Uluslararası “Yeni Dönem ve Afrika’nın Yükselişi” Kongresi 2. Gün 6. Oturum

Uluslararası “Yeni Dönem ve Afrika’nın Yükselişi” Kongresi’nin son oturumunda oturum başkanlığını Prof. Dr. Tevfik Erdem gerçekleştirdi.

  1. Anasayfa /
  2. Tüm Faaliyetler
  3. /
  4. Kongre
SDE Editör | 14 Temmuz 2023
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Uluslararası “Yeni Dönem ve Afrika’nın Yükselişi” Kongresi’nin son oturumunda oturum başkanlığını Prof. Dr. Tevfik Erdem gerçekleştirdi.

Nijerya'da Suudi Arabistan-İran Rekabetinin Dinamikleri: Dini Hareketlerin Rolü

Oturumun ilk konuşmacısı Hamza Haşıl “Nijerya'da Suudi Arabistan-İran Rekabetinin Dinamikleri: Dini Hareketlerin Rolü” başlıklı bildirisini sundu. Suudi Arabistan ve İran arasındaki rekabetin, Körfez bölgesi ile sınırlı kalmayarak Batı Afrika’da da kendisini gösterdiğini söyleyen Haşıl, Batı Afrika’nın gerek nüfus gerekse de ekonomi yönünden en büyük ülkesi olan Nijerya’nın, bu iki gücün çekişmesine sahne olduğunu, bu rekabetin, ekonomik veya siyasi düzlemden çok dini bir zeminde ilerlediğini ifade ederken Nijerya’daki selefi hareketlerden olan İzale Hareketi’nin, Riyad tarafından desteklenen bir oluşumken Şii temelli bir hareket olan Nijerya İslami Hareketi (NİH) ise Tahran ile çok yakın ilişkilere sahip olduğunu söyledi. Dini hareketler üzerinden kendilerine bir rekabet ortamı yaratan iki Ortadoğu ülkesinin, Nijerya ile ilişkilerinde bu dini hareketlerin rolünü ön plana çıkardığını söyleyen Haşıl, İzale Hareketi üzerinden Nijerya toplumunda zemin kazanan Suudi Arabistan’ın, çok sayıda Nijeryalı öğrenciye burs vererek Medine İslam Üniversitesi başta olmak üzere kendi yükseköğretim kurumlarında eğitim imkanı sağladığını da dile getirerek Nijerya’daki Suudi Arabistan – İran rekabetinde dini hareketlerin oynadığı rolü inceledi.

Devrimden Krize Tunus 2011-2021

Oturumun bir diğer konuşmacısı Bert Canbolat, “Devrimden Krize Tunus 2011-2021” başlıklı bildirisini dinleyicilerle paylaştı. Tunus’un jeopolitik konumu gereği önemli bir Afrika ülkesi olduğunu söyleyen Canbolat, Avrupa’ya 140 km uzaklıkta olan Tunus’un 1956 yılında bağımsız olduğu, 1987 yılında Zeynel Abidin Bin Ali’nin darbe ile yönetimi ele geçirdiği, 2010 yılının Aralık ayında ağır ekonomik koşullara maruz kalan işsiz bir insanın etkileyici eylemi ile Yasemin Devrimi’nin başladığını bu devrim sonucu Bin Ali yönetiminin devrildiğini Tunus’u etkileyen bu devrimin kısa zamanda komşu ülkelere de yayılarak Arap Baharı’nı başlattığını söyleyerek Tunus’da süreç içerisinde yaşanan gelişmeleri  dinleyicilere aktardı. Canbolat, aynı zamanda Tunus’un çalkantılı demokrasi yaşamını inceleyerek tekrarlayan sorunlar ve istikrarsızlık sebepleri gibi konuları da ele aldı.

Afrika’da Emperyalizm ve Bürokrasinin Geleceği

Oturumun üçüncü konuşmacısı Simay Demirtel, “Afrika’da Emperyalizm ve Bürokrasinin Geleceği” başlıklı bildirisini sundu. Demirtel, Afrika’daki sömürgecilik faaliyetlerine engel olmak için artmakta olan genç nüfusun bürokratik olarak güçlenmesi ve gelişmiş yönetim sisteminin gerektiğini ortaya koyarken yapılan araştırmalara göre  Afrika’nın 2050 yılına kadar en  genç  nüfusa sahip bölge olacağı öngörüldüğünü ve bu öngörünün iyi değerlendirilmesi gerektiğini de söyledi. Oluşan bu genç nüfusun doğru hamlelerle yetiştirilip Afrika’da bulunan sayısız kaynağın en doğru şekilde kullanılmasına ve bölgede yaşanan olumsuz şartların giderilmesine olanak tanıyacağını ifade eden Demirtel, bununla birlikte diplomasi ve yerel yönetim yönünden doğru yetiştirilen genç nüfus sayesinde Afrika Devletleri’nin diplomatik ve ekonomik olarak yükseleceğini dile getirip Afrika’da yaşanan sömürgecilik faaliyetlerini bitirecek olan şeyin  yine Afrika’nın artmakta olan  genç  nüfusunun doğru hamlelerle yetiştirilmesi ve bürokratik olarak güçlenip kendi topraklarındaki kaynaklar olduğunu belirtti.

Consequences of the Russian-Ukrainian War for Africa

Oturumun dördüncü konuşmacısı Nigora Khadzhamberdiava, “Consequences of the Russian-Ukrainian War for Africa” başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Putin'in Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'da özel bir operasyon başlatacağını açıklamasının ardından olayların daha da şiddetlendiğini belirten Khadzhamberdiava, Ukrayna'daki bu durumun dünya ülkelerini yakından etkilediğini belirtti. Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımları Afrika kıtasını da ekonomik ve siyasi olarak etkilediğini ifade eden Khadzhamberdiava, gerek Batı'nın gerekse Rusya'nın Afrika'daki varlığını ve nüfuzunu sürdürme çabasının, Afrika'nın sadece bir savaş alanı olarak değil, dünya ekonomisi ve siyasi dengelerinin de önemli bir öznesi olarak giderek daha önemli hale gelmesine yol açtığını dinleyicilere aktardı.

Afrika’nın Sömürge Süreci ve Kutuplaşmaya Yönelik Politikaları

Oturumun bir diğer konuşmacısı Gürayhan Alpar, “Afrika’nın Sömürge Süreci ve Kutuplaşmaya Yönelik Politikaları” başlıklı bildirisini sundu. Afrika’nın gerek yer altı zenginlikleri gerek insani iş gücünün fazla olması nedeni ile Sosyo-ekonomik anlamda güçlü olan ülkelerin her daim ilgisini çektiğini söyleyen Alpar, bu nitelikteki ülkelerin Afrika’daki her türlü zenginlikten faydalanmak için tek tek sıra beklediklerini ancak uzun yıllar boyunca herhangi bir aktivasyon alamadıklarını ifade ederken Afrika’nın zenginliklerinden yararlanmak isteyenlerin ise bunu en iyi yöntem olarak sömürgecilik faaliyeti olarak düşündüklerini ve Afrika’ya sömürge politikası uyguladıklarını belirtti. Fransa başta olmak üzere bu politikanın uzun yıllar boyunca Afrika’da uygulandığını söyleyen Alpar çalışmasında Afrika’nın sömürge süreci ve Afrika’nın ayrımı ve kutuplaşması gibi konuları ele aldı.

Afrika’nın Geleceğinde Su Kaynaklarının Önemi

 “Afrika’nın Geleceğinde Su Kaynaklarının Önemi” başlıklı bildirisini sunan oturumun bir diğer konuşmacısı Lisan Alkan, sözlerine Afrika kıtasında neredeyse 500 milyon kişinin suya erişimde güçlük geçtiğini ve suya ulaşmak için oldukça fazla bir miktarda zaman harcandığını belirterek başladı. Afrika’nın su potansiyelinin anlaşılması ve geleceğe yönelik planlamaların yapılması gerektiğini söyleyen Alkan,  Afrika Su Derneği Başkanı Sylvain Usher’e göre, bu kıtanın yeterince zengin su kaynaklarına sahip olduğunu fakat halen altyapı eksiklikleri ve kapasite kullanım eksiklikleri nedeniyle bu kaynakların tamamına erişilemediğini aktardı. Alkan, Afrika’nın sanıldığının aksine su yönünden fakir bir ülke olmadığını halen Afrika kıtasında yer altı suları da dâhil 5 milyar m3 su bulunduğunu ancak bu suyun sadece %5’inin sulama, elektrik ve içme suyu olarak kullanılabildiğini, üstelik bazı ülkelerin su yönünden daha az kaynaklara sahip olsalar bile ulaştırmada daha iyi oldukları için sudan daha fazla istifade edebildiklerini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.

 

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA