dış rezervlerine veya uluslararası finans kurumlarına erişimini engelleyerek, uzun süredir acı çeken Afgan halkının sefaletini arttırmamaya özen göstermeliyiz.” açıklamasında bulundu. Qazi, Afganistan merkez bankasının sadece 100-200 milyon doları olduğunu söyledi. “19 milyar dolarlık varlıklarına erişimleri donduruldu” dedi.
Taliban ile karşılıklı angajman çağrısında bulunan Qazi, Afganistan'ın 38 milyonluk nüfusunun yarısından fazlasının "insani yardıma ihtiyacı olduğunu" söyledi. “Üç Afganlıdan biri bir sonraki yemeğinin nereden geleceğini bilmiyor. Önümüzdeki 12 ay içinde 5 yaşın altındaki tüm çocukların yaklaşık yarısının yetersiz besleneceği tahmin ediliyor” dedi.
Pakistan’ın Ankara Büyükelçisi, kalıcı bir barışı sağlamak için “uluslararası toplumun, ülkedeki durumla ilgili endişelerinin ele alınmasını sağlarken kalkınma yardımının sağlanabileceği araçları belirlemesi gerektiğini” savundu. Herhangi bir ülkenin “bekle ve gör yaklaşımı”nın “terk edilmekle eşdeğer” olacağı konusunda uyardı. Qazi, "en fazla sayıda mülteciye en uzun süre ev sahipliği yapan" Pakistan'ın Taliban hükümetinden beklentilerinin Batılı hükümetlerin beklentileriyle uyumlu olduğunu söyledi. Pakistan, kapsayıcı, tüm Afganların haklarına saygı duyan ve Afgan topraklarının hiçbir ülkeye karşı terör amacıyla kullanılmamasını sağlayan bir devlet istiyor” dedi. Büyükelçi, Pakistan'ın Afganistan'ın yakın komşuları ve bölgedeki diğer ülkelerle ileriye dönük yolu tartışmak için diplomatik girişimlere öncülük ettiğini de sözlerine ekledi.
Qazi, "Batı diplomasisi, ortak bir angajman gündemi oluşturmak ve yardımı yönlendirmek için mevcut çok taraflı ve ikili yollara karar vermek için bölgesel girişimlerle daha iyi bağlantılı olmalı" diyerek, "uluslararası bölünmelerin risklerini azaltmak için koordineli bir küresel yaklaşım" çağrısında bulundu.
Pakistan Büyükelçisi, Türkiye'yi işaret ederek Ankara'nın Afganistan'daki rolünü “çok çok önemli” olarak nitelendirdi. Qazi, Türkiye’nin rolü, uluslararası toplumun Afganistan’ın beklentilerini anlamalarına yardımcı olabileceğine işaret etti, Türkiye'nin 'Taliban ve uluslararası toplum arasında köprü görevi görebileceğini' söyledi, Türkiye'nin Afganlar arasında daha fazla itibar ve kabul edilebilirliğe sahip olduğunu sözlerine ekledi. Qazi, Türkiye'nin “havalimanını yönetme ve trafik sistemini çalıştırma konusunda çok ihtiyaç duyulan teknik yardımı sağlamak” için daha iyi bir konumda olduğunu söyledi.
SDE Başkan Yardımcısı Alper Tan’ın “Taliban, yönetimi ele geçirdikten sonra 15 Ağustostan sonra DAEŞ iki büyük saldırı yaptı. Bu saldırı yapanların Bagram üssünde serbest bırakılan militanlar olduğuna dair yorumlar da yapıldı. Amerikan ordusunun serbest bıraktığı bir takımın olduğuna dair yorumlar oldu. Bu DAEŞ saldırılarının arka planında ne olabilir? Teşvik ettiren, azmettiren bir güç, bir ülke olabilir mi? Varsa da bu ülke hangi ülke olabilir?” sorusuna Pakistan Ankara Büyükelçisi Qazi, şöyle cevap verdi:
“Çok açıkça söylemeliyim ki buna verecek çok uygun bir yanıtım yok. Eğer DAEŞ bütün insanlığın ve dünyanın düşmanıysa Taliban’a biraz kredi vermemiz lazım ki o bizim düşmanımızın düşmanıdır. Sadece bunu söyleyebilirim. Söyleyebileceğim tek şey bu.”