Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Kripto Saadet Zinciri

Bu yazı 15/06/2022 tarihinde yayınlanmıştır.

*Prof. Dr. Abuzer PINAR/ SDE Ekonomi ve Finans Koordinatörü 

 

Kripto para ilk olarak Bitcoin ile 2008 yılında hayata girdi. ABD kuruşu cent ile işlem görmeye başlayan bu araç zaman içerisinde hızla iltifat görmeye başladı. İlginçtir ki çıkışı ABD’de patlayan ipotek piyasalarının krizine denk düşüyor. Bu anlamda dolara alternatif arayışı olarak yorumlanabilir. Dolar hakimiyeti olduğu için böyle yorumluyoruz ama aslında alternatif bir ödeme aracı demek daha doğru olabilir.

2008 yılında 10 kuruş civarında işlem gören bu araç, 2017 yılı itibariyle, yani daha on yıl geçmeden 14,000 ABD doları civarına gelmişti. Bu ne altında, ne emlakta, ne borsada ne de başka herhangi bir varlıkta tarih boyunca görülmemiş muazzam bir artış. Yaklaşık 140,000 bin kat. Yani eğer bu araçtan yeterince mevcut bulunsa ve dolar yerine kullanılabilecek olsa aslında ABD dolarının çöküşü anlamına gelirdi.

Bir yıl geçmeden 2018 yılı sonlarında değeri 3400 dolarlara indi. Bir yıl öncesinin dörtte birine yani. Bir süre böyle devam etti. Covid19 krizi başlayınca Eylül 2020’de 10,000 ABD doları olan Bitcoin altı ay geçmeden 60,000 dolar oldu. Arada oynaklıklar olsa da Ekim 2021’de 60,000 doların üzerinde olan fiyat şimdilerde 20,000 ABD doları civarında.

Bu arada başka kripto paralar da üretildi. İltifat görünce başkaları da iştahlandı. Bir gün “bit”lenip Bitcoin gibi kazanabilirler beklentisi ile.

En ilginç tarafı bu aracın bilinen ya da tanımlı herhangi bir sahibinin olmaması. Para mı varlık mı tartışması bir yana bu araç her ne ise herhangi bir devletin kontrolünde değil diye biliniyor. Bu anlamda “anarşist para” da diyebiliriz.

Varlık veya para olup olmadığı tartışması sürerken çoğunlukla para denilmesinin nedeni bu aracın paranın özelliklerine sahip olması. Ödemede ve değer biriktirmede kullanılabiliyor. Lakin burada iki önemli mesele var.

Birincisi değeri yine dolar ile ölçülüyor. Yani fiyatı hızla artarken veya bugünlerde olduğu gibi çökerken yine dolara göre konuşuyoruz. Hesap birimi dolardır. Her şeye rağmen dolar olmasının bir anlamı var. İyi kötü arkasında bir devlet var. Hala dünyanın en güçlü ekonomisi ve sorgulanıyor olsa da arkasında bir savunma gücü var. Yapı değişiyor olsa da hala öyle.

İkinci mesele ve birincisine de bağlı olan konu kripto paranın bildiğimiz “saadet zinciri” mantığından çok da farklı olmaması. Yani satın alacak birileri varsa fiyatı yükseliyor. Daha fazla alıcı oldukça o havuzda daha fazla para birikiyor ve adet sınırlı olduğu için fiyatlar yükseliyor. Ya da büyük finans sahiplerinden birisi çıkıp “ben kripto parayı seviyorum” dediği zaman birileri almaya başlıyor ve fiyat yükseliyor. Tersine bir algı başlayınca da hızla düşüyor. Çünkü birileri her ihtimale karşılık bu aracı “normal para”ya çevirmek istiyor. Son kertede tam olarak paraya ikame edilemiyor. Oradan vurgun yapıp normal işlemlerin yapılabildiği, devlet tarafından kontrol edilebilen paraya dönüş.

Neden peki? Çünkü bu araç ekonomik anlamda herhangi bir şeye denk düşmüyor. Herhangi bir şey üretmiyor. Bir araç ama sahipsiz. İşleyiş kuralları yok. Sadece spekülatif hareketlerle kazandırıp kaybettirebilen, değeri sıfıra da inebilecek bir araç. Herkes oradan parasını çekmeye kalksa değeri sıfırlanır. Çok mu değersiz? Teknik bir karşılığı var ama bugünkü uluslararası para sisteminde geleneksel para niteliğinde değil. Bunu söylemeye çalışıyoruz.

“ABD doları, Türk lirası veya İngiliz sterlini üretken mi?” diye sorulabilir. Milli paralar kesinlikle kripto paralardan farklı. Kimin çıkardığı, piyasaya nasıl verdiği açık. Aylar öncesinden ülkelerin merkez bankası ne yapacağını tartışır ve karar verir. Herkes ona göre pozisyon alır. Meşruiyeti arkasındaki devletten gelir. Parayı çıkaran devlet değerini korumakla yükümlüdür. Enflasyonla mücadele de bu amaçla yapılır.

Birilerinde aşırı birikmiş emeksiz para, birilerinde de emeksiz para kazanma hırsı olduğu müddetçe bu eğilimler hep olacaktır. Bütün mesele devletlerin kuralları sağlam ve öngörülebilir bir şekilde belirlemesidir. Para, gerçek iktisadi faaliyetlerin karşılığıdır. Gerçek üretkenlik emekle olur. Devlet de bireyler de emeksiz para kazanma günahından uzak durmalıdır. Aksi takdirde herkes kaybeder. Ülke kaybeder. Enflasyonun herkesin cebini an be an kemirdiği gibi.

Parayı para yapan ona olan güvendir. Bu güveni sağlayacak olan da o paranın arkasında duran devlettir. Sahte “saadet” zincirleri bir gün mutlaka kopacaktır. Hem de büyük tahribatlar bırakarak.