Uluslararası “Yeni Dönem ve Afrika’nın Yükselişi” Kongresi 2. Gün 4. Oturum

Uluslararası “Yeni Dönem ve Afrika’nın Yükselişi” Kongresi’nin ikinci gününde dördüncü oturumun başkanlığını Doç. Dr. Alexander Sotnichenko gerçekleştirdi.

  1. Anasayfa /
  2. Tüm Faaliyetler
  3. /
  4. Kongre
SDE Editör | 14 Temmuz 2023
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Uluslararası “Yeni Dönem ve Afrika’nın Yükselişi” Kongresi’nin ikinci gününde dördüncü oturumun başkanlığını Doç. Dr. Alexander Sotnichenko gerçekleştirdi.

New Horizons of Cooperation Between Russia and Africa

Oturumun ilk konuşmacısı Rossotrudnichestvo (Rusya Uluslararası İnsani İşbirliği Ajansı) Başkan  Yardımcısı Prof. Dr. Dmitry Polikanov, “New horizons of cooperation between Russia and Africa” başlıklı bildirisini sundu.

“Rusya-Afrika iş birliği rönesans dönemine tanıklık ediyor. Uzun yıllar Afrika'dan potansiyel bir ortak olarak bahsedildi, ancak gerçek canlanma 2019'dan sonra başladı.” diyen Polikanov,

Rusya’nın Afrika eğitimini ve teknolojik alışverişini geliştirmeye, yenilikleri teşvik etmeye destek sunabileceğini dile getirirken, bir diğer iş birliği alanına da dikkat çekti. İş birliği için başka bir alanın ise, Rus STK'larının en savunmasız gruplara yardım etme konusunda büyük deneyime ve ucuz en iyi uygulamalara sahip olduğunu söyleyen Polikanov, tarımda da dünyanın en önemli gıda güçlerinden biri olma yolunda ilerlediklerini ve bunun Afrika ülkeleriyle daha fazla etkileşimin yolunu açtığını ifade etti. Rusya’nın, doğal kaynakların ortak ve adil kullanımına dikkat ettiğini söyleyen Polikanov, Afrika’nın ihracatının çeşitli lojistik ve idari engellerin kaldırılmasını gerektirmesine rağmen bazı Rus malları için ilginç bir Pazar olduğunu da sözlerine ekledi.

Power Struggle in the Horn of Africa

Oturumun ikinci konuşmacısı Selcan Karabektaş, “Power Struggle in the Horn of Africa” başlıklı bildirisini dinleyicilerle paylaştı. Bölge’nin, Somali, Cibuti ve Eritre gibi daha seyrek nüfuslu ülkelere ek olarak Mısır, Tanzanya, Uganda, Etiyopya, Sudan ve Kenya gibi kalabalık ülkelere ev sahipliği yaptığını veya sınır komşusu olduğunu söyleyen Karabektaş, küresel oyuncuların çoğunun, bu bölgeyi uluslararası ilişkilerdeki çıkarlarını savunmak için olası bir güç üssü olarak gördüğünü söyledi. Çin, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye gibi ülkelerin, Afrika Boynuzu ülkeleri ile olumlu bağlar geliştirmek için çok çalıştıklarını belirten Karabektaş, bölgesel ilişkilerin, karşıt stratejik hedeflere sahip iki kutup etrafında eklemlendiğini, bir yanda Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Türkiye gibi yükselen güçlerin olduğunu, alternatif olarak ise ABD, Çin ve AB ülkeleri gibi geleneksel güçlerin de bu bölgede ekonomik ve askeri düzeyde çabalarını sürdürerek konumlarını korumak istediklerini ifade etti. Çalışmasında yabancı güçlerin özellikle askeri açıdan Somali, Cibuti ve Etiyopya'daki eylemlerinin sonuçlarını inceleyen Karabektaş, Türkiye'nin bu güç mücadelelerinde kendisini nasıl konumlandırdığına da değindi.

IŞİD’in Yeniden Canlanması: Afrika’daki Yerel Terör Örgütlerinin IŞİD’e Bağlılık

Abdullah Özbay, “IŞİD’in Yeniden Canlanması: Afrika’daki Yerel Terör Örgütlerinin IŞİD’e Bağlılık” adlı bildirisiyle oturumun bir diğer konuşmacısıydı.

Ortadoğu’da Irak ve Suriye merkezli olarak faaliyet gösteren IŞİD terör örgütünün, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun operasyonları ve Türkiye’nin Suriye’de etkin mücadelesi sonucu bölgedeki alan hakimiyetini kaybettiğini söyleyen Özbay, Ortadoğu’da zayıflayan ve sadece hücre yapılanmaları şeklinde varlık gösterebilen örgütün, Afrika’da ise giderek güç kazandığını belirtti. Özbay, istikrarsızlığın olduğu Afrika ülkelerinde uygun yayılma zemini bulan IŞİD’in, bu bölgelerdeki yerel terör örgütler ile iş birliğine giderek kendisine alan açtığını söylerken IŞİD’in Afrika’da yayılmasının, yabancı savaşçıların Afrika’ya ihraç edilmesinden çok Afrika’da yerel terör örgütlerinin örgüte bağlılık bildirmeleri ile gerçekleştiğini söyleyen Özbay, IŞİD’e bağlılık gösteren yerel örgütlerin bu sayede küresel bir örgütün parçası olmayı hedeflediğini belirtti. Özbay, bu yöntemle meşruiyet kazanmaya çalışan Afrika’daki yerel terör örgütlerinin, IŞİD ideolojisinin de yaşamaya devam etmesine sebep olduğunu da dile getirdi.

BRICS Üyeliği Kapsamında Yükselen Güç Güney Afrika’nın Barış İnşası Yaklaşımı

Oturumun dördüncü konuşmacısı Gözde Söğütlü “BRICS Üyeliği Kapsamında Yükselen Güç Güney Afrika’nın Barış İnşası Yaklaşımı” başlıklı bildirisini sundu.

Afrika kıtası ile ilişkileri değişen maddi koşullar ve karar alıcılar ölçeğinde değişiklik gösteren Güney Afrika’nın apartheid sonrası dış politikasının temel itici gücünün, Afrika’nın istikrar ve kalkınmasına katkıda bulunma, bu süreçte kıta içi ticaret ve iş fırsatlarına erişim kazanma arzusuna değinerek konuşmasına başlayan Söğütlü, Apartheid rejiminin sona ermesinin ardından pragmatik, reformist bir dış politika gündemi izleyen Güney Afrika’nın, Afrika’nın kıta içindeki ve küresel ölçekteki çıkarlarının savunucusu olma yolunda önemli adımlar attığını söylerken bu durumun bilhassa barış inşası ve güvenlik alanında kendini gösterdiğini bölgesel çatışmaları ve siyasi krizleri sona erdirmede ve çatışma sonrası toplumları yeniden inşa etmede aktif rol oynayan Güney Afrika’nın barış inşası yaklaşımını inceledi.

Afrika’daki Fransa

Oturumun son konuşmacısı Nizam Ahmet Orhan, “Afrika’daki Fransa” başlıklı bildirisini dinleyicilere sundu.Fransa’nın bugünkü 67 milyon nüfusa sahip oranı göze alındığında Afrika’da 140 milyon kişinin Fransızca konuşması kıtanın nasıl acımasız bir kültürel soykırıma uğradığını bize göstermektedir.” diyen Orhan, bu kültürel soykırımın devam ettiği süreçte Fransa’nın Afrika’da ekonomik sömürgeciliğine de başladığını belirterek her ne kadar resmi olarak orada sömürge faaliyetlerinde gözükmüyor olsa da Afrika ülkelerinin ekonomik varlıklarının tümünün Fransızların elinde olduğunun söylenebileceğini ifade eden Orhan, Fransız şirketlerinin Fildişi Sahili’nde su, elektrik, telefon, ulaşım, limanlar ve büyük bankalar gibi hizmetlerin hepsini elinde bulundurmasının bunun en büyük örneği olduğunu söyledi. Orhan, geçmişten günümüze kadar gelen süreçte Afrika ülkelerinin ekonomisinin Fransa’nın kontrolü altında olduğunu belirtirken bu sorunun Afrika ülkeleri için çözülmesi gereken bir husus olduğunu da sözlerine ekledi.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA