Küresel Güç Mücadelesinde Kurban Seçilen Ülkeler ve Yaratıcı Yaklaşım
Bu yazı 03/10/2022 tarihinde yayınlaşmıştır
*Doç. Dr. Güray Alpar/SDE Başkanı
Aslında her şey, açıkça ve planlandığı şekilde yürüyor gibi gözüküyor. ABD Başkanı Biden, Münih Güvenlik Konferansı’nda “ABD geri döndü!” dedikten sonra, Çin ve Rusya’yı kendisine rakip olarak tanımlamış ve Rusya’yı, Çin’den daha yakın bir tehdit olarak belirtmişti. Açıklama getirilen diğer bir husus ise bu devletlerle mücadelenin “yaratıcı yaklaşımlar” ve geniş bir anlayışla çözüleceğiydi.
Yaratıcı yaklaşım, yaşamın odak noktasında yer alan bir disiplin olarak, olaylar ve durumlar karşısında ezber bozan bir anlayışla, yenilikçi düşünceleri ve çözümleri gündeme getirebilir. Bu anlamda uluslararası ilişkilerde bireyden başlayarak devlet, zaman ve mekân değişkenlerinin kontrol altına alınması önemli. Fikir, nesne veya kavramların özne tarafından ilk kez düşünülmesi ve zihinsel anlamda dışavurumu, yaratıcı düşünce biçiminin bir ifadesi.
Yaratıcı insanlar ile yaratıcı düşünmekten uzak insanlar arasındaki en temel farklılık ise kendini algılama noktası. Ancak bu algının her zaman doğru olduğunu söylemek mümkün değil. Çoğu zaman ardıl bir düşünce anlayışıyla, faaliyetlerin algı yönetimi ile bir araya getirilmesi, insanları anlaşılmaz sahte bir dünyanın içerisinde hapsediyor ve sağlıklı düşünemez bir hale getiriyor. Böyle bir dünya içerinde, kimin ne durumda olduğu bazen anlamını kaybettiği gibi yaratılan toplumsal hava içerisinde, en akıllı insanlar bile söz söyleyemez hale gelebiliyor, toplumsal akıl yok olup gidiyor.
ABD Başkanı Biden, göreve geldikten hemen sonra yayınladığı Geçici Strateji Belgesi’ne yazdığı önsözde; “yeni meydan okumalarla karşı karşıya olduklarını ve dinamiklerin değiştiği günümüz dünyasında, müttefikleriyle birlikte kendilerini yenileyerek başarılı olacaklarına” vurgu yapmaktaydı. Aslına bakılırsa müttefik denilen ülkeler, bir bakıma ABD’nin askeri gücünü kullanmadan ve yıpranmadan, Rusya ve Çin’e karşı kullanacağı ülkeleri içeriyordu. Belgeler ve harekât ortamı incelendiğinde bugün biraz daha belirgin ve anlamlı hale gelen bu ülkelerin;
-Avrupa’da Rusya’ya karşı; Ukrayna başta olmak üzere, Almanya ve Yunanistan ile,
-Asya kıtasında Çin’e karşı; Hindistan, Güney Kore ve Japonya olduğu kolayca anlaşılabilir.
Asya kıtasındaki ülkeleri bir sonraki yazımıza bırakarak, şimdilik Avrupa’dan kurban seçilen ülkelerden kısaca bahsetmek istiyoruz. Kurban olarak seçilen bu devletlerin durumları biraz daha ayrıntılı incelendiğinde, yaratıcı yaklaşımlar sonucu gerçekleşen olaylar daha kolay öngörülebilecektir.
Ukrayna
Yıllarca Ortadoğu’da sürdürdüğü mücadeleden yorgun ve prestij kaybederek çekilmek zorunda kalan ABD, NATO’ya olan güveni yeniden sağlamak ve Avrupa’daki müttefiklerini toparlamak istiyordu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi için yapılan kışkırtmalar başarıya ulaşınca, ABD istediği fırsatı da fazlasıyla yakalamış oldu. Böylece Ukrayna, Rusya karşısında yakılıp yıkılırken, binlerce askerini kaybetmiş, milyonlarca insan yerlerinden edilerek perişan olmuştur. Bunun karşılığında ABD ve müttefikleri bu insanlardan bir kısmını kabul ederek ve ellerinde kalan eski silahları bu ülkeye hibe ederek Ukraynalıların gönlünü almıştır. Böylece ABD, tek bir askerini kaybetmeden, kurtarıcı olarak sahneye dönerken, yaratıcı yaklaşımlarının bir sonucu olarak, kendisi tehlikelerden uzak, Avrupa’nın Rusya ile ilişkisini kesmenin yanında silah satışlarını da artırmanın keyfini çıkarıyor.
Almanya
Almanya ve Rusya arasındaki ticaret hacmi 2021 yılında bir önceki yıla göre % 34,1 oranında artarak yaklaşık olarak 60 milyar avroya yükselmişti. Diğer taraftan başta Almanya olmak üzere Avrupa, Rus gazına giderek bağımlı hale geliyordu. 2019 yılında Trump ABD'de, AB'nin doğal gaz ihtiyacını karşılayacak daha iyi bir seçenek olarak büyük LNG rezervleri bulunduğunu dile getirmiş ve Kuzey Akım 2 projesine dahil olan ülkelere yaptırım tehdidinde bulunmuştu. Gerçekte Rus doğalgazı ABD’nin sunduğu seçenekten % 20 daha ucuzdu. Daha bu dönemden itibaren ABD’nin, Doğu Avrupa’daki tertiplenmesi Avrupa ve Rusya arasına girerek enerji hatlarını kontrol etmek amacını taşıyordu ve bu yüzden Rusya’nın Ukrayna saldırısı, Doğu ve Batı eksenini kontrol etme fırsatı bakımından en çok da ABD’nin işine yarayacaktı. Yaratıcı bir yaklaşımla ortaya konan yaptırımlar ise başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa’nın büyük ekonomilerini zor günlerle karşı karşıya bırakacaktı. Enerji hatlarına yönelik saldırılar ise buna son noktayı koydu. Yaklaşımın gerçekten yaratıcı olduğuna şüphe yok. Şimdi Avrupa, Rus doğalgazından mahrum ve elektriği ABD’ye göre 10 kat pahalıya tüketirken, karakış öncesi, üretimi ve ihracatı tehlike sinyalleri veriyor. Diğer taraftan içine düşülen algı ortamında, Avrupa’da hiçbir lider ve düşün insanı çıkıp da buna karşı yaratıcı bir yaklaşım geliştiremiyor.
Yunanistan
Yaratıcı düşüncenin tuzağındaki diğer bir ülke de Yunanistan. Gerek eğitim sistemi gerekse yaşadığı tarihi travma nedeniyle Yunanistan’ın, böyle bir olaya gönüllü katılımının hiç de zor olmadığı açıkça görülüyor. Yunanistan daha öncekilerde olduğu gibi mevcut koşullardan istifade ile hak etmediği büyük ödülleri elde etmenin heyecanıyla, akıl almaz manevraların peşinde ve bu onu kolay bir hedef yapıyor. Ülkesini ABD üsleriyle dolduran bu ülke, Adalar Denizi’ndeki 10 bine yakın ada ve adacığı mevcut milli gücü ile sürekli koruyacağını düşünüyor ve silahlandırarak sımsıkı sarılması gereken anlaşmaları kendi elleriyle etkisiz hale getiriyor. Kurulduğu günden beri sürekli borçlandırılan Yunanistan, 2050 yılına kadar borçlu ancak kendisini her cesaretlendiren ülkenin, daha da borçlandırarak silahlandırdığının henüz farkında değil! Bir diğer konu ise Yunanistan’ın manasının ne olduğunu bile bilmeden, gönüllü olarak, giderek bir kanat ülke konumuna gelmesi. Sonuçta, bazı türleri sınırlı bir beceri ve ustalık içerse de kumarın, esas itibariyle şans ve tesadüfe bağlı olarak kazanç elde etme veya kaybetme oyunu olduğu da bilinen bir gerçek.
Söylediğimiz gibi, yaratıcı yaklaşımlar algı yönetimi ile bir araya getirildiğinde sadece insanları değil, ülkeleri de her şeyin anlamını kaybettiği sahte bir dünyanın içine hapsederek, sağlıklı düşünemez hale getirebiliyor ve yaratılan bu havada en akıllı insanlar bile söz söyleyemez hale geliyor.
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya