Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Kötü Ordu

*Köksal Çiftçi

Bilindiği gibi son aylarda, hatta son yıllarda, Fransız Ordusunun adı hep skandallar ile anılır oldu. 2015 yılında, radikal örgütler ile mücadele bahanesiyle Afrika’da yürütülen operasyonlar sırasında, şeker ve yiyecek karşılığında çocuklara tecavüz etmekle suçlanmıştı Fransız askerler. BM nezdinde araştırma ve soruşturmalara yol açacak kadar ciddi suçlamalar!

Daha sonra, yine bütün dünyada yankı bulan, yasadışı silah satış olayı ile gündeme gelmişti Fransız Ordusu.

Suudi Arabistan’ın Yemen’de yürüttüğü kirli savaş sırasında, okullarda çocukları, hastanelerde hastaları, çarşı pazarda sivilleri, katletmek için Fransız silahları kullandığı deliler ile ortaya konmuştu [1].

Böylece, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) başta olmak üzere değişik örgütler Fransız Ordusunu, birde bu vesileyle, mahkeme kapılarında süründürmüştü.

“Dilsiz Dev” (La Grande Muette) olarak bilinen Fransız Ordusu, bu lakaba uygun davrandı ve bu konularla ilgili hiç kimseyi tatmin edebilecek bir açıklama yapmadı.

Geçtiğimiz 11 Eylül’de çıkan bir kitap, zaten kabarık bir sicile sahip olan orduyu yeniden suçlu koltuğuna oturtuyor. “Fransız Ordusunun Savrulan Genç Askerleri” alt başlığı ile yayımlanan eserin ismi oldukça acımasız ve net: “Kötü Ordu” [2].

Konu özetle şöyle:

Fransız Ordusu 2015’deki terör olaylarının toplum üzerindeki şok etkisinden yararlanmak ister ve saflarına “taze kan” katmak amacıyla büyük çaplı bir reklam kampanyası başlatır.

Irak’tan Mali’ye kadar uzanan coğrafyada teröre karşı mücadelesi ve elbette çıkarlarını korumak için, Fransız Ordusu, ihtiyaç duyduğu binlerce gence, hayal satarak “gönüllerini” kazanmayı hedeflemektedir.

Modern iletişim teknolojilerinin bütün imkânları kullanılarak yürütülen çeşitli kampanyalar bu “gönüllüler ordusuna” iş ve aşın yanı sıra, ölümsüz ve kansız sanal bir savaş, macera dolu bir hayat sunuyordu. Ordunun bu manipülatif kampanyasının hedef kitlesi manasız ve anlamsız bir ömür geçiren, çoğu toplumda hor görülen varoş çocuklarıydı.

Neticede bu çocuklardan binlercesi, hayatlardan ilk defa iftar duyulacak ve kendilerini aşan bir davaya hizmet edeceklerini düşünerek, heves ile heyecanlı bir şekilde “gönüllü” olarak Fransız Ordusuna katılırlar.

“Kötü Ordu” çok etkili bir araştırmacı gazetecilik örneği olarak karşımıza çıkıyor. Yazarlar Leila Minano ve Justine Braband, bu pusulasız ve başıboş gençlerden onlarcasını askerdeki günlük hayatlarında takip etti. Uzun ve titiz bir çalışma neticesinde bu araştırmacı gazeteciler, 5N1K yöntemiyle delillendirdikleri vakalara dayanarak, şu kesin hükme varıyorlar:

“Bu gönüllüler okulda başarısızlıktan, işsizlikten ve suç dünyasından kaçarken, bir bilgisayar oyunu gibi gördükleri savaş hayal ediyorlardı. Daha sonra Sentinelle Operasyonun saçmalığını, [askerdeki] çok kötü hayat şartlarını ve komuta kademesinin kararsızlığını göreceklerdir. Savaşın gaddarlığına hazırlanmadan Mali’ye, Orta Afrika’ya gönderildiler. İnternet tutkunu, alkol ve uyuşturucu bağımlısı bunlardan bazıları, Afrikalı sivillere karşı büyük suçlar işlemeye kadar savrulmuşlardı.” [3]

Kısaca “Mauvaise Troupe” Fransız Devletinin şu ikiyüzlü ve kaba düsturunu deşifre etmektedir: “Dediğimi yapın AMA yaptıklarımı söylemeyin.”

Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle Türkiye’ye karşı yürütülen psikolojik savaşın baş aktörlerinden birisidir Fransa.  Bu çerçevede Türk Ordusun Suriye’de sivillere karşı suç işlediğini, yalan ve yanlış haberlere dayandırarak, Fransız medyası sabah akşam işletmektedir.

Bu uğurda, doğduğu kabukları beğenmeyen, ülkelerini en ucuza satma yarışına giren aslı ve nesli belli olmayan sözde aydınları, batı medyası kullanmaktan çekinmediğini biliyoruz.

Bu anlamda yukarıda adı geçen kitap ve yazarların ilgiye değer olduğunu düşünmekteyiz.